Geçtiğimiz günlerde Rusya’da halk devlet başkanını seçmek için sandık başına gitti. Rusya Devlet Başkanı Putin, oyların %87’sini alarak tekrar devlet başkanı seçildi. Bu oran Putin’in ülkede hala çok güçlü bir destek gördüğünü ve Rus halkının ülkenin geleceğini belirleme konusunda Putin’e olan tam güvenini gösteriyor. Çin Devlet Başkanı ve Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Xi Jinping ise, Pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Putin’i tekrar seçilmesi dolayısıyla tebrik ederek, ikili ilişkilerin iki halk için de yararlı olacak şekilde gelişmesindeki temennisini yeniledi. Peki Putin’in yeniden seçilmesi Çin-Rus ilişkileri için ne anlama geliyor? En genel anlamda ilişkilerin gelişiminin istikrarlı şekilde devam edeceği beklenebilir. Özellikle geçtiğimiz yıllarda Çin-Rus ilişkilerindeki ivmeli gelişme pek çok karar vericinin de dikkatini çekti. Her ne kadar Batılı eleştiriler bu yakınlaşmanın ABD gibi üçüncü bir taraf ülke hedef alınarak sürdüğünü iddia etse de Çin ve Rus ilişkileri uzun ve istikrarlı bir tarihe dayanmaktadır. Geçtiğimiz yılın başında da Moskova’da buluşan iki lider iki ülke arasındaki sınırsız dostluğun altını çizmişti. Dolayısıyla ilişkileri sadece üçüncü bir tarafın varlığı üzerinden incelemek yanlış sonuçları beraberinde getirir. Ukrayna krizi sonrası özellikle Batılı çoğu ülke Rusya’ya karşı ekonomik, sosyal ve siyasi yaptırımlar uygulamış ve ABD’nin öncülüğündeki tek kutuplu dünya düzenini koruma çerçevesinde Rusya’yı uluslararası arenada yalnız bırakmayı hedeflemişti. Çin ise bu dönemde ABD kışkırtması ile Rusya’ya karşı uluslararası arenada uygulanan haksızlığa karşı durmuş ve iki tarafı da barışçıl çözümler üretmeye davet etmişti. Aslında Çin ve Rusya küresel arenada da benzer görüşleri destekleyen ülkeler. İki ülke de çok kutuplu ve daha adil bir dünya düzenini savunmakla beraber, küresel gelişimi pek çok ülkeyi kapsayacak şekilde ortak girişimler ile yapmayı tercih ediyor. Bu kapsamda Putin’in yeniden seçilmesi Kuşak ve Yol Girişimi başta olmak üzere pek çok ortak projenin de geleceği için daha istikrarlı bir süreci işaret ediyor. Özellikle Batı’nın ekonomik yaptırımlarından etkilenen Rusya’nın uzun dönemde Çin ile yeni ekonomik atılımlar gerçekleştirmesi de beklenebilir. Örneğin, iki ülke de Batı’dan bağımsız ve güçlü altyapısı olan ödeme sistemlerine ve uluslararası ticarette daha çok döviz çeşidinin kullanılmasını destekleyen görüşlere sahip. Son olarak, Çin ve Rus ilişkilerinin gelişimini sadece siyasi ya da ekonomik arena ile sınırlamak da halklar arasındaki gelişmeyi görmezden gelmek olur. Özellikle son dönemde Çin’in Rusya ile olan sınırında bulunan Harbin’de pek çok etkinlik düzenlenmiş ve bu etkinliklere özellikle Rus turistler yoğun ilgi göstermişti. Aynı şekilde Şubat ayında kutlanan Çin Yeni Yılı sadece Çin’de değil, Rusya’nın da başta Moskova olmak üzere pek çok şehrinde coşkuyla kutlanmıştı. Dolayısıyla Putin’in yeniden seçilmesi hem küresel hem de ikili anlamda Çin-Rus siyasi ve ekonomik ilişkilerinin gelişimini hızlandırıcı bir faktör olarak görülürken, halklar arası yakınlaşmanın da bu süreci desteklemesi öngörülebilir. Jessica Durdu