Milli takımlar için verilen aranın ardından her ne kadar gözlerimizi GalatasarayBeşiktaş derbisine çevirmek istesek de kabul edelim ki, bunu pek beceremedik. Alışkanlıklarımız arasında ne yazık ki ‘normal’ diye bir şey yok! Ya da olmaması gereken pek çok şeyi normalleştirdiğimiz için futbol iklimimizin standardı da kaos temelli bir yapıya teslim olmuş durumda. Örneğin milli takım teknik direktörü Stefan Kuntz görevden alınıp yerine Vincenzo Montella’nın getirilmesi, milli takımın üst üste Hırvatistan’ı ve Letonya’yı yenip EURO 2024’e katılmayı garantilemesi ya da bu akşam oynanan Galatasaray - Beşiktaş derbisinin Galatasaray Sportif AŞ. Başkan Yardımcısı Erden Timur’un Aspor’da yaptığı açıklamaların yarısı kadar bile gündem olamaması gibi… Hakikaten bu kafayı anlamakta çok zorlanıyorum ben. Bu durum tespiti ve eleştirisiyle birlikte yılın ilk İstanbul derbisine dönelim biz yine. Oynanmış maçın analizini yapmak elbette işin kolay olanı. Zor olanı ise o maçı önce kafanızda oynadıktan sonra sahadaki ile kıyaslamaktır. Dolayısıyla maç öncesi yapılan her analiz aynı zamanda bir teknik direktör inceliğiyle yapılırsa kıymetlidir. Ben her Galatasaray maçında yapmaya çalıştığım gibi bu maçta da önce iki ekibi teraziye koyarak başladım işe. Önce oyuncular, ardından teknik direktörler ve son olarak da taraftarlar ile kulüplerin son durumudur benim kriterlerim. TERAZİ YANITMADI Oyuncu grubu: Sarı kırmızılı takımın terazide ağır basması gayet normal. Bitiricilikte üstünler, yıldız isimler daha fazla, daha istim üstündeler vs. Bunların yanı sıra market değeri olarak da Beşiktaş’a neredeyse 100 milyon avro fark atan bir ekip Galatasaray. Yine de iki ekip arasında başka bir fark daha vardı ki o da kulübedeki kadro derinliği. Bence Beşiktaş’ın bu yılki en büyük açmazlarından biri bu! Teknik Direktörler: İşin bu kısmı biraz adaletsiz bir kıyaslama olsa da futbolda bu gibi durumlar hep vardı, var olmaya da devam edecek. Zira bir tarafta kişisel müzesinde Akhisar Belediyespor ile kazandığı bir Türkiye Kupası, Başakşehir ve Galatasaray ile kazandığı iki lig şampiyonluğu ve tüm bunların neticesinde defalarca Avrupa’da boy gösteren bir Okan Buruk, diğer tarafta ise sadece bir maçlık takım yönetme tecrübesiyle derbiye çıkan Burak Yılmaz vardı. Camiaların son durumu: Galatasaray camiası belki de 118 yıllık mazisinin en rahat günlerinde. Takım, geçen yılın şampiyonu, transferler göz dolduruyor, ligde Fenerbahçe ile birlikte diğer tüm takımlardan ayrılmış durumdalar. Şampiyonlar Ligi’nde bile işler şimdilik yolunda gidiyor ve taraftarlar çok mutlu. Ya Beşiktaş? Daha ligin başında kimi yöneticilerin istifasıyla sarsılan kulüp, yanlış transfer politikasının bedelini başarısız sonuçlar ve Şenol Güneş’in istifasıyla öderken aynı zamanda başkan Ahmet Nur Çebi de Olağanüstü Kongre kararı almak mecburiyetinde kaldı. İki camia arasındaki bu farklar ve maçın Rams Park’ta oynanacak olması burada da Galatasaray’ın avantajlı duruma sokmuştu. TÜM BUNLAR SAHAYA NE DERECE YANSIDI? İşte futbolu bizlere sevdiren durumlardan birisi de oynanmayan hiçbir maçın garantisinin olmaması. Evet, her bakımdan maçın favorisi Galatasaray’dı. Hatta erken sayılacak bir zamanda ‘yine’ İcardi ile öne de geçtiler. Yetmedi, daha ilk yarı Beşiktaş’ın kalecisi Mert Günok’un kırmızı kart görmesiyle skordan sonra oyuncu üstünlüğünü de sağladılar. Ama ya sonra? BEŞİKTAŞ KARAKTER KOYDU! Pek çoğumuzun fark gelir diye düşündüğü maç, bir anda Beşiktaş’ın direndiği, Galatasaray’ın ise skor ve sayıca üstün olduğu halde bocaladığı bir hale dönüştü. Öyle ki, Beşiktaş’ın 69. dakikada Chamberlain’le beraberliği bulduğu dakikadan sonra aklıma Fenerbahçe ile oynarken de 10 kişi kalan ve 1-0’dan 2-4 kazandıkları maç dahi geldi. Ama yıldızları çok olan sarı kırmızılılar maçın bu noktaya taşınmasına izin vermedi ve kazandıkları gayet haklı bir penaltıyla (İcardi) maçı zor da olsa kazanmayı bildiler. HALİL UMUT MELER’İN PERFORMANSI Genel olarak başarılı bulmakla birlikte maçın ikinci yarısı İcardi’ye yapılan penaltıyı es geçmesi ve her iki takımdan da bazı sarı kartları atlaması Türk futbolunun en iyi hakemi olarak lanse edilen birisi için eksi puan olsa gerek. AHMET NUR ÇEBİ BU SONUCA SEVİNİR Olağanüstü Kongre kararı alan Ahmet Nur Çebi’nin aday olup olmayacağı ile ilgili açıklamasını bu maçın ardından yapacağı söyleniyordu. Bana göre galibiyet olmasa da iyi bir futbolla yenilmek bile Ahmet Nur Çebi için yeniden seçime girme bahanesi olacaktır. Bakalım son kararı ne olacak? DERBİDE BURAK ‘BURUK’ Milli takımlar için verilen aranın ardından her ne kadar gözlerimizi Galatasaray – Beşiktaş derbisine çevirmek istesek de kabul edelim ki, bunu pek beceremedik. Alışkanlıklarımız arasında ne yazık ki ‘normal’ diye bir şey yok! Ya da olmaması gereken pek çok şeyi normalleştirdiğimiz için futbol iklimimizin standardı da kaos temelli bir yapıya teslim olmuş durumda. Örneğin milli takım teknik direktörü Stefan Kuntz görevden alınıp yerine Vincenzo Montella’nın getirilmesi, milli takımın üst üste Hırvatistan’ı ve Letonya’yı yenip EURO 2024’e katılmayı garantilemesi ya da bu akşam oynanan Galatasaray - Beşiktaş derbisinin Galatasaray Sportif AŞ. Başkan Yardımcısı Erden Timur’un Aspor’da yaptığı açıklamaların yarısı kadar bile gündem olamaması gibi… Hakikaten bu kafayı anlamakta çok zorlanıyorum ben. Bu durum tespiti ve eleştirisiyle birlikte yılın ilk İstanbul derbisine dönelim biz yine. Oynanmış maçın analizini yapmak elbette işin kolay olanı. Zor olanı ise o maçı önce kafanızda oynadıktan sonra sahadaki ile kıyaslamaktır. Dolayısıyla maç öncesi yapılan her analiz aynı zamanda bir teknik direktör inceliğiyle yapılırsa kıymetlidir. Ben her Galatasaray maçında yapmaya çalıştığım gibi bu maçta da önce iki ekibi teraziye koyarak başladım işe. Önce oyuncular, ardından teknik direktörler ve son olarak da taraftarlar ile kulüplerin son durumudur benim kriterlerim. TERAZİ YANITMADI Oyuncu grubu: Sarı kırmızılı takımın terazide ağır basması gayet normal. Bitiricilikte üstünler, yıldız isimler daha fazla, daha istim üstündeler vs. Bunların yanı sıra market değeri olarak da Beşiktaş’a neredeyse 100 milyon avro fark atan bir ekip Galatasaray. Yine de iki ekip arasında başka bir fark daha vardı ki o da kulübedeki kadro derinliği. Bence Beşiktaş’ın bu yılki en büyük açmazlarından biri bu! Teknik Direktörler: İşin bu kısmı biraz adaletsiz bir kıyaslama olsa da futbolda bu gibi durumlar hep vardı, var olmaya da devam edecek. Zira bir tarafta kişisel müzesinde Akhisar Belediyespor ile kazandığı bir Türkiye Kupası, Başakşehir ve Galatasaray ile kazandığı iki lig şampiyonluğu ve tüm bunların neticesinde defalarca Avrupa’da boy gösteren bir Okan Buruk, diğer tarafta ise sadece bir maçlık takım yönetme tecrübesiyle derbiye çıkan Burak Yılmaz vardı. Camiaların son durumu: Galatasaray camiası belki de 118 yıllık mazisinin en rahat günlerinde. Takım, geçen yılın şampiyonu, transferler göz dolduruyor, ligde Fenerbahçe ile birlikte diğer tüm takımlardan ayrılmış durumdalar. Şampiyonlar Ligi’nde bile işler şimdilik yolunda gidiyor ve taraftarlar çok mutlu. Ya Beşiktaş? Daha ligin başında kimi yöneticilerin istifasıyla sarsılan kulüp, yanlış transfer politikasının bedelini başarısız sonuçlar ve Şenol Güneş’in istifasıyla öderken aynı zamanda başkan Ahmet Nur Çebi de Olağanüstü Kongre kararı almak mecburiyetinde kaldı. İki camia arasındaki bu farklar ve maçın Rams Park’ta oynanacak olması burada da Galatasaray’ın avantajlı duruma sokmuştu. TÜM BUNLAR SAHAYA NE DERECE YANSIDI? İşte futbolu bizlere sevdiren durumlardan birisi de oynanmayan hiçbir maçın garantisinin olmaması. Evet, her bakımdan maçın favorisi Galatasaray’dı. Hatta erken sayılacak bir zamanda ‘yine’ İcardi ile öne de geçtiler. Yetmedi, daha ilk yarı Beşiktaş’ın kalecisi Mert Günok’un kırmızı kart görmesiyle skordan sonra oyuncu üstünlüğünü de sağladılar. Ama ya sonra? BEŞİKTAŞ KARAKTER KOYDU! Pek çoğumuzun fark gelir diye düşündüğü maç, bir anda Beşiktaş’ın direndiği, Galatasaray’ın ise skor ve sayıca üstün olduğu halde bocaladığı bir hale dönüştü. Öyle ki, Beşiktaş’ın 69. dakikada Chamberlain’le beraberliği bulduğu dakikadan sonra aklıma Fenerbahçe ile oynarken de 10 kişi kalan ve 1-0’dan 2-4 kazandıkları maç dahi geldi. Ama yıldızları çok olan sarı kırmızılılar maçın bu noktaya taşınmasına izin vermedi ve kazandıkları gayet haklı bir penaltıyla (İcardi) maçı zor da olsa kazanmayı bildiler. HALİL UMUT MELER’İN PERFORMANSI Genel olarak başarılı bulmakla birlikte maçın ikinci yarısı İcardi’ye yapılan penaltıyı es geçmesi ve her iki takımdan da bazı sarı kartları atlaması Türk futbolunun en iyi hakemi olarak lanse edilen birisi için eksi puan olsa gerek. AHMET NUR ÇEBİ BU SONUCA SEVİNİR Olağanüstü Kongre kararı alan Ahmet Nur Çebi’nin aday olup olmayacağı ile ilgili açıklamasını bu maçın ardından yapacağı söyleniyordu. Bana göre galibiyet olmasa da iyi bir futbolla yenilmek bile Ahmet Nur Çebi için yeniden seçime girme bahanesi olacaktır. Bakalım son kararı ne olacak?