Yorgun Aslan zor da olsa kazandı
Erkut Tekin
Hem Süper Lig’de hem de Şampiyonlar Ligi’nde üst üste gelen zorluk derecesi yüksek maçlar, mental açıdan artan baskı ve pek konuşulmasa bile en büyük rakibin olan Fenerbahçe’nin çok temiz skorlarla yoluna kayıpsız devam etmesi, Çaykur Rizespor maçı öncesi Galatasaray’ın gizli gündemiydi.
Kabul edelim ki fikstür zorluğu, pek çok futbolcunun hala hazır olmadığı Galatasaray için büyük handikap. Buna karşın ligde ve Avrupa’da hedeften sapmadan yola devam edebilmek ise sadece büyük takımların becerebileceği bir iş.
Şu kısa dönem içerisinde Trabzonspor, Kopenhag, Manchester United, Beşiktaş, Bayern Münih gibi puan kaybına açık maçlarda Bayern Münih dışında canı pek sıkılmayan Cim bom için Çaykur Rizespor maçı da ziyadesiyle zor geçmesi beklenen bir maçtı ve beklendiği gibi de oldu.
İlhan Palut dokunuşu
Süper Lig’de en zor deplasmanlar sıralaması yapacak olursam Adana Demirspor’un ardından yazacağım ilk adres Rize deplasmanıdır. Bu yıl sessiz sedasız takımın başına geçen İlhan Palut’la beraber gözle görülür bir çıkış yaşayan Karadeniz ekibi, mütevazı kadrosuyla benim ligde beğendiğim birkaç takımdan biri.
Elbette, Galatasaray gibi pek çok kulvarda “daima en yükseğe” şiarıyla sahaya çıkan takımların zaman zaman düşüş yaşamaları ya da puan kayıpları uzun maratonda tolere edilebilir ama başta da yazdığım gibi en büyük rakibinin leblebi gibi gol atıp seriye bağladığı bir dönemde yaşanacak her kayıp daha sonra telafisi zor sonuçlar doğuracaktır.
Bayern sonrası bambaşka bir oyun anlayışı
Daha üç gün önce Bayern Münih karşısında tarifsiz bir ön alan baskısıyla rakibini sürklase eden Galatasaray’ın Ç.Rizespor karşısında da en azından rakibine üstünlüğünü kabul ettirdiği bir oyun anlayışı beklemiştim. Ancak ilk 11’i gördüğüm an itibariyle bunun pek mümkün olamayacağını da anladım.
Kifayetsiz Angelino, 20 metreye top atmakta zorlanan ve çok yavaş oynayan Kerem Demirbay, hamle oyuncusu modundaki Mertens’in koşan ve alan daraltan Ç.Rizespor önünde zaman zaman zorlanması hiç de sürpriz olmadı.
Ta ki Okan Buruk’un ikinci yarı başında yanlışından dönüşüne kadar...
İkinci 45’e başlarken K. Demirbay, Angelino ve Mertens’i oyuncan alıp yerlerine Kaan Ayhan, Sergio Oliviera ve Hakim Ziyech’i sokan Buruk, bu hamlesiyle üç bölgeye de müdahale ederek çok doğru bir iş çıkartı.
Maçın adamı Abdülkerim Bardakçı!
Daha geçtiğimiz yılın başında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un yaptığı bir iletişim kazası sayesinde Galatasaraylı olan Bardakçı’nın gösterdiği gelişim, hakikaten alkışa şayan.
Angelino’nun haftalar ilerledikçe vasatlaşan performansı yüzünden bu maçın ikinci yarısında sol bek oynamak zorunda kalan 29 yaşındaki stoper, bu bölgede de neredeyse mükemmel bir 45 dakika çıkardı.
Üstelik atılan golün hemen öncesi rakibin kontra atağını çok temiz bir omuz şarjıyla kesip topu arkadaşlarına aktarması, çok zor bir deplasman maçından daha Galatasaray’ın üç puanla dönmesini sağladı.
10. hafta bitti ama hala yoklar!
Bu gece itibariyle Galatasaray ligdeki 10. haftayı da ardında bırakmış oldu. Yani diğer bir deyişle ligin dörtte birinden fazlası bitti.
Peki, ya transfer edilen o marka isimler ne âlemde?
Angelino: En büyük hayal kırıklıklarından biri.
Ndombele: Bayern Münih maçındaki oyuna giriş anı hala gözümün önünden gitmiyor. Recep İvedik taklidi yaptığını düşündüm bir an!
Kerem Demirbay: İleriye 20 metrelik pasları bile hatasız atamaz durumda. Üstelik ağır çekim oynaması yok mu?
Bakambu: İzlersem yazarım…
Halil Dervişoğlu: ???
Zaha: Bu maçta da en çok top ezen isim oldu. Çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamıyor.
Tete: Hamle oyuncusu olarak Barış Alper kullanılsa daha az mı katkı sunar?
Ziyech: Henüz yeni yeni ısınıyor ama oyuna ağırlığını koyacağı seviyeden hala çok uzakta.
Günay: Muslera’nın performansı nedeniyle Ziraat Türkiye Kupası maçlarına kadar izlememiz imkânsız gibi.
Ve Davinson Sanchez: Yapılan onca transfer içinde nazar boncuğu gibi bir isim. Takımdaki tek hazır gelen transfer.
Yani 10’da 1!
Aslında işler yolunda gittiği için fazla dile getirilmeyen bu durum bence Galatasaray adına bu sezonun en büyük problemidir. Ancak bu kadar eksiğe rağmen maç kazanma alışkanlığını kaybetmemiş bir Galatasaray’ın bu oyuncuların forma gireceği haftalarda çok daha iyi olacağı da su götürmez bir gerçek olarak karşımızda durmakta.
Bakalım ilerleyen günler bize neler getirecek?
NOT: Bu listeyi her lig maçından sonra paylaşmaya devam edeceğim…