Asya’nın yükselişi ve ABD’nin kaygısı
Barış Doster
ABD’nin, Ukrayna – Rusya savaşını bahane ederek, Finlandiya ve İsveç’i NATO’ya alması, Avrupa’ya nükleer silah yerleştirmeyi gündeme getirmesi, Ukrayna ve İsrail’e verdiği sınırsız destek, hem ABD silah şirketlerinin hem de enerji şirketlerinin yüzünü güldürüyor. Buna karşın yine de ABD Başkanı Joe Biden, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde rahat değil. Eli zayıf. O nedenle dış politikada ses getirecek, iç siyasette de oy artışı sağlayacak bir başarıya ihtiyacı var Kasım ayından önce. Fakat işi çok zor.
ABD’nin çok övündüğü ve dünyaya biricik model olarak sunduğu demokrasisinin, iki partili siyasal sisteminin (ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki fark, Coca Cola ile Pepsi Cola arasındaki fark kadardır), ne kadar demokrat ve özgürlükçü olduğu, İsrail karşıtı eylemlere yapılan müdahalelerde, Filistin halkını destekleyenlerin başına gelenlerde bir kez daha görüldü. Bunlar görülürken, ABD ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan askeri endüstriyel yapının kazancı arttı, bu sektördeki firmaların piyasa değeri, borsada işlem gören hisseleri yükseldi. Ne var ki bu sektör yine de doymuyor.
Rusya’nın yakın çevresinde attığı adımları eleştiren ABD; Çin’in Afrika’da artan etkisinden, yaptığı yatırımlardan, gelişen ticaretinden yakınan ABD; Suriye’nin kendini savunmasına karşı çıkan ABD; Irak’ta ülkesinin birliğini, egemenliğini, bağımsızlığını, bütünlüğünü savunanları düşman gören ABD; emperyalist saldırganlıklarını sürdürecektir şüphesiz. Özellikle Avrasya’ya yönelik yeni adımlar atmak isteyecektir.
Çünkü dünya nüfusunun kabaca dörtte biri, dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 60’ı, dünya enerji kaynaklarının yüzde 75’i Avrasya’dadır. Buraya hakim olan güç, dünyanın en zengin üç kıtasından ikisine hakim olmuş demektir. Keza açıklandığı 2013 yılından beri, bölgede öne çıkan en büyük proje olan Çin’in Kuşak ve Yol Projesi; 150’den fazla ülkeyi, dünya nüfusunun üçte ikisini, küresel hasılanın yüzde 40’tan fazlasını kapsayan, büyük bir altyapı ve yatırım projesidir. Kara, deniz ve demiryolları, iletişim ağları, sanayi tesisleri, altyapı ve yatırım bankaları ve fonlarıyla, çok taraflı dünya düzeni açısından önemlidir. ABD öncülüğündeki düzene karşı da güçlü bir seçenektir. Asya ekonomisinin küresel toplamdaki payının, bu yıl yüzde 49’a ulaşacağı düşünülürse, Kuşak ve Yol Projesi’nin potansiyeli daha iyi anlaşılır.
ABD’nin bir diğer çekincesi de, ABD dolarının küresel düzlemde rezerv para birimi olmasına yönelik itirazlardır. Özellikle gelişen dünyanın, küresel güneyin ulusal para birimleriyle ticaret yapma konusundaki ısrarı, renminbi gibi başka para birimlerinin rezerv para birimi olarak sepete eklenmesi, ABD’yi endişelendirmektedir. Çin gibi üretim, yatırım, ihracat ve ithalatta (200’den fazla ülke ve bölgeden ithalat yapıyor) çok iddialı bir ülkenin, dış ticaretin ulusal para birimleriyle yapılmasını gündeme getirmesi, bu yönde de önemli adımlar atması, ABD’nin kaygılarını artırmaktadır.
Tüm bu nedenlerle ABD; Ortadoğu ve Avrasya’da, İsrail ve Ukrayna üzerinden savaşları, çatışmaları mümkün olduğunca uzatarak, istikrarsızlığı körüklemeye devam edecektir. Çünkü karşılıklı yarar, işbirliği, ortak çıkar, içişlerine saygı, birlikte kazanmak, insanlığın ortak refahı, eşitlik, adalet gibi kavramlar, ilkeler, değerler, ABD emperyalizminin sözlüğünde yoktur.
Barış Doster
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN