Dış politikada doğru hesap yapmak önemlidir. Bu alanda hesap hatası yapmak, ya telafisi imkânsız sonuçlar doğurur veya maliyeti çok ağır olur. Dünyanın gidişatının, değişen güç dengesinin yönünün isabetli biçimde tahmin edilmesi için somut olgulara bakmak gerekir öncelikle.

Hemen üç somut örnek verelim bu konuda.

İlki şu; geçtiğimiz hafta, Güneydoğu Asya ülkesi Laos’un başkenti Vientiane’da düzenlenen ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) Liderler Zirvesi’nde 10 üye ülke, ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO benzeri bir yapının Asya’da kurulmasına karşı çıktılar. Malezya Başbakanı doğrudan, “Bizim Asya’da NATO’ya ihtiyacımız yok” dedi.

İkinci örnek şöyle; Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, Pakistan’ın başkenti İslamabad’da düzenlenen Shanghai İşbirliği Örgütü (SİÖ) Hükümet Başkanları Konseyi’ndeki konuşmasında, “SİÖ’de bağımsız bir ödeme sistemine talep bulunmaktadır” dedi. Ülkesiyle SİÖ ülkeleri arasındaki ticaret hacminin, 2024 yılının ilk 6 ayında yüzde 5,5 arttığını belirten Mişustin, “Geçtiğimiz yıl Rusya'nın SİÖ devletleriyle ticaret hacmi 30 trilyon rubleye (yaklaşık 309 milyar dolar) yaklaştı” diye konuştu.

Üçüncü örnek ise şu; önümüzdeki hafta, 22 – 24 Ekim tarihlerinde Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da yapılacak BRICS Zirvesi’nde Türkiye’nin üyelik başvurusu da görüşülecek. Türkiye üyeliğe kabul edilirse BRICS’e üye olan ilk NATO ülkesi olacak.

Bu örnekler daha da çoğaltılabilir elbette. Üç örnek de Küresel Güney'in öne çıkan ittifaklarının artan etkisini göstermektedir. Bu ittifakların coğrafyalarının genişliği, üye yapılarındaki çeşitlilik ve odaklandıkları konular da önemlidir elbette. ASEAN Güneydoğu Asya’da, SİÖ Avrasya’da, BRICS ise daha geniş ölçekte, Asya’dan Afrika’ya, oradan Latin Amerika’ya uzanan bir coğrafyada etkilidir. Ekonomiden ticarete, ulusal güvenlik ve savunmadan dış politikaya dek konu çeşitliliğini de unutmamak gerekir.

Üye ülkelerin beklentileri, hedefleri, öncelikleri, stratejik tercihleriyle uyum içinde olmak, bir ittifak için zorunludur. Aksi halde o ittifak ya güçsüz kalır veya dağılır. Tarih bizlere; ittifakların bazen ortak bir coğrafyayı paylaşan ülkeler tarafından, bazen ortak değerlerde buluşan ülkeler tarafından, bazen ortak hedefleri, öncelikleri olan ülkeler tarafından, bazen de ortak tehditlere maruz kalan ülkeler tarafından kurulduğunu öğretmiştir. Küresel Güney'de öne çıkan, dikkat çeken ittifaklara bakılınca da bu yalın gerçek görülür.

ABD’nin bu gelişmelerden rahatsızlık duymasının sebeplerinden biri de budur. Çünkü ABD; başka ülkeleri, ABD’yle uyumlu davranmaları, ABD’nin istediklerini yapmaları için baskı altına almaya çalışır, onları bu yönde zorlar. Lakin Küresel Güney'deki gelişmeler, ülkelerin arayışları, ittifakları, ABD’nin işini zorlaştırmaktadır. Çok kutupluluğun, çok taraflılığın gelişmesi, ABD’nin elini zayıflatmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin kendi tarihsel, siyasal, iktisadi, toplumsal, kültürel, coğrafi gerçeklerine uygun, deneyimlerine koşut biçimde, kendi öncelikleri doğrultusunda dış politika izlemeleri, ABD’nin manevra alanını daraltmaktadır.