İsrail’in Filistin ve Lübnan’daki vahşeti sürüyor. İsrail’i durdurma yönünde güçlü, etkili, caydırıcı bir irade de görülmüyor yakın gelecekte. Ukrayna’da da savaş sürüyor. Rusya ise önümüzdeki günlerde önemli bir zirveye evsahipliği yapmaya hazırlanıyor. BRICS’in 16. zirvesi, 22 – 24 Ekim tarihlerinde, Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da yapılacak. Zirveye, örgüte üye ülkelerin yanı sıra, Asya’dan Afrika(ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya dek 30’dan fazla ülkenin lideri katılacak. Türkiye de bu ülkeler arasında.

Bu zirve niçin önemli, öncelikle ona bakmakta yarar var. 

Malum, BRICS; dünya nüfusunun yüzde 40'tan fazlasını temsil ediyor. Dünyanın gayrisafi yurt içi hasılasının üçte birine, dünya ticaretinin yüzde 20’den fazlasına sahip. Üyelerine bakıldığında ise Avrupa’dan Asya ve Afrika’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya dek uzandığı görülüyor. Üye yapısı da çeşitli üstelik, büyük güçler de var, orta ölçekli ve küçük ülkeler de.  

Anımsayalım, 2006 yılında kurulan BRICS’in ilk dört üyesi, örgütün adındaki sıralamaya koşut olarak Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin idi. 2010’da Güney Afrika katıldı. 2024 yılı başında da İran, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Etiyopya’nın üyelikleri resmiyet kazandı. Bu ülkelerle birlikte üye olacağı daha önce ilan edilen Suudi Arabistan ise henüz resmen katılmadı örgüte, durumu değerlendiriyor. Bununla birlikte örgütün etkinliklerine resmen davet ediliyor.

BRICS; gelişen ülkeleri, küresel güneyi, dünyada batıdan doğuya kayan güç dengesini temsil ediyor somut biçimde. Üstelik odaklandığı konuların yelpazesi de geniş. Ekonominin, ticaretin, finansal yatırımların yanında, güvenliği de önemsiyor. Öyle ki Rus liderler sıklıkla, BRICS üyesi ülkelerin Asya Pasifik’te, Afrika’da, Latin Amerika’da, Ortadoğu’da bölgesel güvenlik ve istikrarın sağlanmasındaki önemine dikkat çekiyor, BRICS üyelerinin aralarındaki işbirliğini geliştirmek suretiyle, terörle, ayrılıkçı akımlarla, aşırılıkçı hareketlerle mücadelede önemli başarılar elde ettiklerini söylüyorlar.

BRICS; ABD merkezli Atlantik sisteminin kurallarına ve kurumlarına karşı ciddi bir seçenek oluşturduğu için de önemli şüphesiz. Örgüte üye ülkeler tarafından 2014 yılında kurulan ve 2015 yılında faaliyete geçen Yeni Kalkınma Bankası, kalkınma projelerine destek verme konusunda önemli bir işleve sahip. Örgütün öncelikleri arasında hem alternatif bir ödeme sistemiyle hem de ulusal para birimleriyle ticareti teşvik etmek var. Kimi uzmanlar, kısa vadede olmasa bile, uzun vadede BRICS üyesi ülkelerin de, aynen Avrupa Birliği’nin para birimi Avro gibi BRICS’e özgü bir para birimini hayata geçirmesi gerektiğini savunuyorlar. Kimileri ise böyle bir ortak para birimine karşı çıkıyorlar.

Dünyadaki en büyük 5 ekonomi arasında, iki BRICS üyesi var: Çin ve Hindistan. Bu ikisi, aynı zamanda dünyanın en kalabalık ülkeleri. Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi Brezilya da, en büyük 10 ekonomiden biri. Gelişmekte olan ülkelerin BRICS’le ilgilenmesinin, 40 kadar ülkenin örgüte üye olmayı düşünmesinin, 22 ülkenin bu amaçla resmen başvuruda bulunmasının başka nedenleri de var. Önde gelen nedenlerden biri, bu ülkelerin BRICS’i, IMF ve Dünya Bankası’na karşı güçlü bir seçenek olarak görmelerinin yanında, işleyişini, temsil ve söz hakkı mekanizmalarını daha adil, katılımcı, eşitlikçi ve demokratik bulmaları.

Sözün özü, BRICS’in kurumsallaşması, genişlemesi ve güçlenmesi, çok kutuplu bir dünya düzeni ve çok taraflı bir dış politika izlenebilmesi açısından büyük önem taşıyor. 

Barış Doster