2005 yılında Beijing’de geçirdiğim ilk 1 Mayıs’tan sonra Türkiye’den internet aracılığıyla yazıştığım bir arkadaşım, “Televizyonda gördüm, 1 Mayıs kutlamaları Çin’de biraz sönük geçmiş galiba, çünkü bayrama rastlamış” demişti. 1 Mayıs deyince gözünün önüne kitlesel yürüyüşler, mitingler, sıkılı yumruklar, hatta çatışma ve polisle kaçma-kovalamaca gelen arkadaşıma, “Tam tersine 1 Mayıs çok canlı, çok coşkulu geçti, tüm ülke gerçekten de bayram havasındaydı, yalnızca bizim alıştığımız tarzda mitingler, törenler olmadı” dediğimde ise epey şaşırmıştı. Çin’i tanımak, Çin’i anlamak ve Çin’in tadına varmak isteyen bir yabancının her an karşısına çıkacak kimi farklılıkları kavramaya çaba göstermesi ve bu çabaya çok heyecan bir serüven gözüyle bakması gerekiyor. Elbette kimi hoş sürprizlere de hazırlıklı olunmalı. Çünkü sosyalizm gibi evrensel bir ideolojinin geçerli olmasına rağmen Çin’de, “dünyanın geri kalanından” farklı bir kültür söz konusu ve doğal olarak Çinliler de bize göre oldukça değişik insanlar. Dilleri, düşünceleri, sabırları, yemekleri, bayramları, tatilleri çok farklı. Batılıların dediği gibi, aynı zamanda da Çin’de hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hemen her konuda “Çin usulü” diye bir şey var.

Gerçek bir bayram

1 Mayıs, tüm Çin’de beş gün süren bir bayram tatiliyle kutlanıyor ve bizim ilk bakışta gördüğümüz üzere “bayrama rastladığı için” sönük geçmiyor; zaten Çin’in en önemli üç bayram tatilinden biri olduğu için, ülkedeki işçi ve emekçiler belki de bir tür ödüle, uzun bir tatile kavuşuyorlar. Meydan mitingleri, törenler vb. 1970’li yılların sonlarından itibaren, Mao Zedong’un “Nerede bir tören varsa, orada içerik yoktur!” sözünü akla getiren biçimde tümüyle terk edilmiş Çin’de ve 1 Mayıs, yalnızca işçi sınıfını değil tüm halkı kapsayan biçimde kutlanır hale gelmiş. Ama işte bu yalın gerçeği bazen bir yabancının anlaması, kavraması zor olabiliyor. Bizim görmeye alıştığımız 1 Mayıs, başka bir şey çünkü. Bu durumda “Çin’in farklılığından” çok, bizlerin algı kapasitesinin boyutlarını sorgulamak çok daha doğru. Çin’de ilk 1 Mayıs-İşçi Bayramı (Laodong Jie) “Emek kutsaldır” sloganıyla 1919’da kutlanmış. Shanghai, Suzhou ve Hangzhou’daki solcu aydınların öncülük etmesiyle gerçekleşen Uluslararası İşçi ve Emek Bayramı, bir yıl sonra Beijing’de de coşkuya neden olmuş. 1921’de Çin Komünist Partisi’nin kuruluşuyla birlikte 1 Mayıs kutlamalarının öncülüğü partiye geçmiş. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte resmi bayram ve tatil haline gelmiş. Kültür Devrimi yılları boyunca (1966-1976) diğer tüm bayramlardan üstün kabul edilen bu bayram, halen Çin Ulusal Günü ve Çin Yeni Yılı’yla birlikte “Altın Haftalar”dan biri niteliğinde.

Kutlama yapmak da kutsaldır

Tüm halk için bir festival havasında geçse de Çin’de bu yıl 1-5 Mayıs arasında kutlanan İşçi Bayramı, sosyalist geleneklere uyumlu biçimde işçiler ve emekçiler açısından önemini koruyor ve bu uzun tatil, işçilerin ulusun ilerlemesine yaptığı katkıları takdir etmek, birlik ve vatanseverliği pekiştirmek amacına odaklanıyor. Öte yandan 1 Mayıs’ın bir eğlence gününe dönüştüğü, ülkenin dört bir yanındaki vatandaşların gün boyu çeşitli açık hava etkinliklerinde keyifle vakit geçirdiği, hareketli cadde ve sokakların müzik ve dansla dolup taştığı ulusal kutlama gününe dönüştüğü de bir gerçek. 1 Mayıs bayramlarında Çin’de emeğin en kutsal değerlerden biri olduğu tekrar tekrar vurgulanıyor. Aynı biçimde, kutlama yapmanın ve eğlenmenin önemi de açıkça görülüyor. Son olarak bir not daha düşeyim; Çin sinema tarihinin önemli köşe taşlarından birini oluşturan, direnişi ve kurtuluşa giden yolu anlatan, Wang Bi’nin yönettiği “Köprü” (Qiao) filmi, Çin Devrimi’nin zaferinden kısa bir süre önce, bu özel güne denk getirilerek 1 Mayıs 1949’da gösterime girmişti. Tunca Arslan YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN