Bütün tarafların ortak görünen çıkarlarıyla imzalanan bu anlaşmanın geleceğini ise, bir önceki seferde olduğu gibi, yine Sırp halkının kitlesel protestoları belirleyecek.
Sırbistan, İngiltere-Avustralya merkezli, dünyanın en büyük metal ve madencilik şirketlerinden biri olan Rio Tinto ile Lityum madenciliği anlaşmasını yeniden yürürlüğe koydu.
Ayrıca, 19 Temmuz 2024'te Belgrad'da yapılan Kritik Hammaddeler Zirvesi'nde, AB'nin Avrupa Yeşil Mutabakatı'ndan sorumlu Başkan Yardımcısı Maroš Šefčovič ve Sırbistan Madencilik ve Enerji Bakanı Dubravka Đedović Handanović, sürdürülebilir hammaddeler, batarya tedarik zincirleri ve elektrikli araçlar konusunda iş birliği amacıyla AB ile Sırbistan arasında bir Stratejik Ortaklık Mutabakat Zaptı imzaladı.
Böylelikle şirket, çevrecilerin protestoları nedeniyle iptal edilmesinden iki yıldan fazla bir süre sonra Avrupa’nın en büyük lityum madenini geliştirme lisansına yeniden sahip oldu.
Bu gelişmeler, Sırbistan’da geniş çaplı protesto gösterilerini tetikledi.
Sırbistan'ın batısındaki Loznica şehrinin yakınlarında bulunan geniş lityum yatakları, Sırbistan’da son yılların en sıcak tartışma konularından biri. Loznica yakınlarındaki lityum yatakları 2004'te keşfedildi, ancak haftalarca süren protestolar hükümeti projeyi 2022'de durdurmaya zorladı.
Öte yandan, Sırbistan'ın kuzeybatısındaki Jadar Vadisi de lityum madenciliğinin gözünü diktiği bir bölge.
Sırbistan bu ay Avrupa Birliği ile, Avrupa Birliği’nin (AB) Sırbistan'da çıkarılan hammaddelere erişimini sağlayan ve sürdürülebilir hammadde, pil ve elektrikli araç üretimi için bağlarını güçlendiren bir anlaşma imzaladı.
Hükümetin bu adımı ise halkta rahatsızlık yarattı. 16 Temmuz'da, bir üst mahkeme kararının 2022'deki izin iptalini bozmasından günler sonra, hükümet 2.2 milyar euro’luk projenin yeniden başlatılmasına yeşil ışık yaktı ve yeni bir gösteri dalgası başlattı.
Başkent Belgrad başta olmak üzere Valevo Arandjelovac, Sabac, Kraljevo ve Ljig kentlerinde toplanan binlerce kişi, “Rio Tinto defol” sloganıyla anlaşmayı protesto etti.
Protestoları aktaran Sırbistan N1 televizyonuna konuşan uzmanlar, aktivistler ve vatandaşlar çok tepkili.
Kimya profesörü Karolina Aleksandrovic, Arandjelovac'taki protestoda “Madenin neden olduğu kirliliğin panzehiri yok” dedi.
Kraljevo yürüyüşte konuşan çevre aktivisti Nebojsa Kovandzic, tepkisini "Tüm kurumların yanı sıra nehirlerimizi, ormanlarımızı işgal ettiler" ifadeleriyle dile getirildi.
Yerel Sakinlerden Tanya Popoviç, “Çocuklarım ve torunlarım için buradayım. Temiz suya, havaya, taze yiyeceğe ihtiyacımız var” dedi.
Gazeteci Biljana Stepanoviç ise “Hepimiz birlik olup kenetlenirsek hiçbir şirket buraya gelip toprağımızı kazmaz” açıklamasında bulundu.
Sırbistan Çevre Dernekleri Birliği, Sırp hükümetine Lityum madenciliğini yasayla yasaklaması çağrısında bulundu ve 10 Ağustos'a kadar süre verdi. Protestocular, taleplerinin bu tarihe kadar karşılanmaması halinde protestoların radikalleşeceği uyarısında bulundu.
2 Ağustos’tan başlayarak 10 Ağustos’a kadar en az 20 şehirde daha protesto gösterileri gerçekleştirilecek.
Komünistler ne diyor?
Konuyla ilgili 'Komünistlerin emri' başlığıyla bir açıklama yayınlayan Yeni Yugoslavya Komünist Partisi (NKPJ) ise, maden inşatına ‘Sırbistan'ın ve Sırp halkının çıkarlarına ters olduğu’ için karşı çıktıklarını açıkladı..
“NKJP, Sırbistan'ın doğal kaynaklarının, burjuva yetkililerin yardımıyla yerli işgücünü sömürerek muazzam karlar elde eden yabancı ve yerli özel şirketler tarafından gasp edilmesine açıkça karşı çıkıyor” diyen konünistler, Rio Tinto’nun ‘mümkün olduğu kadar fazla kar elde etmek için çevre korumasını ihlal edeceği’ görüşünde.
Öte yandan NKJP, maden kurulsa bile karın Sırbistan bütçesine girmesi için maden ve fabrikaların devlet mülkiyetinde olması gerektiğini ve çevre ve insan sağlığı açısından tehdit oluşturması halinde projeden derhal vazgeçilmesi gerektiğini savundu.
Vucic’ten referandum açıklaması
Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ise Lityum konusunda referandum yapılacağını duyurdu.
Olimpiyatların açılışı için Paris'e gelen Vucic, gazetecilere verdiği demeçte, öncelikle Sırp uzmanlar tarafından yürütülen çevresel tehdit analizinden veri almak istediğini, ardından ne yapacağına karar vereceğini söyledi:
"Her şey planlandığı gibi giderse, gelecek yılın sonunda vatandaşların fikrini isteyeceğiz ve onlar bunun Loznica'da mı, Batı Sırbistan'da mı yoksa Sırbistan'ın tamamında mı olacağına karar verebilecekler.”
Vucic ayrıca, ‘halkın Lityum madenciliği ve sağlık arasında değil, yanlış endişe ile ekonomik ilerleme ve refah arasında seçim yaptığını’ söyleyerek bu konuda kararlı olduğunu açık bir şekilde dile getirdi.
Sırbistan lideri, daha önce Handelsblatt gazetesine verdiği röportajda da, “Yıllık 58 bin ton Lityum çıkarabileceğiz, bu toplamda 1,1 milyon elektrikli araç üretmeye yetecek, böylece Avrupa pazarının yaklaşık yüzde 17'sini karşılayabileceğiz” demişti ve ülkesinin Mercedes, Volkswagen ve Stellantis şirketleri başta olmak üzere, Avrupa otomobil endüstrisinin temsilcileri de dahil olmak üzere halihazırda çok sayıda müzakere yürüttüğünü de sözlerine eklemişti.
Vucic’in ayrıca 3 Ağustos'ta Loznica'daki ‘Lagator’ stadyumunda bir ‘karşı miting’ planladığı da Sırp medyasına yansıyan iddialar arasında.
AB’nin tanıdık beklentisi
AB ile Sırbistan arasında imzalanan bu anlaşma, Avrupa’nın ‘yeşil ekonomi’ stratejisinde önemli bir yapı taşı olarak görülüyor.
AB, Jadar’da büyük ölçekli rezervin keşfedilmesinden bu yana Sırbistan’ın Lityum kaynağıyla yakından ilgileniyor. Rio Tinto da 2010’ların başında Jadar Projesi adını verdiği bu projeye 2.4 milyar dolarlık bütçe ayırmıştı.
Elbette, Surbistan’ın doğal kaynakları, ülkenin AB üyeliğindeki müzakerelerin önemli bir başlığı haline geldi. Öyle ki, çevrecilerin tepkisi nedeniyle 2022’de savuşturulan ilk dalga, Sırbistan hükümeti üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve AB ile ilişkilerin gerilmesine yol açtı.
AB ve ABD tarafından kritik bir malzeme olarak kabul edilen Lityum, elektrikli araçların ve mobil cihazların pillerinde kullanılıyor. Sırbistan ile AB arasında bu ayın başlarında varılan ‘kritik hammaddeler’ anlaşması, Avrupalı uzman ve yetkililer tarafından birliğin ‘Çin’e olan bağımlılığını azaltacağı’ ve ‘Rusya ve Çin ile yakın bağları olan Sırbistan'ı AB'ye daha da yakınlaştıracağı’ şeklinde bir beklentiyle değerlendiriliyor.
Konuya geniş bir çerçeveden baktığımızda, karşımıza çıkan şey pil savaşları ve Çin’le Batı arasındaki elektrikli araç rekabeti…
İmza töreninin ardından konuşan Scholz, bunun 'önemli bir Avrupa projesi' olduğunu belirterek, Avrupa'nın 'değişen dünyada egemen kalması ve başkalarına bağımlı olmaması için yeni hammadde kaynaklarının keşfedilmesi gerektiğini' söyledi.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, söz konusu anlaşmayı “Bu karar cesaret gerektiriyor” ifadeleriyle yorumlamıştı. Almanya’nın Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisi olduğunu düşündüğümüzde, Scholz’un memnuniyeti anlamlı. Zira Lityum, elektrikli araçlar için batarya yapımında kullanılan kritik bir madde.
Alman Ekonomisi Doğu Komitesi İcra Direktörü Michael Harms ise, NTV'nin ‘Wirtschaft, Welt & Weit’ podcast'inde anlaşmanın sadece ekonomik açıdan değil, jeopolitik açıdan da önem taşıdığını söyledi ve "Bu, Çin'in daha güçlü bir rol oynamasını engelledi" dedi.
Sırbistan’da kurulması planlanan Lityum madenleri, uluslararası siyasette devam etmekte olan rekabetin önemli bir parçası.
Avrupa Birliği, bu anlaşmalarla Çin’in elektrikli araç piyasasında önünü kesmeye çalışırken, aynı anda anlaşmayı Sırbistan’ın birliğe kabulü konusunda bir pazarlık kozu olarak kullanıyor.
Sırbistan, her zamanki ‘karşılıklı fayda’ politikasıyla yaklaştığı anlaşmayla birlikte ekonomik olarak avantaj kazanmaya çalışıyor. Vucic elbette ülkesinin Kosova sorunu AB lehine çözülene kadar birliğe katılamayacağının farkında, ancak belli ki bu anlaşmalarla kısa ve orta vadeli çıkarlar elde etmeye çalışıyor.
Bütün tarafların ortak görünen çıkarlarıyla imzalanan bu anlaşmanın geleceğini ise, bir önceki seferde olduğu gibi, yine Sırp halkının kitlesel protestoları belirleyecek.