Karl Marx, varlığı ve tarihi belirleyen şeyin bilinç değil, tam tersine bilinci belirleyen şeyin varlık ve toplumsal ilişkiler olduğunu söyler. Yani tarihi belirleyen şey, tinsel bir töz değil maddi ilişkiler ağı ve sosyo-ekonomik yapıdır. Büyük devrimci filozof, tarihsel materyalizm anlayışı doğrultusunda şöyle devam eder:

“Tarih tek başına bir iş yapmaz, büyük gücü ve zenginliği yoktur. Kendi başından geçmiş tek bir savaşı bile olmamıştır. Tarih aslında insan demektir; gerçek, yaşayan, her şeyleri yapan, savaşları ve mücadeleleri olan insan demektir. Kendi amaçları uğruna insanları bir araç olarak kullanan ‘tarih’ diye bir şey yoktur. Tarihin kendisi, amaçları uğruna yaşayan insanların yaptıklarından ibarettir.”

Tarihte bireyin rolü ve tarih biliminin genel görevi de böyle ortaya çıkar. Tarihteki, ardına çağın dinamiklerini almış ve yeni bir çağ açmış büyük olaylar ve keşifler de insanın bu rolüyle anlam kazanır.

13 yıllık esaret

M.Ö 2. yüzyılda yaşamış olan Zhang Qian, bugün ilk bakışta çoğu kimse için bir anlam ifade etmiyor olabilir. Oysa ünlü bir Çinli kaşif, diplomat ve Han Hanedanı’nın hizmetinde önemli bir devlet adamı olan Zhang, Marx’ın “Tarih aslında insan demektir” sözünün karşılıklarından biridir ve tarihe İpek Yolu’nu keşfeden, temellerini atan, geliştiren adam olarak geçmiştir. Orta Asya’ya yaptığı yolculuklar Çin ile batı bölgeleri arasındaki ticari ve kültürel alışverişin yolunu oluşturmuş, bir çağı ardına alan Zhang Qian yeni bir çağ açılmasına öncülük etmiştir.

Han İmparatoru Wudi, M.Ö 138’de Zhang Qian’ı günümüzün Orta Asya’sını oluşturan batı bölgelerine göndererek oradaki göçebe topluluklarla ittifak kurmasını istedi. Zhang’ın yanında 100 asker vardı. Amaç, Çin’e düşman olan ve saldırılarıyla karışıklık yaratan Hunlara (Hiung-nu) karşı müttefikler bulmak, özellikle Yüeçi adlı Orta Asyalı halkla iyi ilişkiler kurmaktı. Fakat Zhang Hunlar tarafından yakalandı ve yaklaşık 10 yıl boyunca esir tutuldu. Adamlarının tümü köleleştirildi. Sonunda kaçmayı başardığında günümüzdeki Tacikistan ve Afganistan topraklarına ulaştı ve Yüeçilerin barış içinde yaşamak istediğini, Han Hanedanlığı’yla işbirliğine yanaşmadıklarını gördü. Kendi ülkesine dönmek için yola çıktığında tekrar yakalandı ve üç yıl daha esaret yaşadı. Sonunda serbest kalıp Çin’e dönebildi.

Zhang Qian’ın Çin’deki yola çıkış noktası olan eski başkent Xian’ın halen İpek Yolu’nun başlangıç noktası olarak kabul edildiğini de belirteyim.

Zhang QianZhang Qian

Medeniyetleri buluşturan yolculuk

Zhang Qian’ın rotası, Taklamakan Çölü, Pamir Dağları, Tianshan Dağları gibi sert iklim koşulları ve sınırlı su kaynaklarıyla bilinen zorlu arazileri de içeriyor, göçebe kabileler yol boyunca sürekli tehdit oluşturuyordu. Çoğu zaman yaya yürüyor, bazen at ya da deveye biniyordu. Bu güzergâh, İpek Yolu’nun erken dönemdeki ana arterlerini şekillendirdi ve Gansu Koridoru’ndan Tarım Havzası’na, oradan Fergana ve Baktriya’ya uzanan yollar, daha sonra develerle, tüccarlarla, kervanlarla dolup taşmaya başladı.

Zhang Qian’ın bu uzun yolculuğu ve romanlara-filmlere layık serüvenleri, daha önce Batı’da gelişmiş uygarlıklar olduğundan habersiz Çinlilerin önüne yeni fırsatlar koydu. Onun yolculuğu sonrasında Batı’yla doğrudan temas kuruldu, Fergana Vadisi, Soğdiana, Baktriya, Part gibi bölgelerle diplomatik ve ticari ilişkiler geliştirildi. Çin, Zhang’ın raporları sayesinde üzüm, yonca, nar ve Fergana atlarıyla tanıştı. Yabancı türleri ve gelenekleri Çin’e getiren, Orta Ovalar’dan bu topraklara giden ilk kişi olan Zhang Qian, Çin ile Batı arasında siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel alışverişi kolaylaştıran efsanevi İpek Yolu’nun belirmesine öncülük etti, medeniyetlerin iç içe geçmesine çok önemli katkı sağladı.

Han İmparatoru Wudi tarafından büyük bir kahraman olarak kabul edilen ve ölümünden sonra da Çin’in en büyük kaşiflerinden biri olarak hatırlanan Zhang Qian, bugün Çin’de İpek Yolu’nun öncüsü ve “babası” olarak saygıyla anılmaktadır. Büyük Çin tarihçisi Sima Qian tarafından, Konfüçyüs’ün sadakat ve azim erdemlerini barındıran bir şahsiyet olarak tanımlanmıştır. Tarihte yürüyen adamın cesareti, merakı ve kararlılığı ve Çin’in sınırlarını aşarak bıraktığı büyük kültürel miras bugün de Kuşak ve Yol girişiminin Modern İpek Yolu boyunca ışıldamayı sürdürüyor.