ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Korece, Farsça ve Mandarin Çincesi dillerinde mesaj yayınladı. Yayınlanan içeriklere mesaj yerine ‘talimatname’ demek aslında daha doğru olur. 

Kurumun X, Facebook, YouTube, Instagram, Telegram ve LinkedIn gibi platformlardan yayınladığı mesajda, potansiyel muhbirlere yönelik çeşitli öneriler yer alıyor. 

Yayınlanan 8 maddelik talimatlar, “Merhaba! İşte CIA ile sanal ortamda güvenli bir şekilde nasıl iletişime geçeceğinize dair bir kılavuz. Güvenliğiniz ve refahınız bizim önceliğimizdir. Durumunuzu en iyi siz bilirsiniz, bu nedenle kendinizi korumak için uygun önlemleri almanızı rica ediyoruz” ifadeleriyle başlıyor.

Resim 2024 10 03 160155470

“Bizimle iletişime geçmek için ev veya iş bilgisayarınızı kullanmayın” uyarısının yapıldığı ikinci maddede ise, CIA için çalışmak isteyenlerin tarayıcılarda mutlaka gizli mod kullanmaları ve daha sonra tarama geçmişlerini silmesi isteniyor.

Resim 2024 10 03 160227736

Kurulacak bağlantı için Tor tarayıcı veya güvenilir bir VPN sağlayıcı kullanılması tavsiyesinde bulunan CIA ayrıca, “VPN hizmet şirketinizin merkezi Rusya, İran, Çin veya Amerika Birleşik Devletleri'ne düşmanca davranan bir ülkedeyse bunu kullanmayın” uyarısında bulunuyor.

Resim 2024 10 03 160259789

CIA ayrıca, kendisine ulaşan potansiyel muhbirlerden, ülke/şehir, isim ve sağlayabilecekleri bilgi ve iletişim bilgilerini aktaran bir açıklama yazmasını istiyor.

Resim 2024 10 03 160342506

“Kuruluşumuzdan gelen yanıt spam klasörüne düşebilir” ifadeleri kullanılan yönerge, “Sizden haber almak için sabırsızlanıyoruz!” ifadeleriyle sona eriyor.

Resim 2024 10 03 160414706

CIA, daha önce de benzer bir mesajı Rusça olarak paylaşmıştı. Çince, Farsça ve Korece dillerinde yayınlanan bu yeni mesajlar da, teşkilatın muhbir devşirme faaliyetinde interneti aktif bir şekilde kullanmaya devam ettiğini gösteriyor. 

Öte yandan, ABD, özellikle dijital iletişim araçları konusunda oldukça aktif bir geçmişe sahip. Bugün ‘güvenli’ olarak öne sürülen iletişim uygulamalarının bile temelinde ABD devletinin çıkarları yatıyor.

Örneğin WhatsApp ile Signal'de kullanılan uçtan uca şifreleme yöntemi 'Open Whisper Systems', ABD Hükümetine bağlı 'Open Technology Fund' tarafından sağlanan bir hizmet.

Resim 2024 10 03 160502109

Open Technology Fund ise, 2019 yılında 'tamamen bağımsız hale geldiklerini' açıklasa da 2012 yılında Radio Free Asia bünyesinde bir pilot program olarak oluşturuldu.

WhatsApp'a 'güvenli mesajlaşma' özelliğini sağlayan OTF, Open Whisper Systems'e 2.2 milyon ABD dolarından fazla fon sağladı. Yani, CIA muhbiri olmak istemesek bile, özel konuşmalarımızın güvenliği zaten ABD'nin elinde.

CIA neden muhbire ihtiyaç duyuyor?

Öncelikle, her istihbarat örgütünün olduğu gibi, CIA’nın da başka ülkelerden yerel kaynaklara ihtiyacı olduğu söylenebilir. Ancak CIA, buna benzerlerinden çok daha fazla ihtiyaç duyuyor. Çünkü CIA, yalnızca istihbarat sağlayan değil, istihbaratı, hedef ülkeye karşı kullanıp, rejim değişklikleri ve suikastlara varana kadar kullanan, bunun için elini kana bulamaktan hiçbir zaman çekinmeyen bir savaş örgütü. 

CIA, mesajlarla ilgili yayınladığı açıklamasında “Küresel misyonumuz, bireylerin CIA'ya her yerden güvenli bir şekilde ulaşabilmelerini gerektiriyor. Bu çaba, CIA'in artan devlet baskısı ve küresel gözetimin olduğu yeni bir küresel ortama uyum sağlama yollarından sadece birini temsil ediyor” ifadelerine yer verdi. 

CIA’nın küresel misyonu

CIA’nın küresel misyonu, yasa dışı faaliyetler, insan hakları ihlalleri, etik dışı uygulamalar, Amerikan halkına veya dünya kamuoyuna yalan söyleme gibi başlıklardan oluşuyor:

50’lerde, zihin kontrolü deneyleri yapmak için deneklere rızaları olmadan LSD ve diğer psikoaktif maddeler verdi, skandalın boyutu tam olarak hiçbir zaman açığa çıkmadı.

Vietnam savaşında uyguladığı Phoenix Programı’nda Vietkong destekçisi binlerce kişiyi işkenceden geçirdi ve infaz etti.

Eski ABD Başkanı Richard Nixon yönetiminde, rakip Demokrat Parti'nin Watergate binasındaki merkezine yasa dışı bir şekilde dinleme cihazları yerleştirdi. (Watergate Skandalı)

Irak işgaline gerekçe olarak kullanılan, Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu ve Saddam Hüseyin’in El Kaide ile bağlantılı olduğunu söyleyen yalan istihbarat raporu hazırladı.

Dünya çapında gizli gözaltı merkezleri kurdu, sayısız insanı ‘gelişmiş sorgulama yöntemleri’ adı altında işkenceden geçirdi, öldürdü.

‘Terörle mücadele’ adı altında çok sayıda ülkede sivillerin de hayatını kaybettiği drone saldırıları düzenledi. 

Kendisiyle ilgili işkence raporu hazırlayan Senato İstihbarat Komitesi’nin bilgisayarlarına sızdı.

Guatemala Cumhurbaşkanı Jacobo Arbenz’in, Şili'de sosyalist Cumhurbaşkanı Salvador Allende'nin devrilmesini organize etti, Kongo'nun ilk Başbakanı Patrice Lumumba'nın öldürülmesi için yerel güçlerle işbirliği yaptı, Cyclone Operasyonu’yla Sovyetler Birliği’ne karşı Afgan mücahitleri, Nikaragua'daki Sandinista hükümetine karşı savaşan Contra gerillalarını destekledi, Fidel Castro'yu devirmek amacıyla Kübalı sürgünlerden oluşan bir güçle, sonradan başarısızlığa uğrayacak ‘Domuzlar Körfezi Çıkarması’nı örgütledi, Bolivya’da yaralı olarak ele geçirilen Arjantin/Kübalı devrimci Ernesto Che Guevara’yı infaz etti…

Bu sayılanlar, CIA’nın misyonunun açığa çıkan sonuçlarından yalnızca birkaçı. Karanlıkta kalan operasyonları, cinayetleri ve insan hakları ihlallerinin bundan çok daha fazlası olduğu biliniyor. 

İnternet üzerinden muhbir devşirmeye özel önem veren CIA, potansiyel çalışanlarına detaylı ‘online dersler’ vermeye devam edecek. Ülkelerinin istikrarsızlaştırılmasına karşı önlemler almaya çalışan ülkeler ise, örneğin, CIA’nın önerdiği VPN ya da tarayıcılara erişim yasaklandığında, bu sefer ABD medyası tarafından ‘yasakçı’ ilan edilecek. 

Medya ile şekillendir, istihbaratla yönet, medya ile pekiştir…

Medya-istihbarat-medya formülü, ABD’nin uzun soluklu dış politika stratejisinin en temel parçası.