Kısa adı SIPRI olan İsveç merkezli Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün, uluslararası silah ticaretine ilişkin 2023 yılı raporu, birkaç hafta önce yayınlandı. Rapor; silah ticaretini küresel ölçekte sayısal boyutları, istatistikleriyle ortaya koysa da, raporu ekonomi politik tahlil yaparak inceleyen, emperyalizmin ne olduğunu bilen ortalama bir göz, çok önemli sonuçlar çıkarabiliyor. Biz de öyle yapalım, rapordan birkaç kısa alıntıyla birlikte. Rapora göre; dünya silah ticareti, 2019 – 2023 yılları arasında, 2014 – 2018 yıllarına oranla yüzde 3.3 düşmüş. Fakat Avrupa’nın silah ithalatı, adeta patlama yapmış. Öyle ki, Avrupa; 2019 – 2023 döneminde, 2014 – 2018 dönemine oranla, yüzde 94 daha fazla silah ithal etmiş. Avrupa’nın artan silah ithalinin en çok hani devleti mutlu ettiğini tahmin etmek zor değil elbette: ABD. Dünyanın en büyük silah üreticisi ve satıcısı olan ABD’de, askeri endüstriyel yapının, ülkenin sadece ekonomisi, ticareti, iş dünyası üzerinde değil, aynı zamanda siyaseti, dış politikası, sivil – asker bürokrasisi, medyası, üniversiteleri, düşünce kuruluşları üzerindeki etkisi bilinir. Ülkenin lider, lokomotif sektörleri arasındadır. Siyasetin finansmanında, lobilerin mali destekçileri arasında özel bir konumu vardır. İşte bu sektör, son dört yılı çok kazançlı geçirmiş. ABD’nin 2029 – 2023 arasında silah ihracatı, 2014 – 2018 dönemine göre yüzde 17 artmış. Aynı dönemde Rusya’nın ihracatı yüzde 53 azalmış. Fransa’nın ihracatı ise yüzde 47 artmış. Bu artışla Fransa, Rusya’yı kıl payı geçerek, silah ihracatında ABD’nin ardından ikinci sıraya yükselmiş. Listenin başında ise her zamanki gibi ABD var, küresel silah ihracatındaki payı yüzde 42 olmuş. Ukrayna ise bu dönemde Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 4. sıradaki silah ithalatçısı olarak öne çıkmış. ABD’nin ilk sıradaki müşterileri Suudi Arabistan, Japonya ve Katar. Fransa’nınkiler Hindistan, Katar ve Mısır. Rusya’nınkiler ise Hindistan, Çin ve Mısır. ABD; 107 ülkeye silah satarken, Hindistan dünyanın en büyük silah ithalatçısı olarak dikkat çekiyor. Bu sayısal bilgiler, siyasal tahlil yapmayı kolaylaştırıyor. ABD emperyalizminin, onun Avrupalı müttefiklerinin, onun saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’nun, savaş sanayisine olan bağımlılıklarını gösteriyor. ABD’nin kendisi savaşmazsa, başkalarını savaştırmazsa, ekonomik olarak da zora düşeceğini ortaya koyuyor. Savaşa, silaha, şiddete, vahşete, işgale, talana olan bağımlılığını yansıtıyor. ABD’nin, kendisinin kurduğu ve kurallarını koyduğu düzenin, Soğuk Savaş boyunca ve sonrasında da bir süre için işlese bile, artık tıkandığını dikkate alırsak, karşımıza şu tablo çıkıyor: ABD; hızla belirginleşen çok kutuplu düzene karşı, ABD hegemonyasına itiraz eden devletlere karşı, bölgesel ittifak arayışlarına karşı, Ukrayna örneğinde olduğu gibi vekil güçleriyle, elinden geleni yapmaktadır. Yeni bir soğuk savaş başlatmaktan da çekinmemektedir. Fakat gücü hızla aşınmıştır ve hedeflerine ulaşması çok zordur. Barış Doster  YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN