Baştan söyleyelim, Hizbullah İsrail için kolay lokma olmaz. İsrail’in Gazze’de Hamas’a ciddi bir darbe vurup vurmadığı ciddi bir tartışma konusuyken kuzeye yani Lübnan’a yönelerek Hizbullah ile kapsamlı bir savaşa tutuşması ve bundan tam galibiyetle çıkması pek kolay bir senaryo değil hatta belki de imkânsız. Arap dünyası içinden çıkan ve bugüne kadar İsrail’le göze göz dişe diş mücadele edebilen tek örgüt Hizbullah. Büyük ölçüde Lübnan Şii Araplarından oluşan Hizbullah ne bir gerilla örgütü ne de düzenli ordu. Her ikisinin özelliklerini de bünyesinde barındırıyor ve bugüne kadar İsrail’in başlattığı her saldırıyı Tel Aviv’e ciddi kayıplar verdirerek püskürtmeyi hep başardı. Son çatışmada (2006) İsrail’in çoğu zaman yaptığı gibi sivil yerleşim yerlerine yönelik ağır bombardımanına rağmen Hizbullah güçleri çok sayıda tank ve zırhlı aracı imha etmeyi ve bir savaş gemisini batırmayı başardılar. İsrail helikopterlerini ve F16’lardan bazılarını vurduklarını iddia ettiler ki, Hizbullah’ın boş konuşmadığını bilenler açısından bunların hepsinin gerçek olması muhtemeldir. Hizbullah 2006 savaşında ayrıca İsrail yerleşim yerlerini de elindeki füzelerle vurmaya başlamıştı. Öyle ki, önceleri sınırdaki yerleşim yerlerini hedef yapan Hizbullah ilerleyen günlerde İsrail’in sivil yerleşim yerlerini ağır bombardımana tabi tutmakta ısrar etmesi üzerine daha güneydeki bölgeleri ve nihayet Tel Aviv’i bile vurabileceğini gösterdi. Bunun üzerine İsrail saldırılarına son vermek zorunda kalmıştı. Bu, Hizbullah açısından çok önemli bir zaferdi. Hizbullah’ın bu denli güçlü bir yapıya bürünmesi aslında Kolektif Batı’nın Suriye üzerine üşüşmesinin en önemli sebeplerinden birisiydi. İran’ın nükleer silah programını sürdürmesi halinde ABD ve İsrail’in yapacağı bir hava harekâtına Hizbullah İsrail’e saldırarak karşılık verebilecek noktaya gelmişti adeta. Bu yüzden İran ile Hizbullah arasındaki bağlantıyı koparmak için Suriye’nin tepesine çökmüşlerdi. Türkiye’nin de büyük bir dış politika yanlışıyla destek verdiği Suriye savaşına Hizbullah’ın 2013’ten itibaren kendi savaşçılarını göndererek doğrudan katılması ve Suriye’nin işgal edilmesini önlemeye çalışması bundan dolayıydı. O savaştan bu yana Hizbullah’ın envanterini olağanüstü bir şekilde genişlettiği, İsrail’in her noktasını vurabilecek menzilde on binlerce füzeye sahip olduğu ve bu gücünü dronlarla da takviye ettiği yazılıyor. Geçtiğimiz günlerde Hizbullah dronlarının İsrail’in stratejik öneme sahip bütün binalarının ve bu arada nükleer tesislerinin adeta canlı yayınla tanıtılması gibi dron çekimlerinin yayımlanması bunu gösteriyor olmalı. Zaten 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’in, Hamas’ın saldırılarına karşılık olarak başlattığı ve soykırımsal etnik temizlik şeklinde sürdürdüğü operasyonların başlangıcından bu yana taraflar arasında yer yer çatışmalar yaşanıyor. Ve bu çatışmalarda Hizbullah İsrail’e ciddi kayıplar verdirebileceğini her vesileyle ortaya koymakta. Kısacası askeri açıdan Hamas’tan katbekat daha güçlü bir Hizbullah’tan bahsediyoruz. Öte yandan İsrail’in Hamas’a karşı bile askeri ve siyasi manada başarılı olamadığı – rehineler kurtarılamadı, Hamas’a ciddi darbeler vurulduğuna dair işaret hemen hemen yok gibi ve İsrail yaptığı soykırımsal katliamlardan dolayı parya devlete dönüştü – gerçeği ortadayken Hizbullah’a karşı savaşı genişletmesinin stratejik izahı ne olabilir? İsrail hükümeti başarısızlığını örtbas etmek için Hizbullah ve hatta İran’a karşı da savaş başlatmak istiyor; çünkü böyle bir savaşta Amerika’nın tam kadro desteğini alacağından emin görünüyor. Öte yandan Hizbullah bu denli güçlü bir askeri yapıya sahipken neden Ekim ayından bu yana İsrail’e karşı savaşa girmiyor? Çünkü gerek Hizbullah gerekse İran zamanın kendi lehlerine işlediğini, Amerika’nın ve Kolektif Batı’nın gücünün çok kutuplu dünyada dengelendiğini, İran’ın nükleer silah yapma konusunda epeyce ilerleme sağladığını ve zamana oynamanın en doğru seçenek olduğu düşünüyorlar ki, bu tespitlerin hemen hepsi doğru. Fakat İsrail saldırırsa Hizbullah pek tabii ki savaşmak zorunda kalacak. Böyle bir savaşın İsrail açısından iki cepheli olacağı açık. Amerika İran ile savaş senaryosuna karşı İsrail üzerinde epeyce baskı yapmış ve sanki İsrail’i bundan vazgeçirmişti; ancak öyle görünüyor ki, Hizbullah seçeneği Amerika tarafından da kabullenilmiş. Bir başka ifadeyle böyle bir savaşta Amerika’da İsrail’e yardım edecek. Öte yandan Hizbullah’ın zora girmesi halinde İran’ın nasıl tepki göstereceği veya böyle bir çatışmayla birlikte özellikle Irak’ta bulunan ve kendilerini Direniş Ekseni olarak ilan eden grupların ve Yemen Husilerinin nasıl bir hareket tarzı belirleyecekleri aşağı yukarı belli gibi. Eğer bu gruplara Rusya İran üzerinden etkili silahlar ve özellikle füzeler verirse vaziyet iyice karışabilir. Bütün bunlar İsrail’in yanlış politikalarından vazgeçerek iki devlet esaslı bir politikaya yönelmesinin yakın zamanda pek mümkün görünmediğini gösteriyor. Amerika, kendi çıkarlarına hizmet etmese de Orta Doğu’da İsrail’in aşırılıklarına destek olmak zorunda kaldığı sürece iyice yerleşen çok kutupluluğun kazananları ilk etapta Çin ve Rusya olacak gibi görünüyor. Hasan Ünal