ABD’de Trump’ın Beyaz Saray’da başkanlık koltuğuna oturmasına, bir aydan daha az zaman kaldı. Kabine üyeleri başta olmak üzere, çalışacağı kadroları netleştiren ve kamuoyuyla paylaşan Trump, dış politikada ve ekonomik rekabette Çin karşıtlığını hiç saklamıyor. Trump ayrıca, ABD’nin öncelikle içerideki sorunlarını çözmesini, ekonomik olarak toparlanmasını, asayişi tesis edip, yasa dışı göçe karşı daha sert önlemler alınması gerektiğini söylüyor.
Peki ticaret savaşları dahil olmak üzere, dört yıl önceki başkanlığı döneminde, Çin’e karşı attığı adımlardan umduğu sonucu alamayan Trump, bu kez alabilir mi? Tartışalım…
Birincisi, ABD’nin, Çin’i çevrelemesi, ticaret yapmasını engellemesi zor. Çünkü Çin, sadece komşularıyla, küresel güney ülkeleriyle değil, ABD’nin iki stratejik müttefikinden biri olan (diğeri İngiltere’dir) İsrail’le de iyi ilişkilere sahip. İsrail’de sadece altyapıyla, limanlarla ilgilenmeyen, aynı zamanda ileri teknoloji sektörüne de giren Çin; bu alanda da çok iddialı. Öyle ki İsrail’de bu sektördeki sermayenin yüzde 30’u Çin kaynaklı.
İkincisi, Çin; sadece Asya’da, Avrupa’da, Latin Amerika’da değil, Afrika’da da çok önemli bir aktör. Yaşlı ve mazlum Afrika kıtasındaki ülkeler (Afrika Birliği’nin 55 üyesi var), Çin’in verdiği kredilerle son yıllarda artan biçimde daha çok ilgileniyorlar. Bu ülkeler, batı ülkeleri, batı kurumları yerine, Çin’den borç ve kredi almayı yeğliyorlar. Altyapı yatırımlarında, yabancı yatırımcı tercihlerinde, Çinli şirketlere öncelik veriyorlar. Buna karşılık Çin de Afrika’yla yakından ilgileniyor, yatırım yapıyor, dış yardım yapıyor.
Üçüncüsü, Çin’in Ortadoğu’da da etkisi güçlü. Tükettiği enerjinin önemli bölümünü Ortadoğu’dan ithal eden Çin; bu bölgeyi sadece önemli bir enerji tedarikçisi olarak değil, aynı zamanda çok büyük bir pazar olarak görüyor. Ortadoğu ülkelerini, gerek ticari ortak, gerek yatırım sahası, gerekse de 2013 yılında başlattığı Kuşak ve Yol Projesi kapsamında önemli bir güzergâh olarak çok önemsiyor. Çin; İran’la güçlü ilişkilere sahip. Petrol ve doğalgaz tesisleriyle, okul ve konut inşaatlarıyla, Irak’ta da yatırımlarını artırıyor. Irak, Çin’in önemli bir petrol tedarikçisi olması yanında, Ortadoğu’da Kuşak ve Yol Projesi kapsamında da önemli bir ülke. Ortadoğu’nun en büyük petrol müşterisi olan Çin; nükleer santral, iletişim, bilişim altyapısı, güneş ve rüzgâr enerjisi için kullanılan panel ve türbinlerde de dünya lideri olarak Ortadoğu’dan büyük pay alıyor.
Dördüncüsü, Çin; Asya’da attığı pek çok adımın, yaptığı yatırımın ve ticaretin yanında, Kuşak ve Yol Projesi kapsamında da önemli hamleler yapıyor. Bu hamleler de, gerek Orta Asya’da ve gerekse Güney Kafkasya’da, yeni ekonomik merkezlerin önünü açıyor, ekonomik gelişmeyi hızlandırıyor. Bölgeler arasındaki ulaşım ağlarının güçlenmesi v çeşitlenmesi, ticaretin yanı sıra diplomatik ve toplumsal ilişkilere de katkı yapıyor.
Özetle, ABD’nin Çin’i ekonomik olarak durdurması da olanaksız, dış politikada önünü kesmesi de.