ABD’nin (Amerika Birleşik Devletleri) San Francisco kentinde geçtiğimiz hafta yapılan zirvede buluşan ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in görüşmesi, beklendiği gibi sonuçlandı. Zirve öncesinde ABD tarafından yapılan göreli ılımlı açıklamalar, görüşmenin havasına ve görüşme sonrasında verilen demeçlere de yansıdı. Belli ki ABD; ne kadar çabalarsa çabalasın, Çin’in yükselişini durduramayacağını görüyor ve Çin’le arasındaki sorunları kabul etmekle birlikte, iletişim kanallarını açık tutmak istiyor. Hatta kimi alanlarda işbirliği yapmanın zorunlu olduğunu da kavrıyor. ABD’deki görüşmeden hemen sonra dünya, Çin’in İsrail ve Hamas arasındaki çatışmanın durdurulmasına ve Filistin’de kalıcı barışın sağlanmasına ilişkin birbiri ardına attığı adımları izledi. İkili temaslar, çok taraflı zirveler, Çin dışında yapılan görüşmeler, Çin’in ev sahipliğinde yapılan toplantılar, BRICS gibi Çin’in kurucu üyesi olduğu ittifakların öncülüğünde yapılan girişimler bunlar arasındaydı. Çin; İslam dünyasının, Arap aleminin liderleriyle görüştü, dışişleri bakanlarını konuk etti başkenti Beijing’de ve Filistin konusuna ilişkin tutumunu, çözüm önerilerini sıraladı bir kez daha. Bunlar diplomaside öne çıkan başlıklar. Bir de işin ekonomik yönü var elbette. Çünkü ekonomik hamleler, politik, diplomatik hamleleri besliyor, pekiştiriyorlar. O nedenle bunları bir bütün olarak ele almak gerekiyor. Aynen diplomaside olduğu gibi, ekonomide de sadece son bir haftada Çin’den gelen haberlere baktığımızda, özet olarak şunları görüyoruz. Çin ekonomisi büyümesini sürdürüyor. Bu durum dünya ekonomisindeki toplam üretim ve büyümeye de yansıyor. Çin’de iç tüketim artıyor. Çin’in denizden çıkardığı ham petrol ve doğalgaz miktarında dikkat çekici bir artış gözleniyor. Çin para birimi Renminbi, küresel rezerv para birimi olarak kullanım oranını artırırken, yabancı kurumların Renminbi bazındaki tahvillere ilgisi de artıyor. Çin Ticaret Bakanlığı verilerine göre; 2023 yılının ilk 10 ayında Çin’de yeni kurulan yabancı sermayeli işletmelerin sayısı, 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 32.1 artışla, 41 bin 947 oldu. Çinli şirketlerin yurtdışı yatırımlarında da artış var, özellikle de Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılan ülkelere yapılan yatırımlarda. Tüm bunlara Çin ve Rusya’nın aralarındaki ticaretin yüzde 95’ini ulusal para birimleriyle yaptıklarını da eklemek gerekiyor. Çin’in Orta Doğu’da, İslam ve Arap ülkelerinde artan ağırlığının başka yansımaları da var kuşkusuz. ABD’yle çok yakın ilişkileri olan bölge ülkeleri bile, ABD’yle aralarına mesafe koymaya, ABD’nin onca itirazlarına karşın Çin’le ilişkilerini geliştirmeye yöneliyorlar. ABD’den artık daha az çekiniyorlar. ABD’ye ilişkin ezberlerini daha fazla sorguluyorlar. Kısacası bu tablo, ABD’nin eskiden olduğu gibi, önce gözüne bir devleti kestirip, onu düşman ilan edip, sonra da o devletin geri adım atmasını, ödün vermesini istediği, bu isteği karşılık bulmayınca da o devlete saldırıp işgal ettiği günlerin geride kaldığını gösteriyor.