Sinema tarihinin en önemli yaratıcılarından, belgesel film türüne çok büyük katkıları olmuş, eleştirmen George Sadoul’un armağan ettiği lakapla “Uçan Hollandalı” Joris Ivens (1898-1989), kameranın çağın tanığı olması gerektiğine inanıyordu. Onun için, nerede dünyayı altüst edici bir olay, yeni kurulan bir devlet, değişen bir rejim, insanlara mutluluk ya da mutsuzluk getiren bir gelişme varsa, orada olmak ve film çekmek gerekirdi.  Dziga Vertov’un “Sine-Göz” öğretisine bağlı kaldı ve hep dünyanın ilerlemesine dönük filmler yaptı. Kâh Sovyetler Birliği’ndeydi kâh İspanya’da, Çin’de, Endonezya’da ya da Afrika’da… Ivens’ın 13 saatlik dev filmi “Yukong Dağlarını Taşımak” başta olmak üzere Çin’e ve Çin Devrimi’ne yönelik “400 Milyon”, “Bir Rüzgâr Öyküsü”, “İlkyaz” gibi çalışmaları da bugün hâlâ belgesel filmin doruk noktaları olarak kabul ediliyor.

Rüzgâr sınır tanımaz

Sinema tarihçileri, Joris Ivens’ın filmografisine bakınca onca filmin tek bir sinemacının elinden çıktığına inanmanın güç olduğunu belirtiyor. Onun hem Sovyetler Birliği’nde Uluslararası Lenin Ödülü hem de Fransa’da Legion d’Honneur nişanı alması, İspanya İç Savaşı’nı da ABD’deki ekonomi programı “New Deal”ı da konu edinmesi, yorulmak bilmezliğinin ve geniş cepheli bakış açısının kanıtları olarak gösteriliyor. Ölümünden bir yıl önce çektiği “Bir Rüzgâr Öyküsü”nde Çin’le ilişkilendirerek anlattığı gibi, rüzgâr nasıl sınır tanımıyorsa, kendisi de rüzgâra benzeyen bir sanatçı Ivens. Karısı Marceline Loridan’la birlikte çektiği “Bir Rüzgâr Öyküsü”nü 1990 yılında İstanbul Film Festivali’nde seyretmiş ve çok etkilenmiştim. Geçenlerde Youtube’da “400 Milyon”u bulunca işimi gücümü bırakıp 1938 yılı yapımı 56 dakikalık bu belgeseli de izledim. Joris Ivens’ın gerçeğe olan tutkusunun Japon işgali altındaki Çin’de hayatını riske atarak, elinde kamerayla binlerce kilometrelik yolculuğa dönüşmesinin ürünüydü bu film.

İşgale karşı topyekûn savaş

Japonların bombardımanlarının korkunç sonuçlarını, savaş uçaklarını, paramparça olmuş insan bedenlerini, silah seslerini, top gümbürdemelerini, göç edenleri, işgalcilerden ele geçirilen tankları, aydınların halkı cesaretlendirmek için konuşma yaptıkları kitlesel toplantıları belgeleyen Ivens, Çin halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direnme Savaşı sırasında ülke bütünlüğünü koruma mücadelesini gözlemliyor “400 Milyon”da. Filmin adı da Çin’in o zamanki nüfusu itibariyle, verilen topyekûn mücadeleyi yansıtıyor. Ama yalnızca işgali ve direnişi tüm çıplaklığıyla vermekle yetinmiyor Joris Ivens; Çin tarihine ve kültürüne, Avrupa ve ABD’yle olan bağlantılarına, Sun Yat-sen’in 1911 devrimine ve imparatorluğun yıkılıp bir cumhuriyet kurulmasına, başlatılan modernleşme hareketine de değiniyor. Japonya’nın saldırganlık geçmişini de ele alan “400 Milyon”, işgal sırasında ABD’nin Japonya’ya demir ve çelik ihracatına devam etmesinin üzerinde de duruyor. Filmin en dikkat çekici yönlerinden biri, Çin Komünist Partisi ve milliyetçi parti Guomindang’ın işgale karşı ortak mücadele ediyor oluşlarının altının özenle çizilmesi. Sekizinci Yol Ordusu’na övgüler yağdıran film, savaşın en zorlu günlerinde Çin halkı adına zafer duygusunun öne çıkarılmasıyla son buluyor. Joris Ivens’ın bu filmde kullandığı kamerasını, Sekizinci Yol Ordusu’nun yeni kurulmakta olan sinema ekibine hediye etmiş olduğunu da belirteyim. Çalışmaları sırasında Çin Devrimi’nin önderlerinden Zhou Enlai’yla tanıştığı bilinen, günümüzde Çin’de büyük saygıyla anılan Joris Ivens, vicdan sahibi büyük bir sanatçı ve kararlı bir anti-faşistti. Bugün yaşasaydı, Gazze’de olurdu eminim ki. YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN