Geçtiğimiz Pazartesi günü Pekin'de çok önemli bir siyasi toplantı başladı. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Üçüncü plenum (Genel Kurul toplantısı) olarak bilinen bu toplantı özellikle Çin'de ekonomik ve sosyal reformların geleceği üzerine yol haritasının belirleneceği önemli toplantılardan bir tanesi. Üçüncü plenum beş yılda bir yapılmaktadır. İlk defa 1978'de Deng Xiaoping'in dışa açılma ve reform süreci ile  bu toplantılar  başlatılmıştır. En son 2018’ de yapılmıştır.

Batıda yansıtıldığının aksine Çin'de kararlar liderin  iki dudağı arasında değildir. Aksine Çin'de kararlar çok mekanizmalı bir istişare sistemi üzerinden Çin Komünist Partisi'nin ilgili organları tarafından müzakere edilerek alınmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Merkez Komitesi’nin belirli konularda belirli zaman aralıklarıyla yaptığı plenum adı verilen toplantılardır. Merkez Komitesi, kongreler arasında, mevcut 205 üyesinin tamamı ve 171 yedek üyenin katıldığı yedi toplantı (plenum)  düzenler. Bu toplantılar farklı numaralarla isimlendirilerek, farklı alanlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Örneğin üçüncü plenum ekonomik ve sosyal reformlar üzerine odaklanırken örneğin Dördüncü ve altıncı plenum genellikle parti ideolojisi üzerine yoğunlaşır. Beşinci plenum ise sadece ülkenin beş yıllık kalkınma planlarına ilişkin müzakerelerle ilgilenir. Özetlemek gerekirse bu toplantılar bir parti kongresinden bir sonraki parti kongresine kadar yapılacakları belirler. Somutlaştırırsak 2022’de yapılan 20.Kongreden 2027’de yapılacak  21.Kongreye kadar olan süreçte her alanda yapılacaklar bu toplantılarda karara bağlanır. Çin’in başarısının arkasındaki esas unsur beş yıllık kalkınma planlarıdır. Çin, 1950’lerden beri kesintisiz beş yıllık kalkın planlarını uygulamaktadır. Mevcut kalkınma planının süresi  2025 yılında dolacaktır. 

Çin'de karar alma sistemi kolektif liderlik üzerine kuruludur

Çin Komünist Partisi ülkenin yegane karar alıcısı ve politika üreticisi olduğu gibi aynı zamanda ülkeyi yönetecek yeni nesillerin ve liderlerin de yetiştiği yegane okuldur . Bu bağlamda hiç kimse Çin Komünist Partisi'nin üzerinde değildir. Bu açıdan A’dan  Z'ye bütün kararlar partinin yetkili organlarında görüşülür, tartışılır, istişare edilir ve yürütme organına alınan kararların uygulanması için sevk edilir.

Bu nedenle Çin'de göreve gelen Parti Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanı, Parti  toplantılarına büyük önem verir. Zira kendi yönetimi altındaki icraatların görüşüldüğü, tartışıldığı, istişare edildiği en önemli zemindir. Dikkat edilirse partinin bir çok  toplantısında Parti’nin aynı zamanda Genel Sekreteri olan Cumhurbaşkanı düzenli olarak çalışma raporu sunmaktadır. Bu açıkça partinin yürütme organı üzerindeki halk adına katı denetimini de göstermektedir. Belirli zaman aralıklarında Cumhurbaşkanı partinin ilgili ve yetkili organlarına icraatları hakkında sürekli rapor verir. Çin siyasetinde unutulmaması gereken bir husus da  parti güçlü olduğu için lider güçlüdür gerçeğidir. Bir başka deyişle lider gücünü partiden alır. Çin siyasi sitemji öyle bir cümlede iki kelimeyle anlatılabilecek basit bir sistem değildir. 100 yılı aşkın bir deneyimin ortaya çıkardığı bir kapsamlı örgütlenmedir. Dolayısıyla, oldukça kapsamlı geniş hacimli bir örgütlenmedir ki adeta devlet içinde devlettir.

Üçüncü plenumda reformlar tam hızla devam edecek, halkın refahı artırılacak, üretim teşvik edilecek, borç risklerini azaltmak için vergi sistemi gözden geçirilecek, emlak krizini yönetmek için strateji belirlenecek , iç tüketim artırılacak ve özel sektörü canlandırılması için politikalar belirlenecek. Xi Jinping, ülkenin ekonomik büyümesini  sadece yabancı yatırımlara ve ihracata bağımlı olması istemiyor. Dolayısıyla göreve gelmesinden bugüne bu bağımlılığı iç tüketimi artırarak sona erdireceğini savunuyor ve bir tür orta sınıfın oluşturularak  iç tüketimin artırılacağına inanıyor. Xi Jinping, Çin ekonomisini 2035'e kadar iki katına çıkarmak istiyor ve bunun için ortalama yıllık %4,7 büyüme gerekiyor. Bu nedenle bu haftaki plenum ve ondan sonra gelecekler tamamıyla bu hedefe odaklanmış olacaklar.

Üçüncü plenumda ne kararlar alındı?

 Perşembe günü Merkez Komite aldığı kararları kamuoyuna duyurdu. Özetle alınan kararlar söyle: 20. Ulusal Parti Kongresi ve 20. Merkez Komitesinin birinci ve ikinci genel kurul toplantılarındaki yol gösterici ilkeleri içtenlikle uygulamak, yeni kalkınma felsefesini her alanda tam ve sadakatle uygulamak, istikrarı koruyarak ilerlemeyi sürdürme genel ilkesine bağlı kalmak, Beş Katmanlı Entegre Plan ve Dört Aşamalı Kapsamlı Stratejinin koordineli bir şekilde uygulanması, hem iç hem de dış zorunlulukları tam olarak dikkate alarak hem kalkınmanın hem de güvenliğin sağlanması, yüksek kaliteli kalkınmayı teşvik etmek,reformların genel anlamda derinleştirilmesi için daha ileri adımlar atmak ve planlama yapmak, sosyalist demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü ilerletmek, Kamusal iletişimin ve kültürel çalışmaların iyileştirilmesi, halkın refahını sağlamak ve çevreyi korumak, ulusal güvenliğin ve toplumsal istikrarın korunması, ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerin gelişimini teşvik etmek, Hong Kong, Makao ve Tayvan ile ilgili çalışmaların ilerletilmesi, Çin özgü büyük ülke diplomasisini sürdürmek ve Partinin tam ve titiz özyönetiminin güçlendirilmesi.

Ulusal güvenlik, ulusal savunma ve ordu güçlendirilecek

Toplantıda ulusal güvenliğin Çin modernizasyonunda istikrarlı ve sürekli ilerlemeyi sağlamak için bir temel sağladığı belirtildi. Bunun yanında, ulusal güvenliğe bütünsel bir yaklaşımı tam olarak uygulanmasının, ulusal güvenliği korumaya yönelik kurumların ve mekanizmaların iyileştirilmesinin ve yüksek kaliteli kalkınma ile daha fazla güvenliğin birbirini güçlendirmesinin sağlanması kararı verildi.  Böylece ülkenin istikrarı ve güvenliği uzun vadede etkili bir şekilde korunacaktır. Ulusal güvenlik sistemini, kamu güvenliği yönetim mekanizmalarını, sosyal yönetim sistemini ve dış ilişkilerde ulusal güvenliği sağlamaya yönelik mekanizmaların da iyileştirileceğinin altı çizildi.

Ayrıca, toplantıda ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerin modernizasyonunun Çin modernizasyonunun ayrılmaz bir parçası olduğu belirtildi. Halkın silahlı kuvvetleri üzerindeki Parti'nin mutlak liderliğini sürdürmesi ve 2027'de Halk Kurtuluş Ordusu'nun yüzüncü yıl hedefini gerçekleştirmek ve ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerin temel modernizasyonunu sağlamak için güçlü bir garanti sağlamak amacıyla reform yoluyla orduyu güçlendirme stratejisini tam olarak uygulanması gerektiği vurgulandı. Halkın silahlı kuvvetlerini yönetme ve yönetişim sistemlerini ve mekanizmalarının iyileştirilmesi, ortak operasyon sistemlerini daha da reforme edilmesi ve askeri-sivil reformların derinleştirilmesi üzerinde görüş birliğine varıldı.

ABD’nin gerçek niyeti ne?

Görüldüğü üzere Çin’in derdi ABD ile bir hegemonya rekabeti veya Batı ile bir kavga değil. Çin’in amacı Güney Çin Denizinde veya Tayvan’da bir savaş da değil. Çin’in tek bir amacı var o da ekonomik büyümesini ve kalkınmasını tamamlamak. Aslında, ABD’nin de derdi Tayvan veya Güney Çin Denizi değil. ABD’nin derdi Çin’in kendisini geçerek  dünyanın bir numaralı ekonomik gücü haline gelmesidir. ABD’nin en büyük korkusu bu muazzam ekonomik gücün inovasyona, ar-ge’ye ve eğitime yüksek bütçeler ayırması ve yüksek teknoloji alanında rakipsiz hale gelmesidir. Özellikle, Çin’in başta uzay, elektrikli araçlar olmak üzere yapay zeka alnındaki çalışmaları dikkatlerden kaçmıyor. Çin, bu hızla çok yakında dünyada yüksek teknoloji alanında  tek söz sahibi olacak gibi görünüyor. İster istemez bu güç askeri alana da yansıyacaktır. Geçtiğimiz Mart ayında Ulusal Halk Kongresinde (Çin’in parlamento toplantısı) Xi Jinping, bilimsel araştırma ve endüstriyel inovasyonun Çin'i yüksek büyümenin yeni bir dönemine taşıyacak teknolojik atılımlara yol açmasını öngörerek yeni üretici güçlerden bahsetmesi de bunları doğrular niteliktedir.

İşte bu nedenle, ABD, Çin’in bu yükselişini engellemek için başta ticari savaşlar olmak üzere jeopolitik krizler, diplomatik krizler çıkarmaya çalışmaktadır. Lakin şu da bilinmelidir ki ABD de tıpkı Biden gibi yaşlanmış durumdadır.