Geçtiğimiz cumartesi günü Güney Kore Cumhurbaşkanı 204 oyla azledildi. Hatırlanacağı üzere ilk oylamada üçte iki çoğunluk sağlanamamıştı ancak bu haftaki oylamada iktidar partisinden de oylamaya destek geldi. Oysa geçen hafta iktidar partisi oylamayı boykot etmişti. Görevden alınan Cumhurbaşkanının yerine anayasa gereğince başbakan Han Duck Soo, Güney Kore'nin geçici cumhurbaşkanı oldu

75 yaşındaki Han, 30 yıldan fazla bir süredir hem muhafazakar hem de liberal olmak üzere beş farklı başkanın yönetimi altında üst düzey görevlerde bulundu. Görevleri arasında ABD büyükelçiliği, Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, başkanlık politika koordinasyon sekreterliği, Başbakanlık, OECD büyükelçiliği ve çeşitli düşünce kuruluşları ile örgütlerin başkanlıkları da var.Harvard Üniversitesi'nde ekonomi alanında doktora yapmış olan Han'ın ekonomi, ticaret ve diplomasi alanındaki uzmanlığı, akılcılığı, ılımlı tavrı ve çalışkanlığı onu Güney Kore siyasetinde sürekli kendisine başvurulan bir akil adam  haline getirdi. Yeni Cumhurbaşkanı Han için beş cumhurbaşkanı altında çalışmasına rağmen siyasi bir renk almamış, baştan sona bir devlet memurudur deniyor. Han, ABD ile Güney Kore arasında Serbest Ticaret Anlaşması'nın imzalanması sürecinde önemli rol oynadı. Han’ın ABD ile yakın ilişkileri var. Yeni Cumhurbaşkanı pazar günü ABD başkanı Biden ile de görüştü.

Azil sürecinden sonra yaklaşık altı aylık bir süreç var bu süreç içerisinde anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanının azil oylamasının sonucunu onaylayabilir ya da reddedebilir, reddederse cumhurbaşkanının görevden alınma işlemi de iptal oluyor.

Eski cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol geçtiğimiz perşembe günü yapmış olduğu konuşmada halen olağanüstü hal girişiminin yönetişimin bir parçası olduğu konusunda iddialı. Zira muhalefetin kendisine savaş açtığını, devletin işleyişini akamete uğratmak için bütçe üzerinde manipülasyonlar yaptıklarını söyleyerek kendisinin muhalefete karşı harekete geçmesin ancak milli bir vazife olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.

Yoon Suk Yeol her şeye rağmen mücadeleden vazgeçmeyeceğini  söylüyor. Güney Kore halkının geleceği için çalışacağını, Güney Kore halkıyla onların geleceğine birlikte yürümeye devam edeceklerini söylüyor; ancak eğer Anayasa Mahkemesi görevden alınmasını onaylarsa vatana ihanet suçundan cumhurbaşkanının yargılanma ihtimali oldukça yüksek. Halihazırda emrindeki polis şefinden, Savunma Bakanına kadar bir çok kişi şu anda tutuklanmış durumda.

Çin ve Kuzey Kore’nin tavrı

Çin’in tavrı yine her zamanki geleneksel dış politikası üzerinden  yaşananların Güney Kore'nin kendi iç meselesi olduğunu, dolayısıyla bu konuda çok fazla bir pozisyon almanın doğru olmadığına inanıyor. Benzer şekilde Kuzey Kore’den de çok fazla tahrik edici açıklamalar gelmedi. Kim Jong-un süreci izliyor. Zaten görevden alınan cumhurbaşkanı Kuzey Kore yönetimi için çok da dost bir isim değildi. Saldırgan, savaş yanlısı ve ABD ile ve Japonya'yla birlikte hareket etmeye hevesli bir cumhurbaşkanıydı. Bu nedenle, görevden alınması Kuzey Kore’yi aslında memnun etti.

Kadere bakın ki Biden’dan sonra Pasifik bölgesinin geleceğini ve kaderini analiz ederken Güney Kore cumhurbaşkanı ve Japonya ile ABD'nin sadık müttefiki Yoon Suk Yeol'ün Japonya Başbakanı Kishida’nın görevden ayrılması ve Biden'ın görev süresinin bitmesinden sonra yalnız kalacağını hep söylemiştik. Lakin gelinen noktada daha Biden gitmeden Güney Kore cumhurbaşkanı görevden alınmış oldu.

Sonuç olarak ABD'nin Pasifik stratejisi ve politikası tamamıyla çökmüş oldu zira bu strateji üç lider üzerine kurulmuştu: Biden, Kishida ve Yoon...

Kuzey Kore odaklı bir Pasifik?

2025'te Pasifik'te bu üç  liderin hiçbiri olmayacak. Bunun yerine Kuzey Kore odaklı bir Pasifik stratejisi benimsemeye çalışan Trump dönemi başlayacak. Öyle ki Trump'ın aynı zamanda Rusya'yla da ilişkileri düzelteceği ve öteden beri Putin ile  özel ilişkileri olduğu bilinyor; hatta Putin'le olan ilişkileri Xi Jinping’den daha eskiye dayanıyor.

O halde şöyle bir tablo ortaya çıkabilir mi? Trump, Rusya ve Kuzey Kore arasındaki ittifakın veya ortaklığın üçüncü ortağı olabilir. Zira Trump’ın Kim Jong-un'la ilişkileri iyiydi. Kampanya döneminde bu ilişkileri devam ettirmek istediğini söylüyordu. Putin'le ilişkileri devam ettirmek istediğini de söylüyor. Dolayısıyla her iki liderle bir dostluk başlatırsa, bu dostluk çemberinin dışında kalacak yegane ülke var o da Çin gibi gözüküyor…

İki bin yıllık Çin tarihi incelendiğinde görülür ki Çin, hiçbir zaman ittifaklara sırtını dayayarak politika geliştirmemiştir. Çin, her zaman uluslararası politikada “yalnız kurt” modunda kendi stratejisini ve yol haritasını belirleyerek zaman zaman ortaklarıyla da ters düşerek bu çizgiyi devam ettirmeye çalışmıştır. Bu nedenle, Çin, ne Rusya'ya ne de Kuzey Kore'ye yaslanarak bir politika izlememektedir ama dostlarıyla, ortaklarıyla da beraber olmaktan memnuniyet duymaktadır. Fakat onların yokluğu Çin için bir felaket değildir. Çin, Trump tarzı bu tip gelişmeleri maceracılık olarak  adlandırır ve maceracılığın sonunun da hüsran olduğunu tarihsel kimi örneklere atıfta bulunarak gösterir.

Geçmişte Kuzey Kore'nin kurucusu Kim İl Sung bir dönem hem Çin'e hem de Sovyetler Birliği'ne karşı bir çıkış yaparak, Kuzey Kore'nin her ikisinden bağımsız kendi ayakları üzerinde duracağını ilan etmişti; hatta bu süreci, bu politikayı da "juçe" diye adlandırmıştı. İçerik olarak cazip olsa da bir süre sonra juçe Kuzey Kore'yi yalnızlaştırmış, uluslararası arenada Kuzey Kore'nin yalnız kalmasına neden olmuştu. Yanında Çin ve Sovyetler Birliği'nin olmaması Batı karşısında Kuzey Kore'yi zor bir duruma sokmuştu.