Fenerbahçe – Galatasaray derbisine dair yazmadan önce maç sabahı atılan manşetleri hatırlayalım mı? -Zirvede yer yerinden oynayacak! -Kadıköy’de Dünya derbisi - El clasico günü -Yılın maçı -Zirvede dev kapışma -13,5 milyarlık derbi *** *** *** *** *** Özgüven nasıl da tavan değil mi? Çünkü bu ülkede uzun zamandır medyada siyaset ve spor konularında atıp tutmanın hatta yalan söylemenin bir karşılığı yok. Paçamıza kadar şiddet, bahis, şike, yalan dolana bulaştığımız Türk futbolunda bu başlıkları atanların kendileri de buna inanmıyorlardır ama dedim ya, memlekette pek çok şeyin sahibi olmadığı gibi spor medyasının da etik manada sahibi yok uzun zamandır. Varsa yoksa hormonlu bir biçimde Fenerbahçe – Galatasaray rekabeti pompalama. Varsa yoksa kendimizi dev aynasında görme hastalığı. Oysa kral çıplak be arkadaş!

KÖTÜNÜN İYİSİ GALATASARAY OLDU

Maç öncesi Fenerbahçe tarafının en önemli sorunu Fred’in kart cezalısı olmasıydı ama ilk 11’de Fred’in yokluğunda bir de İsmail Yüksek’in kesilmesi sonrası zaten iyi bir baskı takımı olamayan Fenerbahçe’yi daha da zora soktu. Tabii yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Evet, Fenerbahçe, bu sezon en iyi döneminde bile rakibe ön alanda basarak yıldıran takım olmadı ama kabul edelim ki ligin açık ara en iyi tempo yapan takımı oldu. Zaten göze hoş gelen futbollarının en önemli farkı da bu yaptıkları tempoydu. Peki, ya Galatasaray? Bir önceki lig maçında Fatih Karagümrük’e karşı çıkan takımı hatırlayanlar o kadronun Fenerbahçe karşısında da aynı şekilde olacağını zinhar düşünmezdi ama Okan hoca yine ezber bozdu (!) ve sadece cezası biten Muslera’yı monte ederek stoperde Nelsson, sol bekte Barış Alper, göbekte ise Kerem Demirbay’la başladı. Bunlar normalde sabaha kadar eleştirilmeyi hak eden tercihler lakin gerekçelerine ve de maçın sonuca bakınca Okan hoca bir kez daha haklı çıktı demek gerekiyor. Ancak hocanın oyuncu değişikliklerindeki gecikme hastalığı bu maçta da vardı ve özellikle oyunun Bakambu ve Kaan Ayhan’ı şiddetle çağırdığı anlarda o da bizler gibi izlemeye devam etti. Bu şartlarda her iki takım da sergiledikleri oyunla keyif vermediler. Buna rağmen daha sakin kalan ve rakibini ceza sahasından uzak tutmayı başaran takım sarı kırmızılılar oldu. Abdülkerim’in kafa şutu dışında çok net bir pozisyon bulamasalar da Cimbom, ev sahibine göre maçta bir nebze daha öne çıktı demek mümkün.

KIRILMA ANI DJIKU’NUN İCARDİ’YE SİLLESİ

Haftalardır tartışılan hatta dayak yiyen hakemleri konuştuktan sonra Arda Kardeşler’in derbi performansı hepimiz için merak konusuydu. Arda hoca, bir pozisyon dışında maçı idare etmeyi başardı ama ilk yarı Djiku’nun İcardi’ye attığı/savurduğu silleyi es geçmesi uzun zaman konuşulacaktır diye düşünüyorum.

VAR VE YAYINCI KURULUŞ KARDEŞLİĞİ

Maçın hakeminin böylesi bir pozisyonu yakalayamaması büyük bir hata ama peki VAR ve AVAR hakemleri bu tip durumlarda devreye girmek için orada değiller mi? Tabii, bir de yayıncı kuruluş rejisinin tutumu var ki evlere şenlik. Sosyal medyada binlerce hesap pozisyonun ardından iki dakika bile geçmeden kare kare Djiku-İcardi mücadelesini paylaşırken yayıncı kuruluşun tekrar görüntüsünü bile vermemesi nasıl izah edilir inanın bilemiyorum.

UTANÇ İSTATİSTİKLERİ

-Derbide maç tam 130 kez durdu. -Ligin en çok faul yapılan maçı oldu. (45 kez) -Maçta boyunca topun oyunda kaldığı en uzun süre 1 dakika 44 saniyeyi geçemedi. -Topun oyunda kaldığı toplam süre 43 dakika 8 saniye ile ligin en az topun oyunda kaldığı 2. maç oldu. Alın size ‘dev derbinin’ utanç istatistikleri!