Çin, geçtiğimiz günlerde  son yüzyılın en büyük işbirliği ve modernleşme projesini hayata geçirmek için önemli bir adım attı. Pekin’de bir araya gelen Afrikalı liderlerle Çin Devlet Başkanı  Xi Jinping, hem modern Çin tarihinde hem de Afrika tarihinde görülmemiş bir kalkınma, işbirliği ve medeniyet devrimi hamlesi başlattı:

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Afrikalı liderlerle bir araya geldiği zirvede yaptığı konuşmada 1 milyon insana  istihdam yaratılması konusunda destek sözü vererek yeni dönemin yol haritasını çizdi:

*Çin, Afrika tarım ürünlerine yönelik pazar erişimini genişletecek

* Çin, Afrika ile e-ticaret ve diğer alanlarda iş birliğini derinleştirecek

*Çin-Afrika kalite geliştirme programı" başlatılacak

*Tüm bu eylemlerin hayata geçirilmesi için Çin yönetimi 360 milyar yuan (50,7 milyar dolar) mali destek sağlayacak

*Medeniyetler arası karşılıklı öğrenmeyi teşvik etmek amacıyla Çin'in Afrika ile birlikte yönetim deneyimlerinin paylaşılacağı bir platform, kalkınma için Çin-Afrika bilgi ağı ve Çin ve Afrika çalışmaları üzerine 25 merkez kurulacak.

*Sağlık alanında Çin, Afrika ile bir hastaneler ittifakı ve ortak sağlık merkezleri kuracak

*Afrika'ya 2 bin sağlık personeli gönderecek

*20 sağlık tesisi ve sıtma tedavi programı başlatacak

*Çin şirketleri Afrika'nın ilaç üretimine yatırım yapmaya teşvik edilecekler

*Ortak bir mühendislik teknoloji akademisi kurulacak

Zirvede ayrıca, Pekin Deklarasyonu ve FOCAC-Pekin Eylem Planı (2025-27) da kabul edildi.

Yukarıda sayılan devrim niteliğindeki  başlıkların  dışında iki önemli başlık var ki meseleyi bambaşka bir atmosfere taşıyor:

Xi Jinping, zirvede liderlere Çin ve Afrika'nın modernleşme yolunda ortak çaba sarf etmesi gerektiğini belirterek, böyle bir adımın "Küresel Güney'de bir modernleşme dalgası başlatacağını ve insanlık için ortak bir geleceğe sahip bir topluluk olma yolunda yeni bir sayfa açacağını" söyledi. Adil, eşitlikçi, açık, herkesin kazanacağı, insan odaklı, kapsayıcı, çevre dostu, barış ve güvenlik temelli bir modernleşmenin ilerletilmesi için ortak çabalar çağrısında bulundu.

Bu zirvenin ana teması modernleşmeydi dersek yanılmış olmayız. Xi Jinping, ısrarla ve üstüne basa basa Afrika’da bir modernleşme sürecinin başlatılması hususunu dile getirdi. Çin, Afrika’da en öncelikli meselenin modernleşme olduğunun bilincinde. Birkaç ülke istisna tutulsa da Afrika’da devletler düzeyinde ciddi bir yönetişim ve yolsuzluk sorunu bulanmaktadır. Bunun yanında, hala kabile kimliğinden kurtulup bir ulus haline gelemeyen ve kabileler arası rekabetin doğal bir sonucu olarak kabileler arasında sık sık el değiştiren devlet yönetimi ister istemez istikrarlı bir yönetim anlayışı da sunmamaktadır. Bu kabilelerin bir çoğu silah ve uyuşturucu ticareti  gibi yasa dışı işlerle  meşgul.

Afrika’daki ülkeler  kabile kimliği üzerinden değil ulus kimliği üzerinden ulus devlet formatını geliştirmek zorundalar. Bu nedenle, Çin, önceliği modernleşemeye vererek feodal bir alışkanlık ve adet olarak gördüğü kabile bilincini ulus bilinci ile değiştirmek istiyor. Bu bağlamda, zirvede Xi Jinping, Çin, Afrika ile yönetim deneyimi paylaşımını artırmaya, tüm ülkelerin kendi ulusal koşullarına uygun modernleşme yollarını keşfetmelerine destek olmaya ve tüm ülkeler için eşit haklar ve eşit fırsatların sağlanmasına yardımcı olmaya hazırdır" dedi. Bunun yanında Xi Jinping, medeniyetler arası karşılıklı öğrenmeyi teşvik etmek amacıyla Çin'in Afrika ile birlikte yönetim deneyimlerinin paylaşılacağı bir platform, kalkınma için Çin-Afrika bilgi ağı ve Çin ve Afrika çalışmaları üzerine 25 merkez kurmak için hazır olduklarını  da söyledi.

Afrika, maalesef çok kötü olaylara sahne oldu. Örneğin 1948-1994 yılları arasında Güney Afrika’da yaşanan apartheid (ırkçılık) rejimini gördü, Ruanda’da soykırıma şahit oldu, kıtlıklar yaşadı, elmas için köle gibi çalıştırılan insanları gördü, çocuk askerlere şahitlik etti, kanlı askeri darbeler yaşadı. Kuşkusuz bu yaşananların bir çoğundan Afrika’yı yıllarca sömüren ve hala sömürmeye çalışan Batı emperyalizmi sorumluydu. Bugün,  Çin,  Afrika’yı bu karanlıktan aydınlığa çıkarmaya çalışmaktadır.

İlk defa bir yabancı ve bölge dışı güç, hiçbir bedel ve karşılık istemeden Afrika’ya modernleşmeyi getiriyor. Afrika’nın modernleşmesi için imkanlar aslında geçmişte buna benzer tekliflerle gelen yabancı güçler olmuştu. Bu yabancı güçler, modernleşme adına  zorla kendi dinlerini kabul ettirmiş, misyonerler vasıtasıyla kendilerine bağımlı yönetimler yaratmış, kendi dilini öğrenmeye zorlamış ve buradaki halkların kaynaklarını ve zenginliklerini ve bizzat halkın kendisini sömürmüştür. Hani bir söz vardır; “kişi herkesi kendisi gibi bilirmiş” diye. İşte, Batı da tıpkı bu söz gibi kendi geçmişine bakmadan Afrika’da Çin’i; hatta Türkiye’yi neo-emperyalist olarak suçlamaktadır. Özellikle, Fransa ve İngiltere bu kampanyanın başını çekmektedir.

Batı’ya aslında “kızmamak” lazım zira Batı hiçbir zaman Afrika’ya yardım eli uzatmadı; hep sömürdü ,hep sömürdü. Bu nedenle, Çin’in uzattığı veya Türkiye’nin uzattığı eli  emperyalist bir yaklaşım olarak görüyor. Çünkü bundan başka bir şey bilmiyor.

Diğer önemli husus ise paralı askerlerin adeta oyun bahçesi haline gelen Afrika’yı bu durumdan sadece modernleşme veya yatırım ya da eğitim kurtaramayacağı gerçeği. Bu nedenle, Xi Jinping, Çin’in  Afrika'ya 1 milyar yuan askeri yardımda bulunacağını söyleyerek, Afrika'dan 6 bin askeri personele ve bin  polis ve kolluk kuvvetine eğitim sağlayacağını ve ortak güvenlik ortaklığını güçlendirmek amacıyla 500 genç Afrikalı askeri subayı Çin'e davet edeceklerini açıkladı.

Xi Jinping, modernleşmenin görünmeyen yüzü olan güvenlik meselesini de gündeme getirdi. Çin, küresel güvenliğe özel bir önem veriyor ve bu bağlamda Küresel Güvenlik Girişimi politikasını geliştirdi. Bu açıdan, Afrika’da her şeyden önce istikrarın ve güvenliğin sağlanması gerekmektedir. 2015 yılında Çin’de sinemalarda gösterilen ve Çinli bir komandonun Afrika’daki paralı askerlerle maceralarını anlatan Kurt Savaşçı adlı film o kadar etkili oldu ki o günden bugüne Çinli diplomatlar dünyanın dört bir yanında kendilerini Kurt Savaşçılar olarak adlandırmaktadır ve daha agresif bir diplomasi takip etmektedirler.

Sonuç olarak, Geçmişte, Pekin yönetimi,  Kuşak ve Yol Girişimi dahil olmak üzere verilen hibeler ve kredilerin Afrika’da çarçur edildiğine şahit olmuştu. Çin, artık Afrikalı liderlerin halklarını etkilemek için şaşaalı başkanlık konutları gibi “prestij projelerini”  finanse etmiyor. Xi Jinping, Çin halkının parasının israf edilmesine karşı. Çin’in Afrika’dan tek beklentisi Afrika ülkelerinin modernleşme sürecinde var güçleriyle yer almaları. Lakin,  Çin, Afrika ülkelerinden beklediği enerjiyi ve isteği göremezse bahsedilen ortak gelecek bir başka bahara kalabilir.

Çin, Afrika ülkelerinde devlet yönetiminin iyi şekilde tesis edilmesini, hukuk siteminin iyi çalışmasını ve güçlü bir bürokrasinin oluşturulmasını istiyor. Liyakatin yerine kabile bağları ve akrabalıkların daha önemli olduğu Afrika’da Çin bu zinciri nasıl kıracak? Bunu zaman gösterecek…