ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), ‘Sırbistan’daki kalkınma projelerini yönetmek üzere’ deneyimli bir program danışmanı aradığını açıkladı.

USAID, 1961 yılında Başkan John F. Kennedy tarafından kuruldu. Amacı ‘sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, yoksulluğu azaltmak ve uluslararası krizlere yanıt vermek’ olarak tanımlansa da, kurulduğu günden bu yana ABD’nin dış politikadaki stratejik çıkarlarının bir uzantısı olarak çalışıyor ve ABD’nin doğrudan ya da dolaylı olarak çatışmaya girdiği her bölgede varlık gösteriyor. 

Peki, ABD’nin Sırbistan’da işe alacağı program danışmanı ne iş yapacak?

Öncelikle, USAID’in Sırbistan’da Sırp değil, ABD vatandaşı aradığını vurgulamakta fayda var.

USAID ilanında yer alan “U.S. Personal Service Contract (USPSC) Supervisory Program Advisor, GS-15, USAID/Serbia" ifadeleri, ABD’nin yurt dışında çalışacak bir görevli pozisyonunu tanımlıyor. Detaylı olarak şu anlama gelir:

USPSC, özellikle yurt dışında hizmet almak için kullanılan bir sözleşme türü. 

‘Supervisory Program Advisor’ ise, bir ekibi veya bir projeyi yöneten personel anlamına geliyor.

‘GS-15’ ise, ABD devlet memurlarının maaş skalasındaki en yüksek seviyelerden biri. Bu tanımdan, Sırbistan’da aranan personelin USAID için önemli olduğunu anlayabiliriz. 

Aranan kişi,USAID/Serbia’nın Program Strateji ve Koordinasyon Ofisi'nde (PSCO) üst düzey bir danışman olarak görev yapacak. Sırbistan'daki kalkınma projelerini denetleyecek, sekiz kişilik bir ekibi yönetecek ve ajansın faaliyetlerini koordine edecek. 

20 faaliyet içeren çalışmanın bütçesi ise toplamda 141 milyon dolar. Ayrıca, 10 milyon dolar bütçeli ek iki faaliyet de ihaleye açılacak. Personelin maaşı ise, 11 aylık süreç için 123 bin ile 159 bin dolar arasında belirlenmiş. 

Neden Sırbistan?

Sırbistan’ın ABD’nin radarına girmesi için çok fazla sebebi var. Yugoslavya’nın dağılması süreci, Kosova gerginliği, AB’yle ilişkiler, göç krizindeki tutumu, Rusya ve Çin’le kurduğu iyi ilişkiler ilk bakışta öne çıkan başlıklardan… 

Örneğin Kosova’yı ele alalım. Kosova, 2008 yılında Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etti, ancak Sırbistan Kosova'yı hala kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor. Kosova’yı AB ve ABD tanıyor, Sırbistan’dan da tanımasını istiyor. 

Bir ‘isteğin’ de ötesine geçen Kosova meselesi, Sırbistan’ın AB yolculuğunun da en önemli durağı haline geldi. Sırbistan'ın AB’ye katılım süreci, Kosova ile ilişkilerini normalleştirme şartına bağlı. AB'nin arabuluculuk yaptığı Brüksel Diyalog süreci, Kosova-Sırbistan ilişkilerini normalleştirmeyi amaçlasa da istenen sonuçları vermiyor. Zira en büyük sorunlardan biri olsa da, Kosova süreci ikili ilişkilerdeki tek sorun değil. Zira Sırbistan’ın Rusya ve Çin’le kurduğu ilişkiler de, Batı’nın gözündeki önemli ‘sorunlardan’...

Sırbistan, Batı’yla ilişkilerini sürdürmeye çalışsa da, NATO'nun 1999’da Kosova Savaşı sırasında Sırbistan’a yönelik hava operasyonlarının yarattığı toplumsal hafıza, ülke genelinde NATO ve ABD karşıtlığının güçlenmesine yol açtı. 

USAID’in ‘demokrasi’ çalışmaları

USAID ise, bütün bu tabloda, Sırbistan’da ‘demokrasinin’ izini sürüyor. Bugüne kadar Sırbistan için yürüttüğü projeler, ABD’nin dizayn arayışına ilişkin önemli ipuçları barındırıyor:

Yerel girişimcileri ve KOBİ’leri desteklemeyi amaçlayan İnovasyon Merkezi Projesi, Tarım ve Kırsal Kalkınma Programı, seçim süreçlerinin şeffaflığını ve adilliğini artırmak amacıyla uygulanan Seçim İzleme ve Reform Programı, bağımsız medyanın desteklenmesi ve medya okuryazarlığının artırılması amacıyla hayata geçirilen medya ve sivil toplum projeleri…

USAID, 2001'den bu yana ‘ekonomik ve demokratik gelişim’ için Sırbistan'a 914 milyon dolardan fazla yatırım yaptı. Bu miktar, Sırbistan'a yapılan toplam 1.2 milyar dolarlık ABD Hükümeti yardımının bir parçasıydı.

Ajans, Sırbistan’daki misyonunu da ‘yönetim kurumlarını daha hesap verebilir hale getirmek’, ‘doğru raporlama için bağımsız medyayla çalışmak’, ‘seçimlerin şeffaflığı ve siyasi çoğulculuğu güçlendirmek’ gibi ifadelerle açıklıyor.

USAID’in Sırbistan için ‘belirlediği’ ihtiyaçlardan en dikkat çekicisi ise ekonomik yapılanma. Ajans, Sırbistan ekonomisinin ‘daha kapsayıcı’ olması gerektiğini düşünüyor ve ‘rekabetçi bir piyasa ekonomisi inşa edilmesi gerektiğini’ savunuyor.

Sırbistan, Batı medyasında sıkça tekrarlandığı üzere ‘karşı kampın’ aktif bir üyesi sayılmaz. Rusya ve Çin’le ne kadar iyi ilişkiler geliştirirse, AB ve hatta İsrail için de aynısını amaçlıyor, dış politikasını da bu denge üzerinde şekillendiriyor. Ancak ABD liderliğindeki Batı kampı, ‘büyük savaşa’ hazırlanırken bütün komşularından ‘tam uyum’ bekliyor.

Demokrasi, çoğulculuk, daha fazla piyasa ekonomisi… ABD’nin milyonlarca dolarlık portföyle Sırbistan için sunduğu ‘çözüm önerileri’ oldukça tanıdık. Bu adımlar, Avrupa'ya sıçraması beklenen savaştan önce, Rusya ve Çin’le yakın ilişkiler içinde olan Sırbistan’a yeniden ‘balans ayarı’ verilmesini ve Batı çıkarlarına uygun hale getirilmesini hedefliyor.