Bugün, Türkiye'deki Türk milliyetçilerinin çok da akıllarına gelmeyen bir bölgenin, Gagavuz Cumhuriyeti'nin (Gagauz Yeri - Гагауз Ери) kuruluş yıl dönümü. (19 Ağustos 1990)
Peki, Gagavuzlar bağımsızlık ilanına giden süreçte neler yaşadı?
Gagavuz Yeri, Kolektif Batı’nın gözünü diktiği diğer bölgelerden ve özerkliğin kuruluş hikayesi de Transdinyester ve hatta Ukrayna’yla paralellikler gösteriyor.
Gagavuzya, Besarabya'nın (Moldova ile Ukrayna'nın Odessa Oblastı'nın güneyi) bölünmesinden sonra Boğdan Cumhuriyeti'nin bir parçası oldu. 1940 yılında Gagavuzların yaşadığı bölgeler Moldova SSC'ye, Bulgarların yaşadığı bölgeler ise Ukrayna SSC'ne devredildi.
Gagavuzlar 1948 ve 1958'de de Moldova SSC içinde özerklik yaratmaya çalıştılar; bu, hem Ortodoks inancına sahip Türk etnik grubuna destek verilmemesi hem de halkın büyük çoğunluğunun köylü olması nedeniyle zordu.
1980'lerin sonunda ise durum değişti. SSCB Bilimler Akademisi'nin Moldova şubesinde Gagavuz dili öğretilmeye başlandı, Gagauzlar zaten Boğdan SSC'nin güneyindeki üç bölgenin yönetim organlarında temsil ediliyordu.
Mart 1988'de, sanatçı Dmitriy Savastin liderliğinde 'Gagavuz Halkı' (Гагауз Халкы) tartışma kulübü kuruldu. Bu girişimi, SSCB Halk Vekili, etnik Gagavuz Mihail Paşalı, Tüm Birlikler Halk Temsilcileri Kongresi toplantısında duyurdu.
Mayıs 1989'da Gagavuz Halkı'nın ilk kongresi yapıldı ve bu kongrede Moldova'nın güneyinde başkenti Komrat'ta olmak üzere Gagavuz özerkliğinin oluşturulmasına karar verildi ve ilk kongrede Gagavuz siyasetçi Mihail Kendigelyan başkanlığa seçildi.
Haziran 1989'un başlarında, Moskova'da düzenlenen 1. SSCB Halk Vekilleri Kongresi'nde Gagavuz Halkı liderlerinin talepleri için özel bir komisyon kuruldu. Ancak bunlar, Moldova SSC Yüksek Konseyi'nin Romanya yanlısı çoğunluğunun sert bir şekilde olumsuz tepkisiyle karşılaştı.
Hatta, Moldova’nın önde gelen medya organları o dönem Gagavuzları itibarsızlaştıran materyaller yayınlamaya başladı, Moldova Halk Cephesi'ndeki olaylarda Gagavuz karşıtı ‘Bavul - İstasyon - Rusya’ gibi sloganlar duyuldu.
12 Kasım 1989'da Gagavuz halkının temsilcileri olağanüstü bir kongre düzenlendi ve burada Gagauz Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi. Ertesi gün, 13 Kasım, Moldova SSC Yüksek Kurulu Başkanlığı, olağanüstü kongre kararlarını anayasaya aykırı ilan ederek iptal etti.
Buna ek olarak, Moldova SSC Yüksek Konseyi'nin iki daimi komisyonu, Gagavuzların Moldova'nın güneyindeki yerli olmayan bir nüfus olduğunu ilan etti ve Gagavuzları ‘aslen Moldovalılara ait olan topraklarda yaşayan bir etnik grup’ olarak adlandırıldı.
Gagavuzlar ise, buna yanıt olarak 19 Ağustos 1990'da Komrat’taki ‘Drujba’ sinema salonunda yaklaşık 800 delegenin katılımıyla bağımsızlık bildirgelerini onayladı. Bildiride, Gagavuzların SSCB vatandaşları olarak kalmalarına rağmen artık Moldova vatandaşı olmadıkları belirtildi.
20 Ağustos'ta ise Moldova yönetimi, Gagavuzların kongresini anayasaya aykırı ilan etti ve alınan kararların yasa dışı olduğunu ve hiçbir hukuki sonucu olmadığını söyledi. Ertesi gün de Gagavuz Halkı hareketi yasa dışı ilan edilerek soruşturmalar başlatıldı.
3 Eylül 1990'da seçilen Moldova Cumhurbaşkanı Mircea Snegur da, Moldova'nın güneyinde olağanüstü hal ilan etti.
31 Ekim 1990'da ise Gagavuz Cumhuriyeti Yüksek Şurası'nın kuruluş toplantısı yapıldı. Yüksek Kurul Başkanlığına Stepan Topal, Başkan Yardımcılığına Kendigelyan seçildi.
Kişinev'in ayrılıkçı olarak yorumladığı eylemlerin önüne geçmek için gönüllülerin de desteğiyle Moldova polisine bağlı müfrezeler Gagavuz Yeri'ne gönderildi. Gagavuz yerleşimlerinde ise seferberlik başladı.
Sovyet ordusu'nun Bolgrad Hava İndirme Tümeni birliklerinin ve Transdinyester'den gelen gönüllülerin Gagavuzya topraklarına girmesiyle büyük çaplı kan dökülmesi önlendi.
1993'ün başlarında, bölgenin Moldova içindeki siyasi statüsünü belirlemek için Gagavuzya temsilcileriyle bir siyasi diyalog başlatıldı. Kişinev ile Komrat arasındaki müzakereler 1994'ün sonuna kadar sürdü.
23 Aralık 1994'te Moldova Parlamentosu, yoğun Gagavuz nüfusuna sahip bölgeye özerklik hakları veren 'Gagavuz Yeri'nin Özel Hukuki Statüsüne Dair Kanun'u kabul etti. 1995 yazına gelindiğinde, Gagavuzya yavaş yavaş Moldova Cumhuriyeti'ne entegre oldu.
Yapılan referandumlar sonucunda Gagavuz Yeri'nin sınırları belirlendi. Nüfusun iradesine göre üç şehir ve 27 köyü içeriyordu. 1995 yılında yapılan seçimler sonucunda Gagauz Yeri'nin ilk başkanı (başkanı) olarak Georgiy Tabunşçik seçildi.
Bugün, Moldova'nın Transdinyester ile Gagavuzya bölgelerinin 'Rusçu' kabul edilmelerinin aslında çok geniş bir arka planı var ve SSCB'nin kapitalizme geri dönüş ve çözülme süreciyle doğrudan bağlantılı.
Gagavuzlar ve Transdinyester halkı özelinde ise, problem özetle Moldova'nın SSCB'den ayrılma ve Rusya ile bağlarını koparma arzularının reddedilmesinden kaynaklanıyordu.
Örneğin, 1988'de Moldova Halk Cephesi Kişinev'de SSCB'ye ve Moldova'da yaşayan diğer halklara karşı mitingler düzenlerken, Gagavuzlar olarak birliğin korunmasından yanaydı. Aynı Kırımlılar gibi…
Bugün, Batı yanlısı Moldova merkez hükümetiyle Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi arasındaki gerilimler devam ediyor. Gagavuzya’nın bir önceki lideri Irina Vlah, Moldova’nın en büyük muhalefet cephelerinden birine önderlik ediyor. Gagavuz Yeri’nin şimdiki lideri Yevgeniya Gutsul ise, ‘Zafer Bloğu’ adı altında örütlenen, Rusya’ya yakın siyasi ittifakın içerisinde.
Gagavuzlar ve Moldova merkezi hükümeti arasındaki gerilimler de, Transdinyester meselesinde olduğu gibi çözülmeden bu günlere kadar geldi ve Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı özel operasyonla birlikte yeniden ısınmaya başladı. Yalnızca geride bıraktığımız yıl içerisinde, merkezi hükümet Gagavuz özerkliğinin kaldırılmasına karşı adımlar attı, Gagavuzya'nın başkenti Komrat'ta başkanlık seçimlerini kazanan adayın oy pusulalarına el koydu, ülke genelinde resmi olarak 'Moldovaca' olan devlet dilinin adının Rumence olarak değiştirilmesi lehinde oy kullandı, Gagavuz Türklerinin emeklilik parasına bloke koydu, Gagauzya'nın yasal olarak seçilmiş başkanı Yevgeniya Gutsul’u hükümete almadı…
Hudson Enstitüsü’nde Mart ayında yayınlanan Luke Coffey imzalı bir analizde ise şu ifadelere yer verilmişti: “Gagavuzya resmi olarak Moldova'nın bir parçası olmasına rağmen, bölge hiçbir zaman tam olarak cumhuriyete entegre olmadı. Sovyetler Birliği'nin dağınık dağılması sırasında, Mart 1991'de yapılan referandum, Gagavuzların büyük bir çoğunluğunun Rusya'nın bir parçası olarak kalmak istemesiyle sonuçlandı. Bu arada, aynı yıl Kırım'da yapılan benzer bir referandum, çoğunluğun Ukrayna'da kalma yönünde oy kullanmasıyla sonuçlandı. O yıl daha sonra sözde 'Gagavuz Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak komşu Transdinyester'den farklı olarak Gagauzya, 1994'te barışçıl bir şekilde Moldova'ya dönmüştü.”
Moldova merkezi hükümetinin Avrupa planları, Gagavuzya ve Transdinyester’e yönelik özerklik karşıtı adımlar, ülke genelinde ‘Rus yanlısı’ görülen kişi ve kurumlara uygulanan siyasi baskı, tarafsızlık statüsünün kaldırılması ve Rus tehdidi algısının daha da fazla öne çıkarılması, bölgenin Ukrayna’dan sonra yeni bir gerilim hattı haline geleceğinin işaretlerini barındırıyor. Moldova’nın AB’ye entegrasyonu da, NATO’nun genişlemesi de, Transdinyester’le birlikte Gagavuz Türklerinin statüsüne zarar verecek sonuçlar doğuruyor.
Zira, Moldova’daki Avrupa Birliği Büyükelçisi Janis Mazeiks, “Kimi temsil ettiği netleşene kadar Bayan Başkan'la iletişime geçmek mümkün değil: Gagavuz halkını mı yoksa hüküm giymiş bir suçluyu mu?” ifadeleriyle tavrını açıkça belli etmişti. Çünkü Gagavuzya’nın son lideri, yaptırım altında bulunan, Rus yanlısı Şor Partisi üyesi.
Dilleri ve kültürleri bize sandığımızdan çok yakın olan, Ortodoks inancına sahip, ‘Türklük bilinçleri’ güçlü Gagavuz Türkleri, geleceklerini Avrupa’da görmüyor ve ilan edilen siyasi hedefleri merkezi yönetimin siyasi ömrünü uzatma çabası olarak değerlendiriyor. Ancak ne yazık ki Türkiye kamuoyunda Gagavuzlar yalnızca sosyal ve kültürel açıdan gündeme geliyor.
Emperyalizm, 2. Dünya Savaşı'ndan bugüne 'Türkçülük/Turancılık' ideolojisini SSCB'yi istikrarsızlaştırmanın bir aracı olarak kullandı. Türk Halkları Kongresi Başkanı Edil Marlis Uulu da, "Turancılık, 60-70'lerde yaratılan ve SSCB'nin çöküşünü amaçlayan bir Avrupa projesidir” ifadeleriyle aynı tespitte bulunmuştu.
Ancak ne yazık ki, siyasi tercihlerinin yanı sıra kültürleri ve dilleri de tehlike altına olan Gagavuzlar, Türkiye ‘Türkçülüğünün’ gündemine giremiyor. Çünkü Gagavuz liderliği, Rusya'yla iyi ilişkileri ve Rus dünyasıyla derin tarihsel ve kültürel bağlara sahip bir 'Türklüğü' temsil ediyor.