Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılını acısıyla tatlısıyla bitirdik ve 2024’e girdik. Kuşkusuz, Türkiye ve dünya 2023’te çok önemli olaylar yaşadı. 2023 yılına Ukrayna’da barış umuduyla giren dünya bu barışı 2023’te bulamadı. 2023 yılı Türkiye için önemli bir yıl oldu. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken 11 ilimizi etkileyen büyük bir deprem felaketi yaşadık. Yaralarımızı sararken Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekleştirdik. Dolayısıyla, Türkiye’nin gündemini 2023’te deprem felaketi, seçimler ve Cumhuriyetin 100. yılı ve yılın son günlerinde Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen hain saldırılar sonucu 12 askerimiz şehit olması oluşturdu. Kuşkusuz, dış politika alanında da önemli gelişmeler yaşandı. Ukrayna savaşı tüm hızıyla 2023’te de devam etti. Türkiye ağırlıklı olarak Tahıl koridorunu canlı tutmak için uğraştı. Bu bağlamda, Ukrayna ve Rusya nezdinde diplomatik temasları bırakmadı. Bunun yanında Türkiye, başta İsrail olmak üzere , Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdi ve Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi için müzakerelerde bulundu. Türk -Amerikan ilişkileri de geçtiğimiz yıl gündemin en üst sıralarındaydı. Özellikle, Türkiye’ye F-16’ların satışı ve İsveç’in NATO’ya üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması meselesi sürekli gündemdeydi. ABD, son bir hamleyle İsveç’in NATO’ya üyeliğinin onaylanmasını F-16’ların Türkiye’ye satılması için bir ön koşul haline getirdi. ABD, açıkça Türkiye’yi bir pazarlığına zorladı. İsveç’in NATO’ya üyelik süreci 2023’e damgasını vuran en önemli gelişmeydi. Türkiye, terörizmle mücadele kapsamında İsveç’ten istediği adımların takibi devam etti ve nihayet İsveç’in NATO’ya katılım protokolü TBMM Dışişleri Bakanlığı Komisyonu tarafından onaylandı. Tüm bunlara rağmen ABD’nin Suriye’deki terör örgütlerine verdiği destek devam etti ve Irak ile Suriye Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin ana kaynakları olmaya devam etti. 2023 yılında da Türkiye’nin terörle mücadele kararlılığı hem yurtiçinde hem de yurtdışında devam etti. Türkiye, komşularıyla ilişkilerini geliştirme adına Ermenistan ve Yunanistan ile özel bir süreç başlattı. Cumhurbaşkanlığı yemin törenine Ermenistan Başbakanı Paşinyan davet edildi. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan barış antlaşmasına özel bir önem veriyor ve bu bağlamda Türkiye ile Azerbaycan ve Türk dünyası arasında kesintisiz bir ulaşım hattını oluşturacak Zengezur koridoru için girişimlerini devam ettirmiştir. Türkiye’nin ilişkilerini geliştirdiği diğer bir ülke de Yunanistan oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ı ziyaret etmesi ve burada iki ülke arasında yeni bir ilişki sürecini başlatan Atina bildirisini imzalaması Türkiye ile Yunanistan’ın anlaşamadıkları konuları rafa kaldırarak mutabakata vardıkları konu başlıkları üzerinden ilişkilerini geliştirmeye karar verdikleri yeni bir dönemi başlattı. 2023 yılının son çeyreğine Türkiye tüm dünya ile birlikte büyük bir soykırıma şahit olarak girmiştir. İsrail’in 7 ekim saldırıları sonrası Hamas’a karşı Gazze’de başlattığı saldırı bir anda topyekun sivil halkın cezalandırıldığı, katledildiği ve yerlerinden edildiği hukuk ve insanlık dışı bir vahşete dönüştü. 20.yüzyılın en büyük insanlık suçunun kurbanı olan İsrail, ABD’nin açık desteğiyle geçerli tüm hukuk kurallarını ve BM teşkilatını çiğneyerek 21.yüzyılın en büyük insanlık suçunu işleyen bir katile dönüştü. 7 ekim ile birlikte Türkiye de derhâl diplomasiyi devreye sokarak Cumhurbaşkanı Erdoğan telefon diplomasisi ve liderler diplomasisi üzerinden Dışişleri Hakan Fidan da ilgili ülkelerin başkentlerine giderek rehinelerin serbest bırakılması ve bir ateşkes konusunda girişimlerde bulundular. Bu süreçte Türkiye, garantörlük mekanizmasıyla desteklenen bir barış antlaşmasını gündeme getirdi. Şu ana kadar somut bir barış antlaşmasını ortaya koyan tek ülke Türkiye. Muhtemelen 2024’te de bu tek olma özelliğini süründürecek. Türkiye’nin Asya ile ilişkileri geçtiğimiz yıl da devam etti. Türkiye, Türk Dünyası Teşkilatı ile yıllık olağan zirvesini gerçekleştirdi. Bunun yanında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerim mevcut durumu ve geleceği görüşüldü. Kıbrıs sorunu, 2023’te de Türk dış politikasının en önemli konu başlığı oldu. Türkiye ve KKTC, iki devletli çözümü savunmaya devam ettiler. Türkiye, KKTC’nin çeşitli bölgesel ve küresel örgütlerde görünürlüğünü artırma adına önemli çalışmalar yürüttü. Bu çabalar 2024’te de hız kesmeden devam edecek. 2024’te bizi neler bekliyor? Türkiye, diplomasi açısından 2024’e hızlı başlayacak. 4 Ocak günü İran Cumhurbaşkanı Reisi Türkiye’ye geliyor. Ziyaret, aslında 2023’te geçekleşecekti; ancak bölgesel gelişmeler ziyaretin 2024’e kalmasına neden oldu. Muhtemelen ziyaretin gündemini Gazze oluşturacak. Reisi’nin ziyaretinden İsrail rahatsız, ABD ise dikkatle takip ediyor. TBMM’nin 16 Ocakta tatilinin bitmesinin ardından İsveç’in NATO üyeliği onaylanacak. Eğer oylama kompozisyonu Dışişleri komisyonunda olduğu gibi AKP, MHP, CHP olumlu, İyi Parti Saadet Partisi olumsuz şeklinde olursa İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’de onaylanmasına kesin gözüyle bakılabilir. Bu ay içerisinde diğer bir ziyaret ise Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından gerçekleştirilecek. 2023 yılını değerlendirdiği basın toplantısında 2024’ün ilk günlerinde Türkiye’yi ziyaret edebileceğini açıklaması bu ziyareti gündeme getirdi. Ziyaretin ana gündemi 2023’te açılması düşünülen yeni bir tahıl koridoru ve bu koridordan gelecek tahılın Türkiye’de işlenerek yoksul ülkelere gönderilmesi projesi olacak. Projeye Katar da destek veriyor. Muhtemelen 2024 yılı içinde bu proje de hayata geçirilecek. 2024, dünyada seçim yılı. Seçim yapılacak bazı ülkeler şunlar: ABD, Hindistan, Rusya, AB, Endonezya, Romanya, Pakistan, Sri Lanka ve Venezuela... 2024 yılı aynı zamanda barış görüşmelerinin yapılacağı yıl da olabilir. Özellikle, Ukrayna savaşında son viraja girilmiş gibi gözüküyor. Amerikan Kongresi’nin Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu para yardımını yapmaya yanaşmaması ve Avrupa’nın da giderek savaşın getirdiği yük nedeniyle yorulması ve Ukrayna’nın kayda değer bir kazanım elde edememesi, artık Ukrayna liderliğinin Rusya ile masaya oturması konusunda baskı altına alınacağı bir yıl olarak gözüküyor. Zelenskiy, yine de 2024 başkanlık seçimlerini beklemeyi deneyecektir. Ancak Biden’ın işi zor. Eğer Trump gelirse Zelenskiy bu savaştan karlı çıkmaz. Gerçek şu ki Kırım artık ABD tarafından tartışma dışı olarak görülmeye başlandı. Muhtemelen Zelenskiy'e masada bunu kabul ettirecekler. Rusya’nın ele geçirdiği toprakları da pazarlık konusu yapacaklar ve karşılığında Ukrayna orta vadede AB’ye girecek. Batı’nın hedefi Rusya’yı dizlerinin üzerine çökerterek bir daha hiçbir ülkeyi işgal edemez duruma getirmek, bir başka deyişle zayıflatmaktı. Ancak savaşın ikinci yılında ortadaki tek gerçek Rusya’nın güç kaybetmediği aksine nispeten farklı alanlarda güçlendiği yönünde. Ukrayna savaşının yanında diğer bir çatışma alanı da Ortadoğu… İsrail’in Gazze’deki katliamları 2024’te de hız kesmeyeceğe benziyor. Zira Netanyahu hiçbir şekilde ateşkesi ve barışı kabul etmiyor. 2023’ün son haftasında Wall Street Journal gazetesinde yazmış oluğu makalede Netanyahu, kendi barış şartlarını sunmuştu: Hamas’ın imha edilmesi, Gazze’nin silahlı gruplardan arındırılması ve Filistin halkının radikalleşmenin pençesinden kurtarılması. Netanyahu'nun bu şartlarının yerine getirilmeyeceğini kendisi de biliyor; ancak zaman kazanmaya çalışıyor, zamana oynuyor. Biraz marjinal bir değerlendirme ama eğer 2024 boyunca Gazze meselesini elinde tutabilirse, kendi aklınca Trump'ın başkanlığına yetişecek ve bu noktada karlı bir anlaşmayla bu işten sıyırılacağını ve arkasını da Trump’ın toplayacağını düşünüyor; hatta siyasi ömrünün uzayacağını bile hayal ediyor. Fakat Netanyahu şu anda Biden'la örtülü bir savaş halinde. Biden’ın Yahudi lobisi nedeniyle şimdilik eli kolu bağlanmış durumda ama2024 başkanlık seçimlerinde Yahudi diasporasının oyunu almayı uman Biden, bu konuda da hayal kırıklığına uğramış gibi duruyor. Zira Yahudi diasporası Trump’a ve cumhuriyetçilere meyilli duruyor. Bu da Biden’ın her an İsrail’e sırtını dönebileceği anlamına geliyor. Avrupa Birliği’nin Gazze meselesinde İsrail’e desteği yavaş yavaş azalmaya başladı. Fransa’nın başını çektiği grup Gazze’deki sivil kayıplar konusunda çok sert eleştiriler getirmeye başladı. Birleşmiş Milletler Genel Kurul oylamasında Hamas’ı kınayan, İsrail’i destekleyen Avrupalı ülkelerin oylamada İsrail karşıtı cephede yer aldığı görüldü. Bunun yanında, daha önemlisi Netanyahu hükümetine İsrail kamuoyundan da artık destek yok gibi… Muhalif lider Yoav Galant’a desteğin şu anda oldukça yüksek olduğu söyleniyor. Ayrıca Netanyahu ile Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı arasında da görüş ayrılıkları var. Netanyahu basın toplantılarına tek başına çıkıyor. Savunma Bakanı kendi basın toplantısını düzenliyor. Netanyahu’nun ortak basın toplantısı düzenleme teklifini ise Savunma Bakanı reddediyor. Çünkü kabine üyelerinin her biri bir siyasi partinin lideri olunca ister istemez sahadaki başarılar da kendi siyasi partilerinin hesabına yazılmasını istiyor; dolayısıyla burada İsrail’in güvenliği veya geleceği değil kendi siyasi geleceklerinin hesabı peşindeler. Bu kaos içerisinde yine de 2024 çeyreğinde muhtemelen Gazze meselesinde de bir ilerleme sağlama ihtimali yüksektir.