Geçtiğimiz Cuma günü başlayan, ana teması Krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak olan  ve üç gün süren 3. Antalya Diplomasi Forumu sona erdi. Toplam 4500 katılımcı forumda yer aldı. 19 devlet başkanı, 73 Bakan ve 57 Uluslararası Temsilci foruma katıldı. Forum süresince 52 panel düzenlendi. Uluslararası politikada son dönemde yükselişte olan bölgesel forumlar zincirine Türkiye de 2021 yılında Antalya’da oluşturmuş olduğu Antalya Diploması Forumu ile katılmış oldu. Bu tip forumların en önde gelenleri ve her yıl toplantılarının heyecanla beklenildiği Münih Güvenlik Konferansı, IISS'in Uzakdoğu'da düzenlediği Shangri-la Diyalog konferansı, Rusya’nın düzenlediği Valdai toplantıları ve Çin’in düzenlediği Pekin Xiangshan forum. Etkinliklerin bir kısmı  batıda Avrupa'da olması sebebiyle diğerleri de Asya'da doğuda olması hasebiyle bir nevi küresel bir dengenin muhafaza edildiğini göstermesi açısından önemlidir. Her dört  toplantıya da dünyanın önde gelen devlet adamaları, STK’lar, kanaat liderleri, önde gelen gazeteciler ve akademisyenler katılır.  Ülkeler geçmiş bir yılın muhasebesini yaparken, bir sonraki yılın da yol haritasını anlatır. Shangri-La diyalog toplantısının geçen yıl ki  yılki gündemini Çin oluşturdu. Muhtemelen bu yıl Singapur’da  31 Mayıs- 2 Haziran tarihlerinde düzenlenecek toplantıda gündem Filistin, Ukrayna ve Çin olacak. Geçtiğimiz günlerde toplanan Münih Güvenlik konferansında ise gündem Ukrayna Savaşı ve Gazze’ydi. Antalya Diplomasi Forumunun da gündemi bu yıl Ukrayna savaşı ve Filistin oldu. Bu yılki Antalya diploması formunun teması krizlerde diplomasinin öne çıkarılmasıydı.  Bilindiği üzere, krizlerin çözümü konusunda diplomasiye daha fazla şans tanınması noktasındaki görüşler son dönem diplomasi ve  uluslararası ilişkiler çalışmaları açısından oldukça önemli temalardı. Gerçekten de Soğuk Savaşın bitimi ile birlikte uluslararası ilişkilerde hakim olan görüş sorunların güç kullanımıyla değil müzakerelerle, diyalogla bir başka değişle diplomasi ile çözülmesiydi; ancak o günden bugüne yaşanan deneyimler bize gösterdi ki diplomasinin kullanılması için sahada da güçlü olmak gerekiyordu. Bir başka değişle, kuvvet kullanımı tercih edilmese de kuvvetin diplomasiye büyük bir katkısı olduğunu geçmiş deneyimlerde gözlemledik. Bu nedenle, arabuluculuk misyonlarını genelde büyük veya bölgesel güçlerin üstlendiği görülmektedir. Zira bu tip aktörlerin hem uluslararası politikada hem de bölgesel dengeler üzerinde büyük etkileri bulunmakta ve aynı zamanda hem caydırıcı hem de ikna edici bir güce  de sahiptirler. Yine diplomasi tarihine şöyle bir bakıldığında, kimi ülkeler diplomasi açısından oldukça maharetli iken kimi ülkeler ise sahada özellikle kuvvete dayanan politikalar açısından oldukça maharetlidirler. Her ikisini bir arada yapabilen yetenekli ülkeler ise uluslararası sorunların çözümünde anahtar aktörlerdir.  Fakat günümüz 21. yüzyılında özellikle çalkantılı bir dünyanın bizi beklediği düşünülürse, tarihte hiç görülmemiş sınamalarla devletlerin  karşılaşıyor olduğu görülse de  devletlerin de hem sahada ve hem masada güçlü olması gerektiği anlaşılmaktadır. Geçmişte soğuk savaşta blok liderleri blok üyeleri adına kimi meseleleri müzakere ederek diplomasi kanalını kullanarak sorunları bir şekilde çözüme ulaştırıyordu. Lakin bugün her ülke kendi sorununu ve çevresindeki sorunları çözmek ve onları yönetmek zorundadır. Sorunların çözümü bazen yeterli gelmemektedir. Bu nedenle sorunların aynı zamanda yönetilmesi de gerekmektedir. Dolayısıyla, güç ve diplomasi ikisi bir arada sorunların çözümünde ve yönetilmesinde doğru enstrümanlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi forumunda 21. yüzyılı barış ve esenlik yüzyılı yılı olarak beklerken bu yüzyılın hızlı bir şekilde buhranlar yüzyılına  dönmeye başladığına şahit oldukları tespitini kürsüden dile getirerek aslında tarihsel bir eğilimin de fotoğrafını paylaşıyordu. Bu yıl Antalya Diplomasi forumunda üç önemli başlık gündemi oluşturmuştur: Uluslararası düzen iflasın eşiğinde, BM artık sonuç üretmiyor, Ukrayna Savaşı ve Gazze meselesi.  Ukrayna'yı forumda Dışişleri Bakan yardımcısı temsil ediyordu. Filistin ise Filistin Dışişleri Bakanı tarafından temsil ediliyordu. Oysa bir önceki iki Forum'da  Ukrayna'yı bizzat Ukrayna Dışişleri Bakanı temsil etmişti ve geniş bir heyetle foruma katılmışlardı; 2022’deki forumda yani  savaşın başlamasından haftalar sonra Ukrayna, Rusya'yla burada ilk görüşmeyi gerçekleştirmişlerdi. Bu görüşmeden sonra da meşhur İstanbul görüşmelerinin yapılması kararlaştırılmıştı; ancak İngiltere ve ABD ikilisinin devreye girmesiyle İstanbul görüşmeleri fiyaskoyla sonuçlandı. Rusya Dışişleri Bakanı düzeyinde bu forumda temsil edilirken Ukrayna'nın bu foruma Dışişleri Bakanını göndermemesi aslında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’u muhatap almadıklarının bir göstergesiydi.    Türkiye'nin arabuluculuk misyonu çerçevesinde bu forum bir fırsattı, her iki ülkenin dışişleri bakanı aynı anda başka hangi forumda bira araya gelebilirdi ? Ama olmadı… Antalya Diplomasi forumunda her ne kadar Ukrayna ile Rusya bir araya getirilememiş olsa da Türk Devletleri Teşkilatına üye devletler bir araya geldiler.  Antalya diploması forumunda 21. yüzyılda Türk Dünyasının kurumsallaşması üzerine önemli bir panel yapıldı. Buraya Türk Devletleri Teşkilatı Dışişleri Bakanları katıldılar. Antalya diplomasi forumu maalesef pandemi sırasında yeni kurulan bir etkinlik olması ve geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketi nedeniyle iptal edilmiş olması ister istemez forumun gelişmesine ve genişlemesine de negatif etki yaptı. Fakat  bundan sonraki yıllarda Antalya diplomasi forumunun da kendinden hızlı bir şekilde söz ettireceği bir seviyeye yükseleceği daha şimdiden foruma yönelik teveccühten anlaşılıyor. YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN