Son günlerde ekonomi sitelerinde Biden yönetiminin Çin'e yarı iletken ekipman ve yapay zekâ hafıza çipleri satışına yönelik ek kısıtlamalar üzerinde çalıştığı şeklinde haberler yer aldı.

Önlemlerin Japonya ve Hollanda'daki müttefiklerle yapılan görüşmeler ve daha sert önlemlerin işlerine yıkıcı zararlar getireceği konusunda uyarıda bulunan Amerikalı çip ekipmanı üreticilerinin yoğun lobi faaliyetlerinin ardından geldiğinin ifade edilmesi de dikkat çekici.

Ekonomik değil, siyasi 

Bunun ekonomik gerekçelerle süslenmiş siyasi bir girişim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çin Ticaret Bakanlığı ABD'nin tarife artışlarının Biden'ın "Çin'in gelişimini bastırmama ve Çin ile bağları koparmama" yönündeki kararlılığını ihlal ettiğini belirterek, bu hamlenin ikili işbirliği atmosferini ciddi şekilde etkileyeceğini açıklamıştı. Bakanlık, ABD'nin yanlışını derhal düzeltmesi ve Çin'e uygulanan ek gümrük vergilerini kaldırması gerektiğini de belirtti.

Uzmanlar, seçim kampanyası için de kullanılan vergi artışlarının Çin üzerindeki etkisinin kısa vadede sınırlı olabileceğini, ancak dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkiler konusunda artan jeopolitik kaygıların piyasa güvenini zedeleyebileceğini ifade etmişti.

ABD'nin açıklamasına tepki gösteren ve artan tarifeleri Biden'ın seçim kampanyası manevrası olarak değerlendiren Xinhua ajansı yaptığı haberde, "Yeni açıklanan tarife artışı, öncelikle Biden yönetiminin, giderek zorlaşan başkanlık seçim kampanyasının ortasında Çin'e karşı sert görünmeye çalıştığı sembolik bir davranıştır" ifadesini kullanmıştı.

Kaybeden ABD'li tüketici 

ABD Ulusal Perakendeciler Birliğinden yapılan açıklamada, ABD yönetimi ve Ticaret Temsilciliğinin tarifeleri genişleterek enflasyonist bir strateji seçmesi nedeniyle "hayal kırıklığı" yaşandığı belirtilerek, tüketim mallarına uygulanan bu tarifelerin sürdürülmesinin, tüketicilerin Çin'den ithal edilen ürünler için ödediği tutarları artıracağı kaydedildi.

Açıklamada "Tüketiciler enflasyonla mücadeleye devam ederken yönetimin yapması gereken son şey ithal ürünlere ABD'li ithalatçılar ve sonunda ABD'li tüketiciler tarafından ödenecek ek vergiler koymaktır" ifadesine yer verilmişti.

Benzer görüş Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Wang Shouwen tarafından da dile getirildi. Çinli yetkili ilgili ülkenin Çin’den ithal edilen mallara yönelik ek tarife uygulamasının o ülkenin tüketicilerine zarar vereceğini söyledi.

ABD Başkanlığı’na seçilen Donald Trump daha seçim kampanyasında yaptığı açıklamada, Çin’den ithal edilen tüm mallara yüzde 60’lık gümrük vergisi uygulama olasılığını ele alacağını açıklamıştı.

Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Wang Shouwen tarihi deneyimlere göre Çin’den ithal edilen mallara ek tarife uygulayan ülkelerin kendi ticaret açığını kapatamayacağı gibi, bu ülkelerin Çin’den ve diğer ülkelerden ithal ettikleri malların fiyatlarını yükselttiğini ve dolayısıyla bu ülkelerin tüketicilerinin daha yüksek bedel üstleneceğini dile getirdi. Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Çin ve ABD’nin ticaret alanında birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunun altını çizen Wang Shouwen, istikrarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir ticari ilişkilerin geliştirilmesinin iki ülkenin vatandaşları dahil dünya halkına yararlı olacağına da işaret etti.

Kaos uyarısı 

Çin Devlet Konseyi Kalkınma Araştırma Merkezi Dünya Kalkınma Enstitüsü'nde araştırmacı olan Ding Yifan Trump'ın ilk döneminde başlattığı tarife savaşının temelde etkisiz olduğunu kanıtladığına ve Çin'in ABD ile ticaret fazlasının hâlâ çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Dahası, Amerikalı ekonomistlerin araştırmasına göre, Amerikalı tüketiciler ve ithalatçılar aslında tarife maliyetlerinin çoğunu üstleniyor ve bunun Çin üzerindeki etkisi nispeten küçük.

Çinli uzmanlara göre, Trump’ın ikinci başkanlık döneminde Çin ürünlerine yüzde 60 tarife uygulaması durumda, bunun en büyük kurbanının ABD olacağını belirtiyor. Çin ürünleri olmadığı koşullarda, ABD şirketleri yaygın işsizlikle karşı karşıya kalabilecek ve hatta ABD ekonomisinde büyük kaos ortaya çıkabilecek. Ayrıca Çinli uzmanlar yüzde 60'lık tarife artışının sadece ABD ekonomisine büyük zarar vermekle kalmayacağı, aynı zamanda küresel sanayi zincirine kaos getireceği konusunda da uyarısı var.

ABD, Çin’i bastırma ve tecrit etme politikasını bu dönemde ekonomi alanına yoğunlaştırdı. Çin tarafı da kendi egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını kararlılıkla koruyacağını ve ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin istikrarını teşvik edeceğini açıkladı.

Özetle, ABD yönetimi “kendi ayağına ateş etmeyi” sürdürüyor.