- Rusya, ülke içindeki radikal İslami gruplara ve özellikle IŞİD hücrelerine karşı çok yoğun bir operasyon yapacak
- Afganistan ve Suriye sahalarında IŞİD'le mücadele önlemlerini artıracak
- Ukrayna’yı cezalandıracak
Perdenin arkasında kim var?
Barış Adıbelli
Dünya halen 22 Mart günü Moskova’da bir konser salonunda düzenlenen terör saldırısını konuşuyor. Saldırının faillerinin yakalanması ve arkasındaki terör örgütünün belli olmasına rağmen Putin bu saldırının Ukrayna ile bağlantılı olduğunu sürekli dile getiriyor. Terör saldırısını gerçekleştiren IŞİD Horasan örgütü olmasına rağmen esas bu saldırı emrini veren bu saldırıyı sipariş eden ülkenin Ukrayna olduğunu Rusya ısrarla dile getiriyor. Oysa daha saldırının başından itibaren ABD Ukrayna’nın bu saldırıda parmağının olmadığını söylemişti.
Rusya tarafı ise saldırının radikal İslamcı grupların profiline uymadığını açıkça söylemektedir. Bu grupları oldukça yakından bilen Rusya gelen saldırganların saldırıyı gerçekleştirdikten sonra hızlı bir şekilde kaçmaları ne IŞİD profiline ne de öteki radikal İslami örgütler profiline uymadığını söylemektedir. Zira bilindiği üzere bu örgütlere mensup saldırganların saldırıdan sonra kaçmak yerine daha çok eylemin sonunda ya çatışarak ya da üzerlerindeki bombayı patlatarak hayatlarına son vermektedirler.
Rus basını saldırganların medyada yayınlanan itiraf görüntülerini tiyatro olarak adlandırdı. Özellikle saldırganların kendilerini Telegram’dan para karşılığında bu saldırı için kiralandıklarını söylemeleri tamamen IŞİD profiline aykırı bir durum teşkil ettiği de ortaya çıktı. Buna benzer daha birçok çelişkili ifadeler, giderek bu saldırının IŞİD-Horasan'la ilgisini zayıflatmaktadır. Sanki birileri bu saldırı fiilini işlemiş sorumluluğunu ise IŞİD-Horasan örgütü üstlenmiştir. Görüntülerde saldırganların askeri eğitimli oldukları anlaşılırken, yakalanan saldırganların hiç bu profile uymadığı da gözükmektedir. Elleri titremeden soğukkanlı bir şekilde sivillerin üzerine ateş açan saldırganlar, her ne hikmetse sorgu sırasında tir tir titremekteydiler.
Özetle, Rusya’ya göre bu terörist saldırı çaresizlik içinde kalan Ukrayna’nın son çırpınışlarının bir göstergesidir. Daha önce de belirtildiği gibi bu terör saldırısı Rusya’daki iç denge ve iç barışa yönelik de bir eylemdi. Putin bu noktada yaptığı açıklamada Rusya’nın çok uluslu yapısına nifak tohumlarının ekilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Kuşkusuz tüm bunlar Rusya’da bir istihbarat zafiyeti var mıydı yok muydu tartışmalarını gündeme getirdi. Çünkü verdikleri ifadeye göre amatör olan saldırganlar silahların kendilerine başkaları tarafından teslim edildiğini söylediler. Unutulmamalıdır ki Rusya şu anda savaş halinde olan bir ülke dolayısıyla olağanüstü şartların geçerli olduğu bir ülke. Bu nedenle sıkı güvenlik önlemleri var. Dolayısıyla, ellerini kollarını sallayarak uzun namlulu silahlarla Moskova’nın göbeğindeki bir konser salonuna saldırı düzenlenebiliyorsa burada bir istihbarat zafiyeti veya açık bir ihanetten söz edilebilir.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl Rus paralı askerleri yani Wagner grubu tüm emirlere karşı çıkarak isyan etmiş ve Moskova’ya doğru yürüyüşe geçmişti. Bu süreçte Wagner'e Putin karşıtı devlet içinde hem siyasi kanattan hem de askeri kanattan destek verenlerin olduğu söylenmişti. Putin bunların tamamını deşifre edemedi, tasfiye edemedi. Bu nedenle bugün Putin karşıtı bu kripto gruplar hala devletin önemli noktalarında yer alıyor gibi duruyor. Dolayısıyla bu istihbarat zafiyeti gibi duran meselede acaba yine devlet içindeki muhalif grupların bir desteği mi var sorusunu akıllara getiriyor.
Putin saldırganların olaydan sonra hızlıca Ukrayna’ya kaçmak için sınır bölgesine gittiğini söyleyerek bu durumun teröristlere açıkça Ukrayna’nın kucak açtığını gösteren en büyük delildir şeklinde açıklamada bulunmuştur. Rusya'nın bu terör saldırısına nasıl cevap vereceği merak konusu. Bu bağlamda, Rusya, muhtemelen üç önemli adım atacak: