Filistin, çatışmaların ve acıların merkezi olan topraklar...
Ancak bu topraklar, yalnızca haritalarda yer alan coğrafi bir nokta değil, dünya vicdanının seslenişini duyduğu bir yer haline geldi.
Her patlayan bomba, her yıkılan ev, sadece taş ve toprak değil, insanların hayatlarını yerle bir ediyor.
Bu acıların ortasında Çin Halk Cumhuriyeti ve ABD’nin sergilediği tutum, sadece diplomatik değil, insani bir sınav olarak da karşımıza çıkıyor.
ABD’nin soğuk pragmatizmi
ABD, uzun yıllardır İsrail’e verdiği koşulsuz destekle bilinir.
Bu destek, yalnızca politik değil, askeri ve ekonomik boyutlarda da kendini gösteriyor.
İsrail’in kendini savunma hakkı söylemiyle desteklenen ABD politikaları, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı duyarsız kalmış gibi görünüyor.
ABD’nin bu tavrı, Filistin halkının yaralı kalbinde daha derin izler bırakırken, her yeni çatışma dalgasında Filistin’deki masumlar daha fazla bedel ödüyor.
ABD’nin bu soğuk pragmatizmi, dünya genelinde pek çok insanın vicdanını sızlatıyor.
Filistinli çocukların acı dolu gözyaşları, İsrail’in "savunma hakkı" söylemi altında kaybolup gidiyor.
Her ne kadar ABD’nin jeopolitik çıkarları bu duruşu desteklese de, insanlığın kalbinde yankılanan soru şu:
Adalet nerede?
Filistin için güçlü bir ses
Çin, bu hikayede ABD’nin soğuk tavrına karşı Filistin’den yana bir denge unsuru olarak ortaya çıkıyor.
Gazze’de yaşanan acılar Çin tarafından daha derinden hissediliyor ve bu duruş, dünya sahnesinde Filistin halkının haklarını savunan güçlü bir ses olarak yükselmeye devam ediyor..
Çin, İsrail’in askeri gücüne karşı dengeli bir tutum takınarak, Filistin halkının maruz kaldığı zulmü dünyaya hatırlatıyor. Çin’in Filistin’e verdiği destek, sadece siyasi bir duruş değil, aynı zamanda adalete olan inançlarının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Çin, uluslararası platformlarda İsrail’in saldırgan politikalarına karşı durarak, Filistinlilerin haklarını savunan bir rol üstleniyor.
Özellikle BM’deki duruşlarıyla Çin, bu adaletsizliğe karşı sesini yükseltiyor.
Çin Halk Cumhuriyeti, BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan son toplantılarda, Gazze'deki İsrail saldırılarını sert bir dille kınayarak, İsrail’in orantısız güç kullanımını “insanlık dışı” olarak nitelendirdi.
Çin, aynı zamanda Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını savunarak, İsrail'in işgalci politikalarını durdurması gerektiğini açıkça belirtmişti.
Çin'in güçlü duruşu
Çinli yetkililer, Gazze'deki İsrail saldırıları konusunda birçok sert açıklama yaptı ve uluslararası platformlarda İsrail'i kınadı.
İşte bu açıklamalardan bazıları…
Ekim 2023: Çin'in BM Büyükelçisi Zhang Jun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in Gazze'deki sivil hedeflere yönelik saldırılarını kınadı. Zhang, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının insani hukuku ihlal ettiğini belirterek, tüm taraflara "maksimum itidal" çağrısında bulundu ve ateşkes talep etti.
Ocak 2024: Çin'in Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı temsilcisi, İsrail'in Filistinlilere yönelik baskıcı politikalarının Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını engellediğini belirtti. Bu açıklama, Çin'in Filistinlilere silahlı direniş hakkı tanıyan bir tavrı benimsediğini gösterdi.
Mart 2024: Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ABD tarafından önerilen, İsrail lehine bir ateşkes anlaşmasını veto etti. Bu veto, Çin'in Filistin davasına olan desteğini artırdığını ve İsrail'in saldırgan eylemlerine karşı daha sert bir tutum aldığını gösterdi.
Haziran 2024: Çin, Arap Devletleri İşbirliği Forumu'nda İsrail'in Gazze'deki sivil hedeflere yönelik saldırılarını şiddetle kınadı ve uluslararası hukuka uyması gerektiğini vurguladı. Bu toplantıda ayrıca Filistin'in BM'de tam üye olması için destek sözü verildi ve Gazze'ye 69 milyon dolar insani yardım taahhüdünde bulunuldu.
Çin'in iki devletli çözüm vurgusu
Çin Halk Cumhuriyeti, her fırsatta Filistin sorununun temel çözümünün iki devletli çözüm olduğunu vurguladı. Çin'e göre, Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurma hakkı, Batı Asya’'da kalıcı barışın sağlanması için şart. Wang Yi, "Yahudi halkı artık evsiz değil, ancak Filistin halkı ne zaman evine dönecek?" diyerek Filistinlilerin yaşadığı tarihi adaletsizliğe dikkat çekmişti.
Kalplere düşen sorumluluk
Çin’in bu güçlü duruşu, dünyaya Filistin halkının sesini duyurmaya çalışırken, ABD’nin soğuk tavrı ise adeta bu sesi boğmaya çalışıyor.
Gazze sokaklarında yankılanan patlamalar, yalnızca duvarları değil, insanlığın vicdanını da parçalıyor. Çin’in İsrail karşıtı tutumu, dünyada yankı bulurken, ABD’nin taraflı desteği birçok insanın kalbinde derin bir boşluk yaratıyor.
Çin’in bu tutumu, belki de dünya tarihinin bu karanlık sayfasında bir ışık olarak görülebilir.
İsrail’in yıllardır süren saldırıları karşısında Çin’in yükselttiği bu ses, Filistin halkının daha adil bir geleceğe kavuşması için bir çağrı niteliğinde.
Filistin ittihadının ev sahibi Pekin
Dünya siyasetinin merkezlerinden biri olan bu kadim şehir Pekin’de, tarihe geçecek bir buluşma gerçekleşti.
Şehrin görkemli atmosferi, Filistin’in özgürlüğüne adanmış yüreklerin bir araya geldiği bu toplantıya ev sahipliği yaptı.
Gökyüzü, adeta bu tarihi anı kutsarcasına berrak ve sakin, fakat altında bir araya gelen aralarında Hamas ve El Fetih’in de yer aldığı Filistinli on dört siyasi grup, fırtınalar koparan bir iradeyi temsil etti.
Pekin, yüzyıllardır imparatorların saraylarına, devrimlerin ateşine, barış konferanslarına ve büyük diplomatik buluşmalara tanıklık etmişti.
Ancak bu defa, mazlum bir halkın özgürlük mücadelesi için birleşen liderler, dünyaya Filistin davasının sarsılmaz olduğunu haykırıyordu. Yüzlerce yıllık duvarların gölgesinde, bu toplantı sadece bir strateji buluşması değildi; o, Filistin topraklarının işgaline karşı direnişin kutsal bir yemini, halkının kaderini yeniden yazma azminin ifadesiydi.
Pekin’in geniş caddeleri ve antik sarayları, bu liderlerin adımlarıyla yankılanırken, toplantının atmosferi adeta bir devrimin doğuşuna tanıklık etti.
Her grup, kendi iradesinin sesiyle oradaydı; fakat hepsi tek bir amaç için toplanmıştı: Filistin’in özgürlüğü. Bu bir araya geliş, Filistin’in geleceğini aydınlatacak bir ışık gibiydi.
Pekin’deki bu buluşma, sadece bir diplomatik toplantı değil, geleceğin özgür Filistin'ine atılan adımların güçlü bir yankısı olarak hatırlanacaktı.
Şehir, bu tarihi anı kaydetti. Oradaki her bir temsilci, Filistin’in bağımsızlığı için verilen mücadelede yeni bir sayfa açarken, Pekin’in duvarları bu sesleri dünyanın dört bir yanına taşıdı.
Filistin’in kahramanları, bu toplantıdan güçlenerek çıkarken, mazlum halklarının özgürlük umutları daha da büyüdü. Pekin'de yankılanan bu sesler, Filistin’in özgürlük mücadelesine sonsuza dek ışık tutacak bir destanın başlangıcı oldu.
Maskeli Müslümanlık
Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasında, CIA’nın fonladığı sözde “Milliyetçi ve İslamcı” grupların “Doğu Türkistan” güzellemeleri ile ABD’de aynıdır Çin’de ile başlayan “Doğu Türkistan ve Gazze’de soykırım var” diyerek devam eden propagandaları, Emperyalist ve Siyonist ittifaka hizmetin İslam ve Türklük ile maskelenmiş halidir.