Geçtiğimiz hafta İsrail İstihbarat Servisi MOSSAD’ın, Lübnan Hizbullah’ını hedef aldığı terör eylemi, haftanın en çok konuşulan gündemi oldu. MOSSAD, Hizbullah’ın üyeleriyle iletişimini sağlayan çağrı cihazları ve telsizlerini, iki dalga halinde patlatarak bir operasyon gerçekleştirdi.
Artık “Çağrı Cihazı Saldırısı” olarak anılan bu eylemin planlama aşamaları ve operasyonun ayrıntıları, Siyonizm'le mesafesi hiç de olmayan Batılı haber ajansları tarafından dünyaya servis edildi. Türkiye medyasının büyük bir kısmında oldukça itibar gören bu kaynakların ürettiği senaryolar, neredeyse MOSSAD’a methiyeler düzülerek aktarıldı. Aralarında çocukların da bulunduğu birçok sivilin hayatını kaybettiği bu terör saldırısı, tarihinin en “başarılı” istihbarat operasyonu olarak sunuldu.
Televizyon kanallarında bu senaryolar, avukatlar, gazeteciler, kamuoyu araştırmacıları ve bazı emekli askerler tarafından bütün detaylarıyla anlatıldı. Gazetelerde saldırının arka planı işlenirken, Türk halkına MOSSAD’ın ne kadar mahir bir istihbarat örgütü olduğu, bilerek ya da bilmeyerek, zerk edildi.
Türkiye'de MOSSAD’ın yürüttüğü psikolojik savaşta gönüllü ya da ücretli "kurşun askerlerin" ne kadar çok olduğu da bu olayla birlikte tekrar ortaya çıktı.
Elbette bu istihbarat operasyonu küçümsenemez. Küçümsemek, daha büyük eylemlere hedef olmak anlamına gelir. Kuşkusuz bu, devlet eliyle gerçekleştirilmiş bir terör eylemidir. Aynı zamanda bu terör eylemi, milli teknoloji ve yazılımın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Gazze ve Beyrut

Basınımızın bu operasyonu ele alış şekli oldukça dikkat çekici. Gazze’de kaybettiğimiz canlarımızı "şehit" olarak haberleştiren medya kurumları, Lübnan’da hayatını kaybedenler için aynı ifadeleri kullanmadı. Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları hakkında methiyeler dizen sütunlar ve ekranlar, Hizbullah için aynı dili kullanmadı.
Oysa Hizbullah, İsrail işgaline direnen ve 2006 savaşında İsrail’in Lübnan işgalini engelleyerek, İsrail ordusunu ağır bir yenilgiyle geri çekilmeye zorlayan bir örgüttü. 8 Ekim’den bu yana, yaklaşık 500 üyesini Gazze’deki direnişi desteklemek için toprağa gömmüş durumda.
Peki, Türk basınında Lübnan Hizbullahı’nın bu şekilde perdelenmesinin nedeni ne olabilir? Mezhebi mi?

8200’ün kuyruk acısı

Saldırıya ilişkin birçok senaryo ortaya atıldı; mantıklı olanlar da vardı. Ancak şu gerçeği kabul etmek gerekiyor: Hizbullah, MOSSAD’ın canını fena yaktı.
Basınımızda pek yer almasa da, Hizbullah geçtiğimiz haftalarda “Erbain” adını verdiği bir operasyon gerçekleştirdi. İsrail ordusunun Glilot Üssü’nün de aralarında olduğu birçok askeri noktayı hedef aldı. ,
Glilot üssü stratejik öneme sahip, zira MOSSAD dâhil olmak üzere İsrail istihbarat kurumlarının iletişim sağladığı 8200 numaralı askeri istihbarat biriminin operasyonel karargâhı olarak hizmet veriyor.
Çeşitli yerel kaynaklara göre, bu operasyonda 8200 numaralı askeri istihbarat biriminin birçok üyesi hayatını kaybetti ve birim ciddi bir darbe aldı. 
MOSSAD’ın bu saldırı sonrasındaki hırçınlığının sebebi de yavaş yavaş ortaya çıkıyor: Erbain operasyonunun detayları açığa çıktıkça bu öfke daha net anlaşılır hale geliyor.