Çin tarihi ve kültürü üzerine araştırmaları ve kitaplarıyla bilinen İngiliz gazeteci-seyahat yazarı Jonathan Chatwin’in, önümüzdeki aylarda yayımlanacak olan “The Southern Tour / Deng Xiaoping and the Fight for China’s Future” adlı kitabından sosyal medya paylaşımları sayesinde haberdar oldum. Tanıtımlarında, “Deng Xiaoping’in 1992’de ülkenin güneyine yaptığı çığır açan yolculuğun mirasını keşfediyoruz. Kısmen seyahat ve kısmen tarih: Yazar, modern Çin’i anlamak için Deng’ın ayak izlerini takip ediyor… Chatwin, Çin’in modernleşmesinin zaman çizelgesini çizmek için Deng’ın izinden tekne, otobüs, tren, taksiyle ve Guangzhou ve Shenzhen’den Pudong’a kadar yürüyerek, kendi yolculuğunu da ekliyor” denilen kitap, bir yabancının Çin tarihinin derinliklerine dalmasının yeni bir örneği belli ki. Gerçekten tarihi bir gezidir bu ve çığır açıcı sonuçları olmuştur. EKONOMİK SERBESTLEŞME VE YABANCI YATIRIM Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 20 Ağustos 2014’te Deng Xiaoping’in 110. doğum günü nedeniyle düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada birkaç kez Deng’in Çin’in güney kesimine yaptığı bu geziye değinmişti. Xi, Deng’ın 88 yaşındayken özel treniyle çıktığı Güney Çin turundaki açıklamaları kadar başlı başına gezinin kendisinin de bütünsel olarak yakın Çin tarihindeki önemli olaylardan biri olduğunu vurgulamaktaydı. Deng’ın, Ocak 1992’de Wuhan, Shanghai, Guangdong, Shenzhen, Fujian, Zhuhai başta olmak üzere 14 şehri ziyaret ettiği güney gezisinin özünde, daha fazla ekonomik serbestleşme ve yabancı yatırım çağrısı yer alıyor, yetkililerin ekonomide daha fazla reform yapmak için cesur adımlar atması isteniyordu. Ekonomik büyümeyi yönlendirmede inovasyon ve girişimciliğin öneminin de bolca vurgulandığı konuşmalar, Çin halkı ve yabancı yatırımcılar tarafından coşkuyla karşılandı. Çin’in ekonomik geleceği hakkında büyük bir iyimserlik havası doğmuş, yerel yetkililer ve girişimcilere reform ve dışa açılma sürecinin sunduğu yeni olanaklar hakkında güçlü bir sinyal verilmişti. Sonuçta, başta Güney Çin olmak üzere pazar odaklı politikalar uygulanmaya başlamış, Jiang Zemin’in liderlik dönemi boyunca kabul gören “Sosyalist piyasa ekonomisi” anlayışına zemin hazırlanmış, bu da doğrudan Çin’in modernleşmesine büyük katkı sağlamıştı. Deng Xiaoping’in güney turu, ülkenin ekonomik ve politik yönlenmesinde önemli bir değişime işaret ettiği ve 21. yüzyılda Çin’in bir dünya gücü olarak ortaya çıkışının dayanak noktalarından için modern Çin tarihinde bir dönüm noktası olarak görülüyor. DENG’IN FİNALİ Ezra Vogel de “Deng Xiaoping ve Çin’in Dönüşümü” kitabında (çev. Mehveş Leliç, Modus Kitap, 2017), “Deng’ın Finali: Güney Gezisi” başlığı altında özel bir bölümde konuya mercek tutar. Ele aldığı şahsiyetin tüm yaşamını bin bir ayrıntıyla gözler önüne seren Vogel, bu bölümde de neredeyse dakika dakika kayıt tutulmuş gibi, güney gezisini de tüm ayrıntılarıyla aktarır okuyucuya. Yazar, “Güney Gezisi’nin Meyveleri” alt başlığında şu sonuca varır: “14. Parti Kongresi ve Mart 1993 Ulusal Halk Kongresi toplantısında belirlenen ve yıllık yüzde 8-9 oranında büyümeyi öngören politikalar doğrultusunda daha fazla yerel yatırım ve inşaat projesine izin verildi. Deng’ın 1992 Güney gezisinden sonraki birkaç yılda Çin dünyanın gördüğü en yüksek büyüme oranlarını elde etmeyi başardı. Bu ölçüde büyüme daha önce görülmemişti. Gerçekten de 1992-1999 yılları arasında dünyanın en büyük nüfusuna sahip olan Çin yılda yüzde 10’dan fazla büyüme elde etti. Tiananmen trajedisinin ardından 1989 ile 1991 yılları arasında Çin’e doğrudan giren dış yatırım yılda 4 milyar ABD dolarında seyretti. Ancak, 1992 ve 1999 arasında Çin’in Batı’ya açılma politikasının uygulanması ve ambargoların yavaş yavaş kaldırılmasıyla yılda ortalama 35 milyar doların üzerine çıktı.” (s. 687) Söz açılmışken, Deng Xiaoping’in bir anıt mezarının bulunmadığını, küllerinin denize savrulduğunu, Çin’deki tek heykelinin ise en büyük ideallerinden biri niteliğindeki Shenzhen’de olduğunu da belirteyim. Dilerim bu ilginç ve öğretici kitap kısa süre içinde dilimize çevrilerek ülkemiz okurlarıyla da buluşur.