Çok kutupluluk neye yarar?

Türkiye’nin BRICS üyeliği başvurusu karşısında soruyorlar: “Çok kutupluluk neye yarar?” 

Bu soru, nesnel olarak soranın hem Türkiye’nin BRICS üyeliğine karşı olduğuna hem de eski tek kutuplu dünyayı yeğ tuttuğuna işaret ediyor.

Bu nedenle ”çok kutupluluk neye yarar” sorusunu yanıtlamaya tek kutupluluk ile somut farkından başlayalım:

Çok kutupluluk “tek kutuplu ABD’yi” sınırladı

Buradan hareketle soruya ilk yanıtı şöyle verelim: SSCB’nin dağılmasının ardından emperyalist ABD’nin tek kutup haline gelmesinden daha kötü değildir çok kutupluluk…

1990’larda ve 2000’lerde çok kutupluluk olsaydı, ABD bu kadar rahat Irak ve Afganistan’ı işgal edemeyecek, Yugoslavya’yı bu kadar kolay parçalayamayacaktı.

2010’larda hegemonyasının zayıflaması ve çok kutupluluğun başlaması, ABD’nin Irak ve Afganistan’a girebildiği ölçekte Suriye’ye girememesine, Yugoslavya’yı parçaladığı gibi Libya’yı parçalayamamasına neden oldu.

Elbette Suriye’yi de Libya’yı da büyük oranda tahrip etti ama çok kutupluluğun başlaması tahribatı sınırlı tuttu. Somutlarsak, Rusya sahaya girdi ve ABD Esad yönetimini yıkamadı!

Çok kutupluluk inşa oldukça ve sağlamlaştıkça, ABD’nin elinin kolunun daha da sınırlanabileceğini göreceğiz.

Çok kutupluluk İsrail’i soykırımla yargılıyor

Çok kutupluluğa itiraz edenlerin bazıları, İsrail’in Gazze’de soykırımına işaret ederek kendilerine haklılık zemini oluşturmaya çalışıyorlar. “İsrail Gazze’de katliam yaptığına ve çok kutupluluk bunu önleyemediğine göre, demek ki bir yararı yok” diyorlar özetle…

Elbette çok kutupluluk bir süreç ve daha başındayız. ABD hâlâ dünyanın açık ara en büyük askeri gücü ve engelleyebilmek bugünden yarına hemen olmaz, olamaz…

Ama çok kutupluluk başlamamış olsaydı, ABD bugün Netanyahu’yu barışa zorlamaya bile çalışmazdı.

Çok kutupluluğun bu konudaki somut yararına gelirsek… Çok kutupluluk inşa olmaya başlamasa, Güney Afrika İsrail’i soykırımla suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı’na dava açamazdı. Divan’ın, ABD’nin tüm tehditlerine rağmen davayı kabul edebilmesi, çok kutupluluk sayesindedir. Güney Afrika, sonucu İsrail’i savaş yenilgisi kadar etkileyecek bu davayı elbette üyesi olduğu BRICS’in desteğiyle yürütüyor.

Çok kutupluluk BOP’u durdurdu, doları zayıflatıyor

Çok kutupluluk olmasa, ABD Büyük Ortadoğu Projesi’ni ilerletecek, belirlediği 22 ülkenin sınırlarını ya da rejimlerini değiştirecekti.

Çok kutupluluk olmasa, ABD Afganistan’dan çekilmeyecekti.

Çok kutupluluk olmasa, ABD Irak’tan çekilmeyecekti. (Irak, kalan 2500 ABD askerini de göndermeye çalışıyor ve Washington ile müzakere ediyor. Açıklanan son anlaşmaya göre yarısı 2025’te, yarısı da 2026’da gönderilmiş olacak.)

Çok kutupluluk olmasa, Nijer ABD askerlerini kovamayacaktı.

Çok kutupluluk olmasa, Afrika ülkeleri Fransa’yı topraklarından atamayacaktı.

Çok kutupluluk olmasa, ABD dolarının dünyada rezerv olma oranı düşmeyecekti. 1999 yılında rezervlerdeki dolar oranı yüzde 71 iken geçen yıl bu oran yüzde 58’e geriledi. Doların rezerv olma oranının düşmesi, ikili ticaretlerde dolar yerine ulusal paraların kullanılmaya başlaması, doların saltanatını sallamaya başladı… Doların saltanatının sallanması, ulusal ekonomilerin çıkarınadır.

Çok kutupluluk, çok taraflılık sağladı

Tek kutupluluk, tek kutup olan ülkenin istediğini kolayca yapabilmesi, istediği ülkeyi işgal edip isteği ülkeyi parçalayabilmesidir.

Çok kutuplu sistemde ise her kutup diğer kutuplarca sınırlanır ve dengelenir; bu da diğer ülkelerin elini rahatlatır.

Çok kutupluluk, ülkelere çok taraflı hareket edebilme olanağı sağlar, daha geniş manevra alanı oluşturur.

Çok kutupluluğun inşasının daha başındayız, o nedenle “neden tüm problemleri çözemiyor” diyemeyiz; problemler sosyal ve siyasal yasalar gereği birden değil hafifleyerek, azalarak çözülecektir. “Çok kutupluluk neye yarar” sorusu, henüz ikinci katı çıkmakta olan inşaata bakıp, “ama onuncu katından deniz görünmüyor” demeye benziyor. Halbuki denizin kokusu birinci kata kadar geliyor bile!