Geçtiğimiz Salı günü (5 Mart) başlayan iki oturum olarak adlandırılan, 14.Ulusal Halk Kongresi ve Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı Ulusal Komitesi'nin yıllık toplantılarında, hem Çin'i hem de dünyayı ilgilendiren önemli konular tartışıldı. Özellikle her alanda reformların daha da derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi, kalkınma sürecinin devam ettirilmesi, kültürel alanda atılımların yapılması ve yüksek kaliteli kalkınma için Çin'in öncülük ettiği Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ni daha da geliştirilmesi üzerine tartışmalar iki oturumun ana gündem maddeleri arasındaydı.
Yılda bir kez yapılan ve adeta siyasi bir festival havasında geçen ve Çin’in dört bir yanından gelen yüzlerce milletvekilinin katıldığı iki oturum, son bir yıl içinde Çin Komünist Partisi’nin ve hükümetinin yaptığı icraatlar ve takip ettiği politikalar konusunda bir muhasebesi olduğu gibi gelecek yılki oturuma kadar yapılacakların da bir yol haritasını oluşturmaktadır. Bu nedenle oturumların başladığı ilk gün hükümet çalışma raporunu sunmuştur. Bu oturumlarda Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanı Xi Jinping, toplantı aralarında ülkenin dört bir yanından gelen halk temsilcileriyle gruplar halinde görüşerek onların talep ve isteklerini dinlemekte bölgelerinin sorunlarını masaya yatırmaktadır.
Uluslararası kamuoyunda yerleşik algının aksine Çin Komünist Partisi ve onun hükümeti denetimden muaf olmadığı gibi sınırsız yetkilere de sahip değildir. Her yıl, iki oturumda halkın temsilcilerine hükümet hesap vermektedir. Dolayısıyla iki oturum aynı zamanda önemli bir denetim mekanizmasıdır. Ulusal Halk Kongresi aynı zamanda Çin’in en yüksek devlet kurumu ve yasama organıdır. Bir başka deyişle Çin’in parlamentosudur. Ulusal Halk Kongresi, eyaletlerin halk kongreleri, özerk bölgeler, doğrudan merkezi hükümete bağlı belediyeler, Halk Kurtuluş Ordusu askerî kongresi, Hong Kong Özel İdari Bölgesi seçim konseyi yardımcısı, Makao Özel İdari Bölgesi seçim konseyi yardımcısı ve Taiwan yurttaşlarının istişare seçim konseyinin de olduğu 35 seçim biriminden seçilen milletvekillerinden oluşur. Her kongre beş yıllık bir süre için seçilir. 2023’te yapılan seçimlerde 2977 milletvekili seçilmiştir. Görev süreleri 2028’e kadardır.
En önemli yetkileri anayasayı değiştirmek ve uygulanmasını denetlemek, devlet organlarını ve diğer konuları düzenleyen temel yasaları çıkarmak ve değiştirmek, savaş ilan etmek ve barış yapmak ve Merkezi Devlet organlarının üyelerini seçmek, atamaya karar vermek ve görevden almak. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı, yardımcısı, Başbakan gibi devlet görevlileri de Ulusal Halk Kongresi tarafından seçiliyor.
Bu kadar milletvekilinin her gün toplanıp yasama faaliyeti yapamayacağı için milletvekilleri arasından seçilen kişilerden Daimi Komite oluşturulmuştur. Daimi Komite ayda iki defa toplanarak yasama, denetleme, atama ve karar verme yetkisini Ulusal Halk Kongresi ile paylaşır. Daimi Komite içindeki Başkanlar Konseyi ise Daimi Komite toplantıda olmadığı sürelerde Daimi Komitenin görevlerini yerine getirir. Daimi Komite, Ulusal Halk Kongresine karşı sorumludur ve çalışmaları hakkında ona rapor verir. Ulusal Halk Kongresi, Daimi Komite tarafından verilen uygunsuz kararları değiştirme veya iptal etme ve üyelerini görevden alma yetkisine sahiptir.
Görüldüğü üzere yüzölçümü açısından dünyanın ikinci büyük ülkesi olan ve 1,5 milyarın üzerinde insanın yaşadığı Çin’in siyasal sistemi de ister istemez bu ülkenin kendi özel koşullarına göre gelişmiştir. Batı dünyasının gözlüğü ile bakıldığında bu farklı sistemler anlaşılamayacaktır. Dolayısıyla Çin gibi kendine özgü koşulları olan ülkeleri bizzat kendi özel koşulları çerçevesinde incelemek ve bakmak gerekmektedir. Aksi halde varılacak sonuç çok anlamlı olmayacak. Oysa Batı özellikle ABD, kendi kimi değerlerini küresel değerler olarak adlandırarak başka ülkelere kendi değerlerini, sistemini ve rejim anlayışını dayatmaya çalışmaktadır. Son dönemde Çin’in ısrarla ve heyecanla savunduğu çok kutupluluğun bir yönü de ülkelerin ve halkların kendi diledikleri rejim veya sistemle yönetilme veya tercih özgürlüğüdür. Bu nedenle, Çin, küresel güçlerin hiçbir ülkeye siyasi ve ekonomik rejim dayatmasında, hatta telkininde bulunamayacağını savunmaktadır. Bundan dolayı Çin’in demokrasi anlayışı ile Batı’nın demokrasi anlayışı birbirinden farklıdır. Zira Çin ve Batı’nın farklı tarihsel deneyimleri ve özel koşulları bulunmaktadır.
İki oturumun diplomasi boyutu
İki oturumda üç önemli toplantı her zaman uluslararası kamuoyunun ilgiyle bekledikleri etkinlik olmuştur. Bunlardan birincisi iki oturumun açılış gününde Çin başbakanın sunmuş olduğu hükûmetin çalışma raporu, ikincisi Çin ordu sözcüsünün Çin’in savunma bütçesinin açıkladığı toplantı ki bu yıl savunma bütçesi yüzde 7,2’lik bir artışla 238,14 milyar dolar olarak belirlendi ve Çin Dışişleri Bakanı’nın yapmış olduğu basın toplantısıdır. Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin geçtiğimiz perşembe günü düzenlediği ve 1,5 saat süren basın toplantısı bir kez daha uluslararası medyanın gündemine oturdu. Wang Yi bu toplantıda hem Çin dış politikasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu hem de dünyanın gündemini işgal eden Ukrayna savaşı ve Gazze’deki vahşet üzerine açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Wang basın toplantısında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından öne sürülen, insanlık için ortak bir geleceğe sahip bir topluluk inşa etme vizyonunun, eskimiş sıfır toplamlı oyun zihniyetinin ötesine geçtiğini ve insanlık için doğru yöne işaret ettiğini belirterek yeni bir dünya düzenine işaret etti.
Gazze Sorunu
Orta Doğu konusunda Wang, Çin'in Filistin'in Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyeliğini desteklediğini vurguladı ve iki ülke için bir zaman çizelgesi ve yol haritası oluşturmak üzere daha geniş tabanlı, daha yetkili ve daha etkili bir uluslararası barış konferansı çağrısında bulundu. Wang, Filistin-İsrail ihtilafının yol açtığı insani felaketin sona ermemesinin "insanlık için bir trajedi ve medeniyet için bir utanç olduğunu söyleyerek, uluslararası topluma acil ateşkes için harekete geçme çağrısında bulundu. Wang, Filistin-İsrail ihtilafında tüm rehinelerin serbest bırakılması, sivillere zarar veren tüm davranışlara son verilmesi ve "iki devletli çözümün" tam olarak uygulanması çağrısında bulunarak, Filistinlilerin uzun zamandır beslediği bağımsız devlet arzusunun artık göz ardı edilmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Ukrayna Savaşı
Ukrayna savaşıyla ilgili olarak Dışişleri Bakanı Wang, tüm çatışmaların müzakere masasında sona ermesine inandıklarını söyleyerek müzakere çağrısını yineledi. Çin'in, hem Rusya hem de Ukrayna tarafından tanınan ve tüm tarafların eşit katılımını ve tüm barış planlarının adil tartışılmasını sağlayan uluslararası bir barış konferansının zamanı gelince düzenlenmesini desteklediğini söyledi.
Çok sayıda küresel zorluk karşısında Wang, BM'nin gezegende barışı ve kalkınmayı gerçekleştirmeye yönelik temel mekanizma olarak oynadığı rolü övdü ve BM'nin rolünün zayıflatılması değil güçlendirilmesi gerektiğini ve BM'nin statüsünün korunması gerektiğini vurguladı.
Çin-ABD İlişkileri
Wang, yumruğu daha büyük olanların son sözü söylememesi gerektiğini ve bazı ülkelerin "masada" olması gerekirken bazılarının yalnızca "menüde" olmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyleyerek Çin-ABD ilişkileri konusunda ABD'yi Çin'in gelişimine objektif ve rasyonel bir bakış açısıyla yaklaşmaya ve sözlerini ikili ilişkilere ilişkin taahhütlerini yerine getirmeye yönelik eylemlerle eşleştirmeye çağırdı.
Wang, "Günümüz dünyasında hegemonyacılık hiçbir destek bulamıyor ve bölünme hiçbir yere varmıyor. Büyük ülkeler çatışmaya girmemeli ve Soğuk Savaş'ın geri dönmesine izin verilmemelidir." diye vurguladı.
Çin'in her zaman ABD ile diyaloğu ve iletişimi güçlendirmeye istekli olduğunu ve iki tarafın bu dünyada iki farklı büyük ülkenin iyi geçinmesi için kesinlikle uygun bir yol bulabileceğine inandığını söyledi.
Taiwan Çin içişlerine ait bir meseledir
Taiwan konusunda hem Wang Yi hem de diğer yetkililerin yatığı basın toplantılarında Taiwan ile ilgili sorulara verilen yanıt gayet netti: Taiwan Çin içişlerine ait bir meseledir. Dolayısıyla uluslararası basın önünde içişlerimizi tartışmayı uygun bulmuyoruz.
Çin-AB ilişkileri
Son olarak Wang, Çin-Avrupa Birliği ilişkilerinde ise işbirliği ve kazan-kazan ilkesinin esas olduğunu söyleyerek Çin ve Avrupa'nın çatışan temel çıkarları, jeopolitik veya stratejik çatışmalar olmadığını ve ortak çıkarların iki taraf arasındaki farklılıklara ağır bastığını söyledi. Wang, güçlü bir Avrupa'nın uzun vadede Çin'in çıkarına olduğunu, güçlü bir Çin'in de kıtanın temel çıkarlarına olduğunu söyledi.
Biden: Çin ile çatışma değil, rekabet istiyorum
Ne ilginçtir ki Wang Yi’nin basın toplantısı düzenlediği Perşembe gününün akşamında ABD Başkanı Biden da Kongre ortak oturumunda Birliğin Durumu konuşmasını gerçekleştirdi. Bu konuşmada Çin ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.
Biden konuşmasında; “yıllardır birçok Cumhuriyetçi ve Demokrat arkadaşımın Çin'in yükselişte olduğunu ve Amerika'nın geride kaldığını söylediğini duydum. Aksine yükselen ABD’nin kendisidir. Dünyanın en iyi ekonomisine sahibiz… Çin'in adil olmayan ekonomik uygulamalarına karşı duruyoruz. Taiwan Boğazı'nda barış ve istikrar için ayakta duruyoruz. Pasifik'teki ortaklığımızı ve ittifakımızı yeniden canlandırdım: Hindistan, Avustralya, Japonya, Güney Kore, Pasifik Adaları. En gelişmiş Amerikan teknolojilerinin Çin'de kullanılamayacağından ve orada ticaretinin yapılmasına izin verilmediğinden emin oldum. Açıkçası, Çin hakkındaki tüm sert konuşmalarına rağmen selefimin aklına bunların hiçbirini yapmak gelmedi. Ben Çin ile çatışma değil rekabet istiyorum. Ve biz, 21. yüzyılın Çin'e karşı çatışmasını [rekabetini] kazanma konusunda, bu konuda herkesten, hatta herhangi bir zamanda olduğundan daha güçlü bir konumdayız.”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN