Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 72/130 sayılı kararı ile barışı, hoşgörüyü, katılımı, anlayışı ve dayanışmayı teşvik etmek amacı ile 16 Mayıs'ı “Birlikte Barış İçinde Yaşama Günü” olarak ilan etti. Günümüzde halen büyük etkisi ve uygulanabilirliği olan "Barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesi" 31 Aralık 1953 tarihinde dönemin Çin Başbakanı Zhou Enlai tarafından ilk kez ileri sürülmüştü. Bu ilkeler arasında  egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı, birbirine saldırmama, birbirinin içişlerine karışmama, eşitlik ve karşılıklı yarar ve barış içinde bir arada yaşama bulunuyor. Söz konusu beş ilkenin temelini egemenlik oluşturuyor; zira bir ülkenin içişlerine o ülkenin halkının ve uluslararası işlere de dayanışma içinde dünya halklarının karar vermesi gerekiyor. Barış anlayışı ise bu beş ilkenin taşıdğı en yüksek değer olarak kabul ediliyor. Çinli yetkililer sıkça birbirine saldırmama ve savaşa karşı çıkma tutumunda ısrar edilerek, merkezinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olan kolektif güvenlik sisteminin korunması gerektiğinin altını çiziyor. Zira geçen uzun süre içinde barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesini öncülük eden Çin üzerine düşeni yapacağını, uluslararası barışın, güvenliğin, düzenin ve hukukun korunmasına katkıda bulunmaya devam edeceğini açıklıyor.

Xi'nin önerileri  

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Haziran 2014’te Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesinin yayınlanmasının 60. yıldönümü konferansında, “Yeni durum altında, beş ilkenin ruhunun anlamını kaybetmediğini, anlamının kalıcı hale geldiğini ve rolünün güçlenerek uzun süre devam edeceğini” belirtti. Çin’in barışın bu ilkelerinin sadık bir uygulayıcısı olduğunu vurgulayan Xi, küresel yönetişimi iyileştirme ve insani gelişme sorunlarını çözme planına katkıda bulunmak için ardı ardına  Küresel Kalkınma İnsiyatifi, Küresel Güvenlik İnsiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni önerdi. Xi, son Avrupa gezisinde de Çin'in uluslararası toplumun derinden endişe duyduğu mevcut kriz ve çatışmalara ilişkin tutumunu açıkça dile getirdi. Çin lideri Ukrayna kriziyle ilgili olarak “Çin, Ukrayna krizinin Avrupa halkı üzerindeki etkisini anlıyor. Ukrayna'daki kriz ne kadar uzun sürerse, Avrupa'ya ve dünyaya verdiği zarar o kadar büyük olur” diye konuştu. Avrupa kıtasının erken bir tarihte barış ve istikrara dönmesi beklentisini dile getiren Xi, krizi çözmenin makul bir yolunu bulmak için Fransa da dahil olmak üzere uluslararası toplumla çalışmaya istekli olduklarını söyledi. Xi, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili olarak Ortadoğu'da barışın yeniden tesis edilmesine katkıda bulunmak için işbirliğini güçlendirmeleri gerektiğine işaret etti. Çin Cumhurbaşkanı Xi, 21 Nisan 2022'de Boao Asya Forumu'nun yıllık toplantısının açılış töreninde video aracılığıyla ile "Zorluklarla Başa Çıkmak ve Geleceği Yaratmak İçin Birlikte Çalışmak İçin El Ele" başlıklı bir konuşma yapmıştı. Xi, burada ilk kez küresel bir güvenlik inisiyatifi önerdi ve insanlığın bölünmez bir güvenlik topluluğu olduğunu vurgulayarak Çin'in dünya güvenliğini teşvik etme ve dünya barışını ve huzurunu koruma konusundaki tutumunu sistematik olarak açıkladı. Xi’ye göre, Çin rehber olarak ortak, kapsamlı, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik kavramını, temel ilke olarak karşılıklı saygıyı, önemli ilke olarak güvenliğin bölünmezliğini ve uzun vadeli bir güvenlik topluluğu kurma ve yeni bir güvenlik yolundan çıkma hedefini savunuyor. Çatışmadan ziyade diyalog, uyumsuzluk yerine ortaklık, sıfır toplamlı oyun yerine kazan-kazan olmalı.

Küresel Güvenlik İnisiyatifi 

Çin liderliği Küresel Güvenlik İnisiyatifi’nin ortak güvenliği hedeflediğini, zamanın ihtiyaçlarına yönelik olduğunu, açıklık ve hoşgörü ilkesine dayandığını ve pragmatik eylemlere dayandığını defalarca yineledi. Uluslararası toplumu güvenlik konusundaki zorlukların üstesinden gelmeye yoğunlaşmayı teşvik etmeyi amaçlayan, 100'den fazla ülke ve uluslararası bölgesel kuruluş tarafından desteklenerek edilmiş, bir dizi ikili ve çok taraflı belgeye yazıldı ve böylece uluslararası güvenlik alanında önemli bir “kamu ürünü” haline geldi. Bu arada Küresel Güvenlik İnisiyatifi’nin uzun süredir devam eden Suudi Arabistan ve İran arasındaki normalleşmenin tesis edilmesinde önemli bir rol oynadığını hatırlatalım.

Batı'nın yöntemleri 

ABD’nin başını çektiği Batılı güçler ise mutlak güvenlik, sıfır toplamlı oyun ve çekirdek olarak hegemonyacı güvenlik kavramını destekliyor. Kendi çıkarlarını korumak için çifte standart, bölgesel bölünmeler ve çatışmalar, ekonomik yaptırım ve askeri müdahale sık başvurdukları yöntemler olmaya devam ediyor. Bu güçler, güvenlik konularını siyasallaştırıp, korumacılığa kalkışarak, güvenlik gerekçesiyle diğer ülkelerden şirketleri baskı altına almaya çalışıyor, ticaret özgürlüğünü engelleyip ve tedarik zincirlerine engel oluşturup dünya ekonomisinin toparlanmasını ve gelişmesine zarar veriyorlar. Kamil Erdoğdu  YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN