Çin, 1970’lerin sonlarından itibaren reform ve dışa açılma politikası uyguluyor. Çin lideri Xi Jinping de 2010’ların başlarında ÇKP’nin başına geçtiğinde reform ve dışa açılma politikalarının Çin açısından doğru bir yol olduğunu vurgulayarak bu yolda kararlılıkla ilerlenmesi gerektiğini belirtmişti.

Çekirdeğinde Xi Jinping’in bulunduğu Çin liderliği ekonomik reformlara hız verdi. Yolsuzlukla mücadele, devlet şirketlerinin yeniden yapılandırılması ve serbest piyasa ekonomisinin geliştirilmesi konularında önemli adımlar atıldı. Çin’in iç pazarını genişletmeye ve inovasyona ağırlık verildi. Şimdi Çin yönetiminin önünde teknolojik yenilikler, çevre dostu politikalar ve sosyal refahın artırılması konularında reform hedefleri bulunuyor.

“YENİ KALİTELİ ÜRETİCİ GÜÇLER”

ÇKP’nin Merkez Komitesi’nin 3. Genel Kurul Toplantısı’nın Çin’in ekonomik büyüme modelinde önemli bir değişikliği temsil ettiği savunuluyor. Çin’in büyümeyi yenilikçi ve dayanıklı ekonomi inşa etmeye kaydırdığı yorumları yapılıyor. Bu toplantıda, ekonomik kaynakların stratejik ve yenilikçi sektörlere yönlendirilmesi ve asgari sosyal refah sağlanması gibi politikaların tartışıldığı haberleri vardı.

Toplantıda öne çıkan kavramlardan biri “yeni kaliteli üretici güçler” oldu. Çin ekonomisinde yeni teknolojilerin öncü bir rol oynaması bekleniyor. Çin’in hedeflerinin başında hassas teknoloji üretmek ve yüksek kaliteli üretime odaklanmak var.

Bir başka kavram da “yeni ulusal sistem” stratejik öneme sahip sektörlere ağırlık verilmesini anlatılıyor. Çin, yenilikçi teknolojilere odaklanarak ve stratejik sektörlere kaynaklarını yönlendirerek hem iç pazarını güçlendirmeyi hem de küresel arenada daha bağımsız ve güçlü bir konuma gelmeyi hedeflemektedir.

Uzmanlara göre, bu stratejiler, Çin’in ekonomik sürdürülebilirliğini artıracak ve uluslararası ilişkilerde daha etkili bir rol oynamasını sağlayacak. Yine uzmanlara göre bu süreçte Çin’in başarıya ulaşması, yenilikçilik, teknolojik ilerleme ve stratejik planlama konularında gösterdiği performansa bağlı olacak. “Xi’nin vizyonu ve Deng Xiaoping’in mirasına sahip çıkılması doğrultusunda atılan kararlı adımlar, Çin’i modern dünya düzeninde öncü bir güç yapma potansiyeline sahip.”

DÜNYA İLE DOST ÜLKE

Çin’in bu konudaki başarısı dünyaya ne kazandıracak? 2011 yılında zamanın Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Fu Ying, Spiegel’e şunları söylemişti:

“Kendimizi bir süper güç olarak görmüyoruz. Çin’de ABD’yi ya da Sovyetler Birliği’ni görmeyeceksiniz. Daha kapsamlı, daha mutlu, daha maksatlı olan, kültürel olarak beslenen kalabalık bir ülke göreceksiniz ve dünyayla dost olacaktır. Çin konusunda endişelenmeye gerek yoktur.”