Erkin Öncan Kırgızistan'da burka, peçe giyen, yüzünü kapatan ve halka açık yerlerde uzun sakal bırakan vatandaşlara para cezası uygulanması önerildi.  Intımak (Birlik) Partisi Milletvekili Sharapatkan Majitova tarafından ‘kamuoyunda tartışılmak üzere' sunulan teklife göre, yüzünü kapatan kıyafetler giyen veya yüzünün tespit edilmesine izin vermeyecek şekilde uzun sakal bırakan vatandaşlara 2 bin som para cezası veya 30 saate kadar kamu hizmeti cezası verilmesi öneriliyor. Vatandaşın bu kural ihlalini tekrarlaması halinde ise ceza 4 bin som’a yükseltilecek veya 40 saate kadar kamu hizmetlerinde çalıştırılacak. Tasarıda ayrıca, iki veya daha fazla eşle birlikte yaşamayı teşvik etmek de cezai yaptırım kapsamına alınıyor.  ‘Siyah giymenin anlamı ne?’ Majitova, daha önce de sunduğu benzer tekliflerle tanınıyor. Burka yasağı teklifini Nisan ayında da sunan vekil, Özbekistan’daki yasağı da hatırlatarak, “Herkes siyah giyinmiş, sadece gözler görünüyor. Böyle giyinen çok kadın var. Bizim de bu yasaya ihtiyacımız var. Başörtüsü taksınlar ama yüzlerini kapatmasınlar, siyah giymenin anlamı ne? Bu çok tehlikeli" ifadelerini kullanmıştı.  Kırgızistan Müftülüğü ise, ‘başörtüsünün zorunlu olduğunu ancak yüzü kapatan peçenin zorunlu olmadığını vurgulayarak’ halka açık yerlerde burka giyen ve sakal bırakanlara para cezası uygulanması girişimine karşı çıktı. ‘Partilerin dini faaliyetlere katılımı yasaklansın’ Kırgızistan Cumhurbaşkanı'na bağlı Diyanet İşleri Devlet Komisyonu da, dini temelde siyasi parti kurmanın yanı sıra partilerin dini faaliyetlere katılımının yasaklanmasını savunmuştu. Orta Asya’daki ülkelerde bu tür tartışmalar yeni değil. Bu ayın başında Özbekistan da idari kanunlara dair yayınladığı yeni düzenlemelerde, ‘kamuya açık yerlerde kişinin yüzünün kimliğinin tespit edilemeyecek kadar kapalı olmasının’ yasaklandığını açıklamıştı. Aynı şekilde, eylül ayında Kazakistan Enformasyon Ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Ayda Balaeva, öğrencilerin okula başörtüsü taktığı yönündeki haberlere ilişkin açıklamasında, Facebook sayfasından açıklamalarda bulunan Balaeva, Kazakistan’ın ‘laik bir ülke olduğunu’ vurgulayarak, “Devlet politikasının tüm konuları dini fetvalarla değil, sivil normlarla düzenlenmektedir. Bir çocuğun öncelikle okulda kaliteli bir eğitim alması gerekiyor” demişti. Orta Asya’da birbiri ardına gelen ve genellikle ‘güvenlik’ başlığında gündeme getirilen bu karar ve öneriler, bölgede radikal İslamcı terör tartışmalarını yeniden alevlendirdi.  ‘Dini unsurlar bölgeyi ciddi şekilde tehdit ediyor’ Konuyla ilgili CGTN Türk’e konuşan Kırgız gazeteci Manas Osman, dini örgütlerin bölgeye 1991 yılından itibaren giriş yaptığını ve ‘bölgeyi ciddi şekilde tehdit ettiğini’ söyledi.  “Bazı müsülman devletler bölgede üniversite, okul, medrese ve binlerce hücre evi açtı” diyen Osman, Özbekistan’ın ‘katı kurallarla önlem aldığını’, Kırgızistan ve Kazakistan’ın ise ‘bu konuda daha kötü durumda olduklarını’ açıkladı.  ‘Camilerde radikal gruplar yuhalanıyor’ Osman ayrıca, bölgedeki radikal İslamcı gruplara ilişkin ise şunları söyledi: "Hizbut-Tahrir gibi vahabist ve selefi gruplara devlet tarafından yasak konsa da faaliyetleri devam ediyor. Bazı grupların ise komşu ülkelerden sızması söz konusu. Siyasi çevreler, kamuoyu, devlet, ve hatta alışagelmiş örf-adete dayanan İslami çevreler bile buna karşı. Bazı zamanlarda, cami ve mescitlerde halkın tutunmuş olduğu dine dayalı olmayan radikal gruplar ‘yuhalanıyor’. Orta Asya bölgesi, söz konusu radikal İslamcı grupların yaratacağı çatışmalara gebe.”