ŞİÖ zirvesi ve Çin – Kazakistan ilişkileri
Barış Doster
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) 24. Devlet Başkanları Zirvesi, Kazakistan’ın başkenti Astana’da başladı. Zirve, hem örgütün gelişmesi, genişlemesi, kurumsallaşması açısından önemli hem dünyanın önemli sorunlarla mücadele ettiği bir dönemde toplanıyor hem de ŞİÖ üyesi ülkeler ikili ilişkilerini geliştirmek için önemli adımlar atıyorlar.
Bu kapsamda Çin – Kazakistan ilişkileri üzerinde önemle durmak gerekiyor. Çünkü 20 milyonu bulan nüfusuyla Kazakistan; Orta Asya’nın yüzölçümü olarak en büyük ülkesi olması yanında, Rusya ve Çin’le uzun sınırlarıyla, Hazar Denizi’ne sahildar olmasıyla, zengin doğal kaynaklarıyla da dikkat çekiyor.
Çin açısından da önemli bir sınır komşusu ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi bağlamında da önemli. 2023 yılında Çin ve Kazakistan arasındaki dış ticaret hacmi, 41 milyar dolara ulaştı ve Kazakistan’ın en büyük dış ticaret ortağı, en çok ihracat yaptığı ülke Çin. İki ülke arasındaki petrol ve doğalgaz boru hatları da, Kazakistan’ın ihracatının, Kazakistan ve Çin arasındaki enerji ticaretinin, dış ticaretin çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Kazakistan, ayrıca Çin’e sattığı tarım ürünleriyle de biliniyor. Bu kapsamda nakliye ve lojistik de çok önemli olduğundan, iki ülke ilişkilerinde bu başlık da dikkat çekiyor. Bu kapsamda hemen akla Batı Avrupa – Çin Otoyolu ile Çin – Avrupa Demiryolu Ekspresi geliyor.
Kazakistan, 2013 yılında, Çin lideri Xi Jinping’in Kuşak ve Yol Projesi’ni ilk kez dillendirdiği ülke olarak da önemli elbette. İki devletin, Çin – Orta Asya İşbirliği Mekanizması kurduklarını ve Çin’in Kazakistan’ın BRICS üyesi olmasını desteklediğini de unutmamalı.
Gerek ŞİÖ’nün genişlemesi ve kurumsallaşmasından ve gerekse bölge ülkelerinin ikili ilişkilerinin, bölgesel ittifaklarının gelişmesinden en çok endişelenen ülke ise hiç şüphesiz ABD. Çünkü ABD; hem emperyalist karakteri nedeniyle hem de kendisinin önünde, merkezinde, içinde olmadığı ittifaklara duyduğu tepki nedeniyle, ŞİÖ ve BRICS gibi yapıların kuvvetlenmesini istemiyor. Orta Asya özelinde bakıldığında ise bu bölgeyi, adeta yeni “Büyük Satranç Tahtası” olarak tanımlıyor, Avrasya’nın ardından. Hem Rusya ve Çin’in sınırdaş olduğu bu bölgeyle, bölge ülkeleriyle ilişkilerinin gelişmesini, bölgesel ittifaklarının güçlenmesini istemiyor hem de bölge ülkelerini istikrarsızlaştırmak, aralarını bozmak için darbeleri, darbe girişimlerini, renkli devrim gayretlerini destekliyor.
Günümüz dünyasında, Orta Asya’da, Avrasya’da, küresel güneyde ikili ilişkilerin gelişmesini, bölgesel ittifakların pekişmesini desteklemek önemli. Çünkü bu durum sadece taraf ülkelerin elini güçlendirmiyor, aynı zamanda ABD emperyalizminin de elini zayıflatıyor, manevra sahasını daraltıyor.
Barış Doster
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN