Dünyanın gözü kulağı Gazze’deyken ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD); İsrail saldırganlığına destek amacıyla Gazze açıklarında deniz gücüyle yığınak yaparken, Çin’in başkenti Beijing’de önemli bir zirve düzenlendi geçtiğimiz Ekim ayında. Bu zirve, 3. Kuşak ve Yol Uluslararası İş Birliği Forumu’ydu. Rusya lideri Vladimir Putin de zirveye katılan liderler arasındaydı ve Çin lideri Xi Jinping, Putin’in üç dönemdir Kuşak ve Yol Uluslararası İş Birliği Forumu’na katılmasının, Rusya’nın Kuşak ve Yol girişimine verdiği desteği gösterdiğini söyledi. Bu saptama önemli, çünkü Gazze’deki İsrail saldırganlığı karşısında küresel ölçekte yaşanan saflaşmayla da doğrudan ilgili.  Sadece Çin ve Rusya ilişkilerinin gelişmesiyle, iki ülke arasındaki ticaretin 200 milyar dolar hedefine doğru ilerlemesiyle açıklanamaz. Bundan çok daha geniş bir ölçekte izah edilebilir ancak. 2013 yılından beri Çin ve Rusya liderlerinin 43 kez görüşme yapmış olması, 2024 yılının iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 75. yılı olması yanında, iki ülkenin ABD emperyalizmine karşı aldığı tutum da, bu görüşmelerin temel gerekçeleri arasında kuşkusuz. Çünkü ABD; ne yaparsa yapsın, küresel güneyin, batı Asya’nın, ezilen dünyanın, gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında artan işbirliğini engelleyemiyor. Çin’in ekonomik ve ticari hamlelerinin önüne geçemiyor. O nedenle ABD’nin Akdeniz’deki askeri yığınağının, İsrail’e verdiği desteğin yanında, bölgenin enerji kaynaklarıyla doğrudan ilgili olduğunu da unutmamak gerekiyor. Çin’de sürekli artan enerji yatırımlarının, bu enerji yatırımları arasında fosil yakıtların (kömür, petrol, doğalgaz) dışında kalan önemli enerji projelerine verilen önemin, bunun sonucu bunların toplam enerji yatırımları içinde yüzde 40’a ulaşmasının ABD’yi tedirgin ettiği biliniyor. Çünkü enerji temel yaşam kaynağı olması yanında, istikrarlı bir ekonominin, büyümenin, gelişmenin, kalkınmanın, sanayileşmenin de temel dayanağı, olmazsa olmazı. Nitekim enerji arzının istikrarı, enerji güvenliği, sadece ekonominin değil, dış politikanın, uluslararası ilişkilerin, güvenliğin ve savunmanın da başat konuları. Çin gibi, dünyanın ikinci büyük ekonomisi (satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplarda en büyük ekonomisi), ikinci büyük nüfusu konumunda olan bir ülkenin, dünyanın fabrikası olarak anılan, üretim, yatırım, ticaret ve büyümede dünyanın hep ilk sıralarında bulunan bir ülkenin, enerji tedarikinde Orta Doğu ve Orta Asya’yla yakın işbirliği yapan bir ülkenin, enerji tedariki konusunda da ABD tarafından kuşatılmak istendiği biliniyor. O nedenle Orta Doğu’daki gelişmeleri, diğer boyutları yanında, mutlaka enerji boyutuyla birlikte düşünmek şart. Zira enerji tedarikinde miktar ve fiyatın yanında istikrar, süreklilik, güvenilirlik de önemli. Çin’in 2022 yılındaki ithalatı 2.7 trilyon dolardı ve bunun önemli bir bölümünü enerji ithalatı oluşturuyordu. Çin’in öncülük ettiği ve ilk kez gündeme geldiği 2013 yılından beri, geçen 10 yılda hayli mesafe alan Kuşak ve Yol Projesi, diğer özellikleri yanında, enerji bağlamında da çok önemli bir proje. Yeni bir lojistik koridoru olarak da öne çıkıyor. Çin ve Avrupa arasında,  Avrasya kıtası boyunca uzanan demiryolu ve karayolu taşımacılığıyla da dikkat çekiyor. Kısacası, Akdeniz’deki ABD varlığına bu açıdan da bakmak gerekiyor.