ABD İsrail’i iki devletli çözüme “ikna” etmeye çalışıyor, AB ise biraz daha el yükselterek, “
İsrail kabul etmese de iki devletli çözümü hayata geçirmeye çalışacağını” açıkladı.
ABD’nin planı şu: İsrail, iki devletli çözümü kabul edecek, karşılığında da Suudi-İsrail anlaşması sağlanacak.
Netanyahu planı reddetti ama ABD’nin
Netanyahu sonrası için hazırlık yaptığı ABD basınına yansıdı. Nitekim İsrail içinde kimi siyasetçiler plana destek açıkladı. Örneğin eski İsrail Başbakanı
Barak, ABD'nin teklifini “uygulanabilir tek plan” olarak niteleyerek “
İsrail, iki devletli çözüme ilişkin gelecekteki görüşmelere katılmak zorunda kalacak” dedi. İsrail Cumhurbaşkanı
Herzog da “
Suudi Arabistan’la normalleşmenin Gazze’deki savaştan çıkışın anahtarı olduğunu” savundu.
AB: İsrail kabul etmese bile...
Bu gelişmeler üzerine AB Dışişleri Bakanları da “iki devletli çözüm” gündemli toplandı. Öncesinde basına açıklama yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi
Josep Borrell, “
İsrail reddetmekte ısrar etse de, uluslararası toplum tarafından yapılacak baskılarla iki devletli çözümün barış getireceğine inanıyoruz” dedi.
Toplantıda 27 AB ülkesinden 26’sı “iki devletli çözüm” istedi, Macaristan tutumsuz kaldı.
Toplantı sonrası açıklama yapan
Borrell “İsrail’in iki devletli çözümü kabul etmemesi halinde bile bu çözüme yönelik görüşmelerin devam edeceğini” söyledi: “
Eğer İsrail bu çözümü istemiyorsa, çözüm inşası için yapılacak müzakerelerde yer bulmaları zor olur. Ancak bu, diğer (aktörleri) bunu yapmaktan alıkoymaz. Uluslararası toplum birlikte bir çözüm hazırlamayı başarır, bunu önerir ve bunun üzerinde anlaşma sağlanırsa belli bir pazarlık gücü olur.”
ABD ve İngiltere iki devletli çözümde mutabık
Aynı saatlerde bir başka “iki devletli çözüm” görüşmesi de ABD ile İngiltere arasındaydı. ABD Başkanı
Joe Biden ile İngiltere Başbakanı
Rishi Sunak konuyla ilgili bir telefon görüşmesi yaptı.
İngiltere Başbakanlık Ofisi 10 Numara'dan yapılan açıklamada
Biden ile Sunak’ın, “Filistinlilerin ve İsraillilerin barış ve güvenlik içinde yaşayacağı iki devletli çözümün her zamankinden daha önemli hale geldiği konusunda hemfikir olduğu” bildirildi.
Böylece ABD, İngiltere ve AB cephesi, toplu halde “iki devletli çözüm” demiş oldular. Kuşkusuz bu durum İsrail üzerinde büyük bir basınç oluşturacaktır ancak İsrail’de
Netanyahu kabinesinin bunu kabul etmesi pek olası görünmüyor.
Ama önemli olan şu ki,
İsrail’in yarısı da Netanyahu’yu “siyasi ölü” olarak niteliyor artık. 7 Ekim’den bu yana istifası istenen
Netanyahu, artık “seçim kararı almaya” zorlanıyor.
ABD-AB neden mecbur kaldı?
Kuşkusuz Batı kampındaki bu “yeni durum” önemli ama daha önemlisi Batı’nın neden böyle bir pozisyon değişikliğine gittiğini anlamaktır. Zira bunu çözümlemek, Batı’yı İsrail üzerinde daha büyük baskı uygulamaya zorlayacak siyasi araçları ortaya çıkaracaktır.
1) Filistinlilerin “son Filistinli kalana kadar direnişe devam” kararlılığı, en önemli ve belirleyici faktördür. Diğer tüm faktörler, bu kararlılığın etkisinde şekillenmektedir.
2) Küresel Güney’in siyasi baskısı.
3) Küresel Güney’in sözcüsü olarak
Güney Afrika’nın İsrail’in soykırım yaptığı suçlamasını Uluslararası Adalet Divanına taşıması. Bu davaya ülkeler sıra sıra destek vermeye başladı. ABD ve İngiltere’den bir çok uluslararası hukuk uzmanı, İsrailli avukatların savunmasının yetersizliğine işaret etti.
4) AB ülkelerinde Filistin’e destek kamuoyu gittikçe büyüdü ve hükümetleri üzerinde basınç oluşturdu.
5) ABD’de seçim yılı: Biden, bu sorunla gireceği seçimi kazanamayacağını görüyor.
6) Her ne kadar belirleyici aktörler savaşın bölgeselleşmesini istemiyorsa da, sürekli çakmakta olan kıvılcımların her an alev alabilmesi mümkün; kısa sürede söndürülmesi de maliyetli olacaktır. Özellikle
Avrupa ülkelerini ilgilendiren ticaret yollarını (Kızıldeniz) etkileyen yeni parametreler, AB devletleri üzerinde basınç oluşturdu.
7) ABD, süreç uzadıkça
Körfezi ve Ortadoğu’yu kaybedeceğini görüyor.
8) ABD, uluslararası şartların iki devletli çözümü dayattığını görüyor ve bunun
kaçınılmazlığı karşısında kendi planını sahaya sürerek oyun dışı kalmamak istiyor. Zira Küresel Güney’in inisiyatifinde iki devletli çözümün daha çok Filistin yararına olacağını biliyor ve İsrail yararına iki devletli çözüm için harekete geçiyor.
Ne yapmalı?
Özetle
ABD ve AB, insani nedenlerle değil, tamamen uluslararası ve devletlerarası baskılar nedeniyle “iki devletli çözüm” diyor. Öyle olduğu için de örneğin ABD hâlâ karar mekanizması oluşturmak yerine “İsrail’i ikna etmeyi” önceliyor.
Peki bu süreci hızlandıracak ve “iki devletli çözüm”de ABD-AB cephesi yerine Küresel Güney’in daha çok ağırlık oluşturmasını sağlayacak etkenler nelerdir?
Pek çok etken içerisinde şu üçü, daha hızlandırıcı etkiye sahip:
1) İsrail’e ticareti kesmek başta her türlü
yaptırımı uygulamak.
2) BM’yi sürekli bağlayıcı karar almaya zorlamak ve genel kurul oylamalarında ABD-İsrail’i
iyice yalnızlaştıran sonuçlar çıkarmak.
3) Uluslararası Adalet Divanında süren tarihi
duruşmaya daha çok ülkeden destek sağlamak.
Zor bir süreç ve Filistin-İsrail sorunu dünyanın en karmaşık sorunu…
Ancak…
Eski dünyada çözülemeyen bu sorun, yeni dünya inşa olurken, elbette çözülecek…
Mehmet Ali Güller