İsrail, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü’nü (UNIFIL) bir kaç kez hedef alan saldırılarıyla, artık BM’ye açıkça düşmanlık yürüttüğünü ortaya koydu. Zira İsrail, geçen günlerde de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen adam” ilan ederek, tüm dünya ülkelerinin çatı örgütünü karşısına almıştı.

İsrail öncesinde de Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nı (UNRWA) defalarca hedef alarak diplomatları öldürmüştü.

Barış Gücü’nün görevi

BM Lübnan Geçici Barış Gücü’nün (UNIFIL) kuruşulu 1978’e dayanıyor. UNIFIL, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 425 ve 426 sayılı kararlarıyla uluslararası hukuka göre görev yapıyor. UNIFIL’ın görevi, 2006’da alınan 1701 sayılı kararla güçlendirildi.

46 ülkeden ve 10 binden fazla askerin görev yaptığı UNIFIL, kurulduğu yıldan itibaren görev süresi düzenli yenilenen bir “barış koruma misyonu”dur. Lübnan ile İsrail arasında “Mavi Hat” olarak bilinen sınır boyunca müdahale gücü olarak hareket etme yetkisine sahiptir.

Üssü işgal etti, ana girişi ve gözlem kulesini vurdu

İsrail ordusu, 10 Ekim’de UNIFIL’ın bir gözlem kulesini hedef almıştı ve iki barış gücü askeri yaralanmıştı.
İsrail ordusu ertesin gün de, 11 Ekim’de, Lübnan’ın güneyindeki Ras Nakura bölgesindeki UNIFIL komuta merkezinin ana girişini top mermisiyle hedef aldı. İsrail ordusu aynı gün, UNIFIL’ın bir gözlem kulesini de tankla vurdu. İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyindeki Ramyah’da bulunan BM üssüne de zorla girdi. 45 dakika süren işgalde 15 barış gücü askeri yaralandı.
Bu saldırılar planlı bir şekilde yürütülüyor. Zira İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, saldırılardan önce BM Genel Sekreteri’ne seslenerek, “UNIFIL’ı çekmesini” istemişti.

İtalya’dan İsrail’e tepki

UNIFIL’da görev yapan en büyük ikinci grubu, İtalyan askerleri oluşturuyor. İtalya 7 Ekim’den bu yana hep İsrail’den yana tutum alıyordu. Ancak İsrail’in UNIFIL’a saldırması, Roma’nın da tutumunu değiştirmesine neden oldu.

İsrail, İtalya’dan askerlerini çekmesini isterken, İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto “İtalya ve BM, İsrail’den emir almaz” diyerek tepki gösterdi; İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani soruşturma başlatılmasını istedi, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de “İsrail’in asker çekilmesi talebinin reddedildiğini” ilan etti.

İspanya-İrlanda’dan AB’ye çağrı

İsrail’in BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen adam” ilan etmesi üzerine 104 BM üyesi ülke ve Afrika Birliği, Guterres’e destek ve İsrail’e kınama mektubu yayımladı.
Mektupta Guterres’in “BM Şartı’nda belirtilen amaçlara ulaşılmasında hayati bir rol oynadığı” vurgulandı.
İsrail’i hedef alan bir diğer girişim de İspanya ve İrlanda’dan geldi. İki ülke, İsrail’in UNIFIL’a saldırması nedeniyle, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın sonlandırılmasını istedi. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, BM misyonunun Lübnan’dan çekilmeyeceğini belirterek, İsrail’i kınadı.
İspanya, Fransa’nın ardından İsrail’e silah sevkiyatının kesilmesini isteyen ikinci Avrupa ülkesi oldu. Yine İspanya, İrlanda ile birlikte geçen aylarda Filistin’i tanıma kararı alarak, Avrupa’da önemli bir süreci başlatmıştı; bu ikiliyi Norveç ve Slovenya izlemişti.

Veto kartı altında ezilen hukuk

İsrail’in BM’yi de karşısına alan bu saldırganlığı, kuşkusuz ABD’nin koruma kalkanı altında yapılıyor. İsrail, ABD’nin veto kartı sayesinde, BM’nin kararlarından korunuyor.
Diğer yandan İsrail, ABD silahlarıyla saldırıyor ve ABD savunma sistemleriyle korunuyor. Dolayısıyla tabloyu “ABD sponsorluğu yoksa, İsrail saldırganlığı da yoktur” diye özetleyebiliriz.

Ancak İsrail’in pervasızlığı, en sonunda ABD’ye de yük olacak. ABD zaten BM Genel Kurulu’ndaki oylamalarda artık İsrail’e destek verecek ülke bulamamakta, veto kartı sayesinde durumu idare etmektedir.
İsrail’in BM’ye saldırıları, BM’de reform tartışmalarını hızlandırabilir. Zira uluslararası hukukun ABD veto kartının altında ezilmesi, giderek Avrupa içinde de tepki topluyor. Ve giderek daha çok Avrupalı, ABD’nin Ukrayna ve İsrail yükünden şikayetçi oluyor.