İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve
Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın içinde bulunduğu helikopterin 19 Mayıs 2024 günü düşmesi ve 15 saatlik arama kurtarmadan sonra cesetlerine 20 Mayıs’ta ulaşılması, Türkiye de dahil pek çok ülkede komplo iddialarına yol açtı.
Biri dış, biri iç kaynaklı iki temel iddia üzerinde duruluyor. Ancak eldeki veriler, bu iki iddianın da zayıf olduğunu gösteriyor; olayın kötü hava şartlarına bağlı bir kaza olduğu yüksek ihtimal.
Fakat yine de iki temel iddianın incelenmesi ve işaret ettikleri yön bakımından İran Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı’nın ölümünün İran ve bölge açısından nasıl sonuçlar doğurabileceği üzerinde durmamız lazım.
İsrail’in rolü iddiası
İlk iddia,
Reisi ve Abdullahiyan’ın helikopterinin sabotajla düşürüldüğü yönünde. Olağan şüpheliler öncelikle İsrail, sonra ABD.
Ülkeler bu tür sabotajları genelde üstlenmezler, sadece yapan ve maruz kalan bilir. Böylece iki ülke birbirine siyasi çıkarları bağlamında olabilecek en güçlü mesajı vermiş olurlar. Ancak İsrail’in yakın zamanda İran tarafından 1700 kilometre uzaklıktan gönderilen füzelerle vurulduğunu hatırlarsak, olayda parmağı varsa, İsrail’in bu sabotajı göstere göstere üstlenececeğini düşünebiliriz.
Ancak İsrail’den ve ABD’den gelen açıklamalar “ilgimiz yok” netliğinde. Kaldı ki mevcut koşullarda ne İsrail’in böyle bir sabotaja girecek durumu var, ne de ABD’nin buna ihtiyacı. Tersine ABD daha yeni Umman’da İran’la gizli bir görüşme yaptı.
ABD’nin de İran’ın da savaşın bölgeselleştirilmesinden çıkarı yok ve kıvılcımları söndürmek için 7 Ekim’den bu yana kontrollü temas halindeler.
Taht mücadelesi mi?
İkinci iddia ise iç kaynaklı ve özetle şöyle: “İran’ın dini lideri Ayetullah
Hamaney 85 yaşında ve sağlık sorunları var. Yerine en güçlü aday İran Cumhurbaşkanı
Reisi’ydi.
Reisi’nin ölümüyle
Hamaney’in oğlu
Müçteba Hamaney’in önü açıldı.”
İran rejimi, babadan oğula iktidar devrine soğuk bakıyor. Rejimin kurucusu Ayetullah
Humeyni’nin bu yönde açıklamaları var. Yerine geçen ve ülkeyi 1989’dan beri yöneten Ayetullah
Hamaney de babadan oğula iktidar devrine karşı. Dolayısıyla “baba-oğul Hamaney Reisi’yi devreden çıkardı” özetli bu iddianın zemini yok. Peki sadece oğul? Şu kadarını söyleyelim:
İran devleti, ideolojisi ne olursa olsun, geleneği olan güçlü bir devlettir ve bu devlet anlayışında “hızlandırılmış Büyük Ayetullahlık” gibi uygulamaların hayat bulabilmesi çok zordur.
Zarif’in mesajı
Özetle Türkiye’de de, uluslararası kamuoyunda da çok konuşulan bu iki iddianın dayanakları çok zayıf.
Gerek olayın olduğu coğrafya, gerek arama kurtarma görüntülerine de yansıyan kötü hava şartlarının varlığı, olayın bir kaza olduğunu gösteriyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı
İlham Aliyev ile yaptığı baraj açılışından dönen
İbrahim Reisi’nin aniden değişen kötü hava şartlarının kurbanı olduğu anlaşılıyor.
Tabi buna eklenecek bir faktör de teknolojidir. Eski İran Dışişleri Bakanı
Muhammed Cevad Zarif’in mesajı önemli: “Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin düşmesiyle ilgili trajedide suçlu, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararına rağmen
uçak/helikopter ve yedek parçaları satışına ambargo uygulayan ABD’dir.”
Bitirirken belirtelim: İran’da
cumhurbaşkanı, strateji ve politika belirleyen değil, uygulayan konumdadır. İran’ın rotasını dini lideri çizer ve İran’da güçlü bir devlet vardır. Dolayısıyla bu vahim kazanın kayıpları, İran siyasetini etkilemez.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN