Doğru haber, halkı bilgilendirme, tarafsızlık ve basın özgürlüğü gibi kavramları ağzından düşürmeyen Batı medyası konu Xinjiang, daha doğrusu Çin olunca bu değerlerin yakınından bile geçmiyor.

Çin hakkındaki her türlü söylenti her zaman Batı medyasının dezenformasyonunun odak noktası olmuştur. Bu dezenformasyonun son yıllarda özellikle Xinjiang ile ilgili haber ve yorumlarda zirve yaptığı söylenebilir.

Volkswagen Grubu, Urumçi’deki fabrikasını kendi ekonomik nedenleriyle sattı, ancak Batı medyasının bir kesimi bu kararı sözde insan hakları sorunlarıyla ilişkilendirdi. Hedefte sadece bölgenin otomotiv sanayisi değil, pamuğu hatta domatesi bile var. İngiliz süpermarketlerinde satılan çeşitli ketçaplarda Xinjiang’da üretilen domateslerin kullanıldığı büyük bir keşif gibi sunuldu. BBC, bu domateslerin “zorla çalıştırma” ürünü olduğu iftirasını yaydı.

Dedikodu yapmamak, söylentilere inanmamak ve söylenti yaymamak gazeteciliğin asgari mesleki etiği olarak kabul edilir. Ancak “gazetecilik profesyonelliği” ile gurur duyan ve “tarafsız” olduğunu iddia eden Batı medyası dünya çapında yalanlar ve önyargılarla düşmanlıklar aşılamaya devam ediyor. Haberlerinde ve yorumlarında Xinjiang’da sözde “zorla çalıştırma” ve “soykırım” olduğu gibi yalanlar sürekli tekrarlanıyor. Bunun için her türlü hileye başvurmaktan da kaçınılmıyor. Hong Kong’daki gösterilerle ilgili “demokratlar” ve "güzel manzara" gibi ifadeler kullanılırken, kendi ülkelerindeki benzer durumlarda “isyancı” nitelemesi yapılabiliyor.

BBC’nin kıstasları

Yıllar önce Çin’de İngilizce yayımlanan China Daily gazetesi, “BBC, çalışanlarında hangi becerileri arıyor?” sorusuna gelen yanıtları özetlemişti:

“Konu yaratma becerisi, ancak önce sonuca varma ve daha sonra onu kanıtlamak için kanıt arama ilkesini takip etme; düşük bir kamera ayağı kullanma ve görüntünün gerçeği yansıtan gizli bir kameradan alınmış gibi görünmesini sağlamak için kamera sallama yeteneği; röportaj yapılan kişileri yanlış yorumlamak için dış ses kullanan son biçimlere tekniklerini uygulama; suç dünyasının özel efektlerini yaratmak için koyu renk filtresi ve don müziği kullanmak.”

Yıllardır, bazı büyük Batı medya kuruluşları Çinli İnternet kullanıcılarının alay konusu oluyor. Sosyal medyada sık sık "Fazla CNN olmayın", “New York Times’ın meşhur çifte standardı", "BBC‘nin önyargılı yayını” gibi ifadelere rastlanıyor.

Kibirli “Batı Merkeziyetçiliği”

Uzmanlara göre, Batı toplumlarının uzun zamandır inandığı ve toplumsal fikir birliği sağlamak için dayandığı “gerçekler” azaldı. Batı kamuoyu dezenformasyon ve aldatma dönemine girdi. Başta ABD olmak üzere Batı'nın iliklerine işlemiş kibirli "Batı merkeziyetçiliği" derin kök salmış durumda ve Batı sisteminin tüm dünyada kullanılabilecek tek kriter olduğu ve “tüm hastalıkları iyileştirdiği” düşünülüyor. Çin'in sisteminin farklı olmasını cezalandırmak istiyorlar. Çin'i itibarsızlaştırmak “şartlandırılmış bir refleks” ve "politik doğruluk" haline geldi.

Yine uzmanlara göre, Batı’da kibirli bir "anlayışsızlık" var. Batı'nın siyasi ve ekonomik modeline uygun gelişmemiş bir ülke olarak Çin nasıl bu kadar hızlı gelişebilir. Çinli yorumcular Batı'daki bazı çevrelerin bunu anlamadığı, hatta anlamak istemediği görüşünde. Bu yorumculara göre, “Yenemeyen üzümler ekşi olmalı” ve kibirli "Batı merkeziyetçiliği" düşüncesinin etkisiyle Batı medyası Çin'e sürekli saldırmak için hayali “gerçekler” üretmeye başladı ve bu durum daha histerik hale geldi. Adeta medya kötülüğü yaymak için bir araç haline dönüştü.

“Bilerek yalan söylüyorlar”

Çin basınında Guangzhou'daki ABD Başkonsolosluğu yetkililerinin bir resepsiyonda söyledikleri aktarıldı: “Xinjiang’da sorun yok. Ancak Xinjiang’ı insan hakları konularını abartmak için kullanmak etkili bir araçtır. Bunları Çin'i zor duruma sürüklemek için kullanabiliriz, ki bu ABD için iyidir.”

Bir başka habere göre, Zimbabve'deki ABD Büyükelçiliği yerel medyadan Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni itibarsızlaştıran bir haber için bin ABD Doları teklif etti. Belli bir anda herkesi kandırabilir ya da bazı insanları her zaman kandırabilirsiniz, ancak herkesi her zaman aldatmak imkânsızdır. Berbat yalanlar tekrar tekrar ortaya çıkıyor ve uluslararası kamuoyu alanında "daha Batılı olmayan bilgi kaynakları" çağrısı gittikçe güçleniyor.

Bir süre önce, BBC Başkanı bir forumda İngiliz hükümetinin BBC'nin bütçesini kısmasının bu kurumu Afrika, Ortadoğu, Latin Amerika ve diğer bölgelerde “geri çekilmeye” zorlayacağını ve Çin ve Rusya'nın “daha fazla pozisyon almasına" yol açacağını söyledi.

Çin’e seyahat edenlere uygulanan vize kolaylığının kapsamı genişliyor. Daha fazla yabancı Çin'e geldiğinde, Çin'in Batılı politikacıların ve medyanın tasvirleriyle "tamamen çeliştiğini" görüyorlar. Her normal insan soracaktır: “Kim yalan söylüyor?” Çinli yorumcuların dediği gibi “Bilerek yalan söylüyorlar biliyorlar ve ayrıca yalan söylediklerini bildiğimizi de biliyorlar.”