Rusya’nın 11 Eylül’ü
Barış Adıbelli
Geçtiğimiz cuma akşamı Rusya tarihinin en büyük trajedilerinden birisi yaşandı. Moskova'da bir konser salonunda dört terörist tarafından düzenlenen saldırıda 150 kişi hayatını kaybetti bir o kadarı da yaralandı. Saldırılardan kısa bir süre sonra terör örgütü IŞİD-Horasan bu terör eylemini üstlendi. Çok geçmeden de Ukrayna sınırına yakın Bryansk bölgesinde bu saldırıyı gerçekleştiren ve yardım eden toplam 11 kişi yakalandı. Saldırıyı gerçekleştirenlerin Tacik kökenli oldukları duyuruldu. Saldırganlar yakalandıkları anda verdikleri ifadede bu saldırıyı para için yaptıklarını itiraf ettiler.
Son dönemde Tacikler birçok olayın faili olarak çok fazla öne çıkmaya başladılar. Geçtiğimiz aylarda İran Kirman’da yapılan bombalı saldırının failleri arasında da Tacikler dikkat çekmişti. Aslında, son dönemde Avrasya’nın en problemli ve en zayıf noktalarından birisi olan Tacikistan hem Rusya’nın hem de Batının yoğun ilgisini çekmektedir. Tacikistan, aynı zamanda Rusya’nın sınırları dışında ki en büyük askeri üssüne ev sahipliği yapmaktadır. Burada Rusya’nın özel operasyon birlikleri bulunmaktadır. Rusya bu üssün tüm Orta Asya bölgesinde güvenlik ve istikrarın güvenilir bir garantörü olduğunu söyleyerek özellikle Afganistan'dan kaynaklanan potansiyel tehditlere ve zorluklara yanıt vermeye hazır olduğunun altını çiziyor. Rus üssü Tacikistan ile 2012’de yapılan bir anlaşmayla 2042 yılına kadar Tacikistan’da kalmaya devam edecek.
Soğuk Savaşın hemen bitmesinden sonra 1992’de Tacikistan hükümeti ile İslami gruplar arasında çok kanlı bir iç savaş yaşanmıştır. İç savaş 1997’de sona ermiştir. Bugün hala Tacikistan’da iç dengeler pamuk ipliğine bağlıdır. Bu hassas iç dengeyi ve iç istikrarı sağlama adına uzun yıllardan beri iktidarda olan Tacikistan Cumhurbaşkanı İmam Ali Rahmanov, Rusya ve Çin’le ilişkileri yakın tutmaktadır. Tacikistan aynı zamanda Şangay İşbirliği Örgütü kurucu ve daimi üyesidir. Bu bağlamda Rus üssü, aynı zamanda Tacikistan'ın sınırlarını ihlal etmeye çalışan aşırılıkçı terör hücrelerini tespit etme ve etkisiz hale getirme" yönündeki ortak iradenin de bir parçası.
Tacikler, Tacikistan’ın dışında Afganistan’da da aslında etkin gruplardan bir tanesidir. Özellikle, tarihte Kuzey İttifakı lideri Tacik kökenli Pencşir arslanı olarak bilinen ve 2001’de El Kaide tarafından öldürülen Ahmet Şah Mesut ve grubu bunun en önemli örneğidir. Şimdilerde bu Tacik ağırlıklı direniş grubunun liderliğini 2019’dan beri Ahmet Şah Mesut’un oğlu Fransa’da eğitim görmüş Ahmet Mesud yapmaktadır. AB ve özellikle Fransa Ahmet Mesut’a Afganistan’da destek vermektedir.
AB, sadece Afganistan’daki Tacik grupları desteklemekle kalmıyor son yıllarda özellikle Tacikistan’a yoğun bir ilgi gösteriyor. Rusya, Avrupalı güçlerin Tacikistan’a gösterdikleri ilgiden zaten rahatsızdı. 2021’de ABD’nin Afganistan’ı terk etmesi aslında Afganistan’da büyük bir jeopolitik güç boşluğun doğmasına da neden olmuştur. Her ne kadar Taliban Afganistan’da iktidarı devralsa da Afganistan’ın tamamını kontrol altına alamamıştır. Bu bağlamda, bir tarafta Tacik gruplarının mevzileri varken ve AB’den çekindiği için müdahale edemezken öbür tarafta Afganistan’ın doğusunda Çin ve Pakistan sınırlarına yakın bir bölgede de IŞİD-Horasan örgütü bulunmaktadır. Bu örgütün de ABD’nin dolaylı himayesi altında olduğu söylentileri dolaşmaktadır.
2015 yılında Avrasya coğrafyasında Hilafeti kurmak için aralarında IŞİD'e bağlılık sözü veren Pakistan Talibanı ve Özbekistan İslami Hareketi'nin de bulunduğu militan gruplar tarafından kurulan IŞİD-Horasan, hedefleri arasında İran, Pakistan, Afganistan, Rusya ve Çin var. Özellikle Pakistan ve Afganistan bu örgütün en fazla eylem yaptığı bölgelerdir.
2016’da resmen terör örgütü olarak ABD’nin kabul ettiği IŞİD-Horasan aslında hayalet bir örgüt. Tam anlamıyla örgütün bütün gücü kapasitesi bilinmiyor. Örgüt daha çok hücre şeklinde hareket eden militanların eylemlerini kurumsal olarak üstlenen bir rol oynuyor. Radikal farklı yapıların uzantıları olduğu gibi bazen de çeşitli ülkelerin gizli servislerinin operasyonel elemanları olup yaptıkları eylemleri üstlenecek bir örgüt görevi görüyor. Böylelikle, bu gizli servisler arkalarında iz bırakmamış oluyor. Özellikle son dönemde Rusya Savunma Bakanlığı, ABD’nin Suriye sahasında IŞİD militanlarını toplayarak uçaklarla Afganistan’a taşıdığını daha önce kamuoyunda gündeme getirmişti.Son dönemde IŞİD-Horasan, Pakistan ve İran’daki eylemleriyle gündeme gelmişti.
2021 yılında ABD’nin Taliban'la imzalamış olduğu gizli bir anlaşmayla Afganistan’da iktidarı 20 yıldan beri terörle mücadele kapsamında savaştığı Taliban'a devretmesinin ve trilyonlarca dolar harcayıp kurduğu Afgan devletini ve Afgan ordusunu bir kalemde silip çöpe atmasının gerçek nedenini öğrenemediğimiz sürece Afganistan’ın ABD’nin yeni Avrasya politikasında nasıl bir rol oynayacağını da idrak etmemiz oldukça zor olacaktır. Her şeyden önce ABD ile Taliban arasında imzalanan gizli anlaşma ve protokollerin içeriğinin ifşa olmadan bölgede ortaya çıkacak sürprizleri önceden tahmin etme imkanı olmayacaktır.
2021’den beri Rusya, Afganistan’daki yeni Taliban yönetimine temkinli yaklaşmaktadır. Taliban’ın kurduğu hükümeti halen Rusya resmi olarak tanımamıştır. Suriye sahasından iyi bildiği IŞİD’in Avrasya versiyonu olan IŞİD-Horasan’ı da Afganistan’da çok yakından takip ettiği biliniyor. Bilhassa, bu örgütün Orta Asya Türk Cumhuriyetleri üzerinden Rusya’ya sızma ve Rusya’da yer edinme ihtimalini de hep Rusya göz önünde bulunduruyordu. Bu nedenle, şüphelilerin diğer ülkelerde olduğu gibi Rusya’da da takibat altında olduğu bir gerçektir; ancak buna rağmen teröristler ellerindeki silahlarla Moskova’nın göbeğinde bu saldırıyı gerçekleştirebilmiş ve Ukrayna sınırına kadar gitmeyi başarmışlardır.
Saldırıların IŞİD tarafından üstlenilmesi, Kremlin’i tatmin etmemiştir. Rusya’ya göre hala saldırılarda eksik parçalar bulunmakta ve ele geçirilen teröristlerin “ radikal aşırıcı terörist” profiline uymadıklarına inanmaktadırlar. Teröristlerin ilk anda verdikleri ifadeler de medyada tiyatro olarak değerlendirilmiştir.
Bu saldırılar ve saldırganlar bağlamında kafalarda hala bir takım sorular, bir takım şüpheler bulunmaktadır ve bu saldırıda IŞİD’den çok bir gizli servis parmağının olması olasılığı ağır basmaktadır. Bu nedenle, Rusya, hala bu saldırılarda Ukrayna bağlantısına ve Batılı gizli servislerin parmağının olduğuna inanmaktadır ve bu yönde de çalışmalar yürütmektedir.
Her ne kadar ABD, Ukrayna’nın bu saldırılarda herhangi bir sorumluluğunun olduğuna dair ellerinde bir kanıt olmadığını söylese de Rusya, Ukrayna faktörünü göz ardı etmiyor. En azından teröristlerin Ukrayna’ya kaçmak üzere yakalanmasından yola çıkarak Putin, teröristlere Ukrayna’nın eylemden sonra kucak açtığı iddiasında bulundu. Putin’in bu iddiası üzerinden bakıldığında Ukrayna’nın saldırılardan önce bu eylemden haberdar olduğu sonucu çıkıyor.
Son dönemde Putin'in İslam'a yönelik mesajları Kur'an 'a yönelik mesajları oldukça öne çıkmıştı. Batının aksine Rusya'da bir İslam karşıtlığı yok. Rusya Müslümanlarla bir iç barış sağlamış durumda. Ancak bu saldırının faillerinin Müslüman olması sanki Rusya'daki iç istikrarı, iç barışı karıştırmaya yönelik bir sabotaj eylemiymiş gibi bir izlenim vermektedir. Küresel güçler, Ukrayna savaşında zayıflatamadıkları Rusya'da bir iç savaş başlatmanın arayışı içerisindeler. Ramazan ayında Müslüman kökenli saldırganlar sivil insanları katletmeleri genel olarak Rus toplumunda ortaya çıkaracağı manzara düşünüldüğünde bu tehlikenin de ne kadar büyük olduğu görülecektir. Tıpkı İsrail'in Gazze'de yaptığı gibi Rusya'nın masum Müslümanlar üzerine saldırmasını kışkırtmak muhtemelen bu saldırıların amaçlarından bir tanesidir.
Putin’in saldırılardan sonra yapmış olduğu ulusal sesleniş konuşmasında saldırılara karşı gereken cevabın verileceğini söylemiştir. Ayrıca, Putin, Rusya’nın çok uluslu bir ülke olduğunu dolayısıyla Rus toplumuna nifak tohumlarının ekilmesine izin vermeyeceklerini ve ayrıca terörün devleti ve milliyeti olmadığına işaret ederek Rusya’da hiçbir etnik grubun ötekileştirilmesine veya düşmanlaştırılmasına izin verilmeyeceğine de işaret etti.
Sonuç olarak saldırılardan sonra Rusya yeni bir güne uyandı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deniyor. Putin, saldırılara güçlü ve kararlı bir cevap verileceği konusunda Rus halkına söz verdi. Avrasya coğrafyasının ciddi bir terör sorunu var. Bu sorun gün geçtikçe bir kartopu gibi büyümektedir. Öyle ki IŞİD-Horasan örgütü, Belucistan üzerinden Pakistan’la İran’ı savaşın eşiğine dahi getirdi. Bölgede terörün sorununun çözümünün tek bir yolu var o da bölgesel işbirliği. Bölgedeki devletlerin terörle mücadelede birlikte hareket etmeleri ve buradaki terör gruplarını birbirlerine karşı bir silah olarak kullanmamaları gerekmektedir. 21 yüzyılda terör örgütleri neo-emperyalist güçlerin paralı askerleri haline geldiği gerçeği da unutulmamalıdır!
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN