Çin Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 16-17 Mayıs tarihleri arasında Çin'e resmi bir ziyarette bulunacağını duyurdu. bu gelişme, Putin'in Rusya Devlet Başkanı olarak yeni dönem için yemin etmesinden sonraki ilk resmi ziyareti olacak. Bu sene ayrıca, Çin ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75. yıl dönümü. Bu bağlamda, Xi ve Putin’in ikili ilişkiler, çeşitli alanlarda işbirlikleri ve uluslararası ve bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunacakları öğrenildi.

Putin'in ziyareti sürpriz değil

Putin'in yeniden seçilmesinin ardından ilk resmi ziyaretinin hedefi olarak Çin'i seçmesi sürpriz değil. Rusya, Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyonla birlikte Kolektif Batı’nın NATO ve eski Sovyet ülkelerindeki renkli devrimler aracılığıyla kendisine yönelik kuşatma hamlesine açık bir cevap verdi.  Çin ise, Rusya’nın operasyonunun başladığı 24 Şubat 2022’den itibaren sürekli ‘barış ve diyaloğu’, ‘ulusal egemenliği’ ve ‘ülkelerin güvenlik endişelerinin giderilmesini’ savundu. Çin ve Rusya, SSCB döneminde yaşanan kimi görüş ayrılıklarına rağmen, SSCB’nin dağıldığı 90’lı yılların ardından da ilişkilerini geliştirmeyi başardı. Uluslararası meselelere yaklaşımlar konusundaki kimi konsept farklılıklarına rağmen, ilişkilerin gelişmesindeki itici güç, Çin’in diğer her ülkeye vadettiği gibi, Rusya’ya da sunduğu içişlerine karışmama ve eşitler arası bir ilişkilenme biçimiydi.  Bu noktada bir parantez açarak geride bıraktığımız 2023 yılına geri dönmemiz gerekiyor, zira Putin’in ziyareti, aslında bir iade-i ziyaret. Çin lideri Xi, geçtiğimiz 10 yılda Rusya’ya 8 ziyaret gerçekleştirdi ve iki lider toplamda 40 kez yüz yüze görüştü.

100 yıldır olmayan bir değişim

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in, geçen sene düzenlediği iki günlük Rusya ziyaretinin ardından ayrılırken Rusya lideri Vladimir Putin’e “100 yıldır olmayan bir değişim geliyor ve bu değişimi birlikte gerçekleştiriyoruz…” demesi ise, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir boyut kazandığının habercisiydi.  Bu tablo, Çin ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerde, -mevcut uluslararası krizler de düşünüldüğünde- vites artırıldığının bir göstergesi.  Yapılan görüşmelerin ardından, iki ülke arasında imzalanan ‘Yeni Dönemde Kapsamlı Stratejik İşbirliği Koordinasyonunun Derinleştirilmesi ve Ukrayna Krizinin Diyalog Yoluyla Çözülmesi’ başlıklı ortak bildiride, sorunun çözümü için ‘en iyi yolun diyalog olduğu’ vurgulandı ve ‘krizi artıracak adımlardan kaçınılması gerektiği’ belirtilmişti. Bildirideki “Taraflar, herhangi bir ülke veya ülkeler grubunun, başka ülkelerin meşru güvenlik çıkarlarına zarar vererek askeri, siyasi ve diğer alanlarda avantaj elde etmesine karşıdır” ifadeleri ise, ABD önderliğindeki Batı kampına bir mesajdı. Geçen sene Xi’nin Rusya ziyaretinde öne çıkan konsept ‘çok kutupluluk’ olmuştu. İkisi de BM Güvenlik Konseyi üyesi olan bu ülkelerin çok kutuplu bir dünya düzeni konusundaki fikir birliği ise devam ediyor. Bu görüşmede de aynı konseptin hakim olması beklenirken, uluslararası konularda yalnızca Ukrayna savaşı değil, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı operasyonu, İsrail güçlerinin Gazze halkına yönelik aylardır devam eden imha saldırısı ve ABD’nin Taiwan üzerinden yürüttüğü politika da masada olacak. Uluslararası meselelerin yanında, iki tarafın enerji, havacılık, eğitim, ulaşım, altyapı inşaatı, tarım ve medya dahil olmak üzere birçok alanda işbirliği adımları atması bekleniyor. Dolayısıyla, Çin ile Rusya arasındaki stratejik ortaklığın uluslararası dengeleri büyük ölçüde etkileyecek olduğu gerçeğinden hareketle, ilişkilerin nasıl bir düzleme taşınacağını anlamak için bu ziyareti dikkatle takip etmek gerekiyor. YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN