Belarus,
yeni bir askeri doktrin yayınlayarak ülkenin ulusal güvenliğiyle ilgili yeni stratejiler belirledi.
Bu karar, yeniden silahlanma, yeni askeri tatbikatlar ve
Belarus ordusundaki organizasyonel yenilikleri içeriyor. Ayrıca, NATO kuvvetleri Belarus sınırına güç yığarken, ülkeye taktik nükleer silah yerleştirilmesi kararı da alınmıştı.
Peki, Minsk yönetimi
neden yeni bir askeri doktrine ihtiyaç duydu?
Minsk yönetiminin bu yeni askeri doktrininin bir ‘militarizasyon hamlesi’ mi, yoksa caydırıcılık amaçlı mı olduğunu anlamak için
Belarus çevresinde artan askeri hareketliliğe yoğunlaşmak gerekiyor.
Belarus’un Ukrayna sınırına yakın bölgelerde
yaklaşık 120 bin kişilik askeri hareketlilik gözlemleniyor. Bunların arasında NATO paralı askerleri de bulunuyor.
Yalnızca Ukrayna da değil,
bugün 64 binin üzerinde ABD askeri personelinin yanı sıra yaklaşık 33 bin NATO askeri de Avrupa'da kalıcı olarak görev yapıyor. Bunlardan 20 bine kadarı ise,
Polonya ve Baltık ülkelerinde, yani Belarus yakınlarında konuşlanmış durumda.
Belarus’un ülkeye nükleer silah yerleştirme kararı, ‘militarizasyon’ ve ‘provokasyonla’ suçlanmıştı. Ancak, konu halihazırda ABD nükleer savaş başlıkları ile dolu Avrupa ülkeleri olduğunda ise ‘güvenlik ihtiyacı’ söylemleri devreye giriyor.
Yayınlanan doktrinde neler var?
Yayınlanan belgenin ilk sayfasında, Belarus'un askeri müttefiklerinin
‘ortak çıkarlarını devletin elindeki tüm araçları kullanarak’ savunmaya hazır olduğu belirtiliyor.
‘Müttefiklerin ortak çıkarlarını koruma’ konsepti ise Batı ülkeleri için yeni değil. Bu noktada, NATO Anlaşması’nın ‘bir üye ülkeye yapılan saldırının bütün üyelere yapılmış sayıldığını’ söyleyen 5. maddesini hatırlamak gerekiyor.
Ayrıca, yayınlanan yeni belgede ilk kez
Belarus'a yönelik tehditler açıkça tanımlanıyor.
Örneğin, Polonya da bu tehdit kaynakları arasında belirtiliyor. Polonya’nın hem siyasi, hem de askeri olarak Rusya ve Belarus’a karşı konumlanması ve çok uzun süredir
Belarus’taki AB yanlısı renkli devrim odaklarına ev sahipliği yapması, bu ülkeyi yeni askeri doktrindeki ‘tehditler’ arasına almaya yeterli.
Aynı şekilde, Ukrayna ve Baltık ülkelerinin Belarus ve Rusya'ya yönelik militarist açıklamaları, sıcak çatışma için atılan adımlar ve NATO ile ilişkileri, Minsk yönetiminin odaklandığı tehditler arasında yer alıyor.
Sınır ötesi çatışma kararı
Yeni askeri doktrinin kuşkusuz en önemli kararı ise, Belarus ordusunun Belarus toprakları dışındaki çatışmalara katılmasına izin vermesi.
Bu karar, belgenin 37. maddesinde şu ifadelerle açıklanıyor:
“Müttefik sorumluluklarını yerine getiren Belarus Cumhuriyeti askeri saldırıya katılmaz, ancak kolektif güvenliğin sağlanması ve uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına yönelik faaliyetler çerçevesinde kendi toprakları dışındaki uluslararası bir silahlı çatışmaya katılma olasılığını kabul eder.”
Elbette, Minsk yönetimi tarafından alınan bu kararları, Ukrayna’da devam eden özel askeri operasyon gibi sıcak gündemler ve Rusya ile 2000 yılında imzalanan ve iki ülke arasında devletler üstü bir organizasyon kuran ‘Birlik devleti’ ve Belarus’un çok önemli bir parçası olduğu
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) gibi ittifak yapıları düzleminde düşünmek gerekiyor.
Aslında, benzer bir ‘ortak savunma’ kararı, Belarus ile Rusya arasında kurulan
Birlik Devleti’nin Askeri Doktrini'nde de yer alıyor.
Birlik Devleti Askeri Doktrini’nde yer alan
“Katılımcı Devletler, katılımcı Devletlerden herhangi birine karşı askeri güç kullanılarak yapılan herhangi bir eylemi, bir bütün olarak Birlik Devleti'ne karşı yapılmış bir girişim olarak değerlendirir ve ellerindeki tüm güç ve araçları kullanarak uygun misilleme tedbirlerini alırlar” ifadeleri, Belarus’un
yeni Askeri Doktrinin 90. Maddesinde de yer alıyor.
Birlik Devleti ile Belarus’un askeri doktrini arasında güncellenen bu uyum, öncelikli olarak
NATO’nun Baltık bölgesi ve Doğu Avrupa’da artan askeri varlığı ve Ukrayna’ya yapılan askeri yardımların yarattığı potansiyel tehditlerden kaynaklanıyor. Bir diğer deyişle, Batı’dan yönelen askeri tehditlere karşı bir süredir hazırlık içinde olduğu bilinen Minsk yönetimi, bu doktrinle birlikte,
beklenen bu saldırı karşısında hazırlıklarını hızlandırıyor.
Bu doktrinin sonuçlarını göreceğimiz ilk çatışma sahası ise Ukrayna olabilir…
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN