Marksist iktisatçı, Prof. Dr. Korkut Boratav, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) Marksist teoriyi inceleme ve geliştirme üzerine ele aldığı ve üst düzey ÇKP yöneticileriyle akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen toplantıya dair değerlendirmelerini CGTN Türk için yazdı.
Boratav'ın yazısı şu şekilde:
29 Kasım 2024’te Beijing’te önemli bir toplantı yapıldı. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Politbüro üyelerinin, akademik çevrelerin katıldığı toplantının ana gündemi, Marksizmin Çin koşullarına uyarlanarak geliştirilmesi idi. ÇKP Genel Sekreteri Xi Jinping’in bu konudaki katkıları, önerileri de tartışıldı.
Bu toplantı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin siyasal sistemi ve özellikle Xi Jinping’in ÇKP liderliğini devraldığı Kasım 2012’den bu yana izlediği politikalar ve öncelikler açısından ayrıca önem taşıyor.
Xi, ÇKP Genel Sekreteri olduğunda başta SSCB olmak üzere Avrupa’da komünist partiler tarafından yönetilen rejimlerin tümü tarihe karımıştı. Çoğunluğu parlamenter ve çok partili rejimlere geçmiş; komünist partiler azınlığa düşmüş; Batılı iktisatçıların önerdiği, uyguladığı neoliberal şok tedavileri içinde üretim araçları özelleştirilmiş; kapitalist ilişkiler yaygınlaşmıştı. Kapitalizm, özellikle Rusya’da “oligarkların iktidarı” içeriği kazanmıştı.
Çin sosyalizminin bu furyadan etkilenmesi çok sınırlı kaldı. Mao’dan sonra ÇKP liderliğini üstlenen Deng Xiaoping, sosyalizmi piyasa dostu reformlarla ve dışa sınırsızca açılarak uzlaştırmayı denedi. Başarılı oldu. Sonraki yıllarda Deng’in reformları izlendi ve 20 yılda Çin ekonomisine olağan bir büyüme temposu sağlandı. Bugün Xi Jinping’in yönettiği Çin “alım gücü paritesi” ile hesaplanırsa ABD’nin önüne geçmiş, dünyanın en büyük ekonomisi olmuş; pek çok alanda teknolojik liderliği sağlamıştır.
Xi Jinping de, Deng’in “dışa açılma ve reform” stratejisini benimsedi. Bu stratejiyi, Deng Çin’e özgü bir sosyalizm ile bağdaştırma çabasındaydı. Xi, ÇKP yönetimine geçtikten hemen sonra, Parti saflarında “SSCB’de şanlı komünist parti, nasıl olup da iktidarı kaybetti? Çin için hangi dersler çıkarılabilir?” sorularını tartışmaya açtı. 2013’ten itibaren ÇKP ve kamu yönetimine yenilikler getirdi.
Xi’nin Çin siyasal düzenine getirdiği yenilikler nelerdir? İlk başta ÇKP’nin sadece devlet aygıtında değil, Çin toplumunun her köşesindeki liderliğini pekiştirmesi oldu. Sadece kent, kasaba, köy yönetimlerinde değil, devlet işletmelerinde, kapitalist şirketlerde parti hücrelerinin canlandırılması, yönetime katılması öncelik kazandı. Parti, hem kamu yönetiminin her aşamasında, hem de ekonominin içinde, giderek tüm toplumda liderliği adım adım, bazen yeniden üstlendi. İki-üç yıl önce bazı önemli, dev şirketler bu doğrultuda adımlar attı; taleplerde bulundu. ÇKP liderliği bu girişimleri ekonomik yaptırım ve siyasal yöntemlerle önledi.
Parti’nin toplumdaki liderliği, ancak, “hak edilerek” sağlanabilirdi. Bunu sağlamak için, sıradan Parti üyelerinde (“sineklerde”), hatta liderlik konumunda olanlarda (“kaplanlarda”) yozlaşma ve yolsuzlukların yaygınlaşması araştırıldı; belirlendi. Yolsuzluğa karşı sistematik mücadele kesintisiz hale geldi, artık kurumsallaştı.
ÇKP Programı veya Anayasası’na göre Marksizm, Parti’nin temel eylem rehberidir. Ne var ki, bu temel ilkede (1980’li yıllarda Rusya’da olduğu gibi) gibi aşınma, sıradanlaşma eğilimleri tespit edildi. Marksizmin hayatiyeti, Marx, Engels, Lenin, Mao ve takipçilerinin başlıca yapıtları yeniden okunarak, diyalektik ve tarihsel maddecilik öğrenilerek, uygulanarak mümkün olur. Xi Jinping yönetimi bu doğrultuda yoğun çaba harcadı. Temel Marksist kaynakların, teorinin genç kuşaklara intikalinde, incelenmesinde, yorumlanmasında önemli mesafeler alındı.
Yazının başında haberleştirdiğim 29 Kasım Beijing toplantısı bu doğrultuda atılan adımlardan biri olarak önem taşıyor. China Daily gazetesinin 29 Kasım ve ÇKP Merkez Komitesi’nin Qiushi dergisinin 2 Aralık sayılarında toplantıdaki önerilerden, kararlardan söz ediliyor. Önemli gördüklerimi aktarıyorum.
· Toplantı, Xİ Jinping’in ÇKP Genel Sekreterliği sonrasında Marksist kuramı incelemek ve geliştirmek üzere oluşturulan programın bir parçasıdır. Programın ana gündemi (yazının başında açıkladığım gibi) Marksizmin Çin koşullarına uyarlanarak geliştirilmesidir.
· Çalışmalar hem Çin kültürel mirasının birikimlerinden yararlanacak, hem de bugünkü Çin’in modernleşme hedeflerine katkı yapacaktır. Felsefe ve sosyal bilimler alanlarında Marksizmin güncelleşerek ve Çinlileşerek (“sinicization”) zenginleşmesi de hedeflenmektedir.
· Xi Jinping’in “Yeni Dönemde Çin’e özgü Sosyalizm Tezleri”nin incelenmesi, yaygınlaştırılması, ayrıca öncelik taşıyacaktır.
· Programa akademik çevrelerden, bilimsel ortamdan, kaynakların, nitelikli araştırıcıların katkıları sağlanacaktır.
Marksizm, 19’ncı yüzyılda Avrupa aydınlanma geleneğinin son halkası olarak inşa edilmiş; günümüze kadar Kuzey ve Güney Amerika’dan, Orta Doğu’dan, Asya’dan önemli teorik ve tarihsel katkılarla geliştirilmiştir. Çin devriminin öncülüğünü üstlenen ÇKP ve (başta Mao Zedong olmak üzere) liderleri Marksist teoride ve devrim pratiğinde bu birikimi son yüzyılda daha da zenginleştirdiler.
Aktardığım haber, Çin’den katkıların zenginleşerek devamına işaret ediyor. İlk ürünlerini bir süredir gözlemekteydik. Bizler de izlemeyi, gerektiğinde yararlanarak sürdüreceğiz.