Gökhun Göçmen
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a çıkmasıyla birlikte uluslararası ticareti ve siyasi istikrarı şekillendirecek konuların başında Çin ile ticaret savaşı yer alacak. Başkanlık kampanyası sırasında Çin’e ek olarak yüzde 60 tarife uygulayacağını duyuran Trump, seçimi kazanmasıyla birlikte ilk olarak yüzde 10’luk bir ek tarifeyi hayata geçireceğini belirtti.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde başlayan kimi zaman ateşkeslerle ara verilen ticaret savaşları sadece hükümet ve iş dünyası tarafından değil, tüketiciler ve üretim süreçlerinde yer alan ücretli çalışanlar tarafından endişeyle takip ediliyor.
Çare Dünya Ticaret Örgütü kuralları
Ticaret savaşlarının taraflara fayda getirmediğini görenlerin başında ise yatırımcılar geliyor. Eski Amerikan Çin Şirketler Derneği (AmCham China) Başkanı Roberta Lipson verdiği röportajda ticaret savaşlarının Amerikan iş dünyasına zorluklar çıkardığını belirtti. Ek gümrük verilerinin “işletmeler ve tüketiciler için beklenmedik sorunlar çıkardığına” ve bunun “sürdürülebilir bir çözüm olmadığına” işaret eden Lipson, bunun yerine Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına riayet edilmesi gerektiğini söyledi.
Hong Kong merkezli South China Morning Post gazetesinin sorularını yanıtlayan Lipson “Trump yönetimini ikili ilişkileri istikrara kavuşturmayı öncelik haline getirmesi konusunda cesaretlendiriyoruz. Pragmatik ekonomik politikalarına odaklanmak ve yapıcı diyaloğu teşvik etmek her iki tarafa için de olumlu bir atmosfer yaratır” diye konuştu
ABD’li şirketler Çin’de kalmak istiyor
AmCham Çin'in üye şirketler arasında yaptığı bir ankete göre, yaklaşık %52'si Çin daha fazla pazar erişimi sağlarsa yatırımlarını artırmayı düşünüyor. Bununla birlikte AmCham China'nın en son yıllık anketine atıfta bulunan Lipson, güven ifade eden üye sayısında yıllık bazda yüzde 9'luk bir artış olduğunu ve bunun önümüzdeki üç yıl boyunca Çin piyasasının açılma çabalarına ilişkin "temkinli iyimser bir bakış açısını" yansıttığının altını çizdi.
Eski Amerikan Çin Şirketler Derneği Başkanı Roberta Lipson, Çin ve ABD arasındaki ilişkileri öngörülebilir hale getirebilecek kişiler arasında Amerikalı milyarder Elon Musk’ın yer alabileceği öngörüsünde bulundu. Musk’ın Çin’deki devasa yatırımları ve Trump yönetiminde elde ettiği pozisyon sayesinde karşılık güven ve anlayışı kolaylaştırabileceğini vurgulayan Lipson “Musk gibi kişiler hayati önemde” ifadesini kullandı.
Tesla 10 araçtan neredeyse 4’ünü Çin’de satıyor
Elektrikli araç devi Tesla’nın CEO’su olan Elon Musk, son olarak 2024 yılının Nisan ayında Çin’i ziyaret etmiş ve Başbakan Li Qiang ile buluşmuştu. Tesla 2019’dan bu yana Çin’in Şanghay kentinde yüksek ölçekte üretime imza atıyor.
Çin’in Global Times gazetesinde yer alan bir habere göre; Tesla’nın satışları 2024 yılında 2011’den bu yana küresel bazda ilk kez düşerken Çin’de tersi bir durum yaşandı. Şirketin 2024 satışları 657 bini aşarak yüzde 8,8 arttı ve küresel toplamın yüzde 36,7’sini temsil etti.
30 saniyede Tesla üretimi
“Tesla için Çin yalnızca önemli bir pazar değil, aynı zamanda bir üretim üssü ve bölgesel satış merkezi. Ülkenin güçlü altyapısı, işgücü avantajları ve olgun, eksiksiz tedarik zinciri, Tesla'nın başarılı "Çin hikayesinin" vazgeçilmez temelleridir.” diye yazan gazete makalenin devamında şu çarpıcı bilgileri paylaştı:
“Tesla'nın Şanghay fabrikası, 2019'da üretime başladığından beri Çin'in sağlam tedarik zincirini ve üst düzey üretim yeteneklerini kullanarak üretim bandından 30 saniyeden uzun bir sürede tamamlanmış bir aracı çıkarma gibi etkileyici bir başarıya ulaştı. 2024'te Çin'in yıllık yeni enerji araçları (NEV) üretimi ilk kez 10 milyon üniteyi aştı ve Tesla'nın Şanghay fabrikası bu yeşil dönüşüme önemli bir katkıda bulundu. Son zamanlarda enerji depolama üzerine yoğunlaşan Teslan’nın Şanghay mega fabrikası tamamlandı ve deneme üretimine başladı. Bu, Çin ve ABD'nin birbirleriyle nasıl orta noktada buluşabileceklerini ve kazan-kazan işbirliği teşvik edebileceklerinin canlı bir örneğidir.”