Maymun çiçeği hastalığı gündemdeki yerini korurken, Sağlık Bakanlığı bu yıl Türkiye'de 6 kişide Batı Nil Virüsü enfeksiyonunun tespit edildiğini açıkladı.
Sivrisinekler yoluyla yayılan Batı Nil Virüsü'nün belirtileri, tedavi yöntemi ve korunma yolları merak konusu oldu. Prof. Dr. Önder Ergönül, Batı Nil Virüsü’nün özelliklerini ve maymun çiçeği hastalığından farklarını CGTN Türk’e anlattı.
"Abuk subuk konuşmalar, oryantasyon kaybı..."
Önder Ergönül Batı Nil Virüsü'nün belirtilerini şöyle anlattı:
"İlk belirtileri yüksek ateş, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik ve kas ağrılarıdır. Daha sonra bazı kişilerde daha ağır hastalıklara yol açabilir. Özellikle sinir tutulumuyla seyreder. Sinir tutulumu derken beyin tutulumu, menenjit veya ensefalit benzeri tablolar kastedilmektedir. Dolayısıyla, kişinin bilincinin kapanmasına kadar varan, abuk sabuk konuşmalar, oryantasyon kaybı ve nerede olduğunu bilememe gibi semptomlarla gelen ateşle birlikte görülen durumlardır.
"Hastaneye yatırılan hastaların yüzde 10'u kaybediliyor"
Kişilerin çoğu bunu üst solunum yolu enfeksiyonu zannedebiliyor ve hekimler de bazen gereksiz yere antibiyotik başlatabiliyorlar. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Bazı kişiler hastaneye yatırılmalı ve izlenmelidir. Hatta yoğun bakıma gitmek durumunda kalabilirler ve hastaneye yatırılan hastaların yaklaşık %10'u kaybedilmektedir. Bu oran oldukça yüksektir. Dolayısıyla ölüm oranı maymun çiçeğine göre çok daha yüksektir."
"60 yaş üstü kişiler daha fazla etkileniyor"
Hastalığın insandan insana bulaşmayacağını söyleyen Ergönül, bulaş yollarını şöyle anlattı:
"Sivrisineklerle bulaşır. Bunun dışında insandan insana bulaşmaz. Bu nedenle, sivrisinek bulunan bölgelerde, özellikle bataklık gibi sulak alanlarda dikkatli olunmalıdır. Bahçede sivrisinekleri tamamen yok etmek doğru bir yaklaşım değildir çünkü doğayı yok etmeniz gerekir.
Sivrisineklerin odak oluşturduğu bölgeler, sulak bölgeler veya örneğin bir kamyon lastiği içinde kümelenmiş sivrisinekler gibi yerlerde, larvaların ve sivrisineklerin yok edilmesi gerekir. Çoğunlukla yaşlılar, yani 60 yaş üstü kişiler, daha fazla etkilenmektedir."
"Bakanlığın verdiği rakamdan daha yüksek olabilir"
Ergönül hastalığın ölüm riskiyle ilgili şunları söyledi:
"2019 yılında İstanbul'da yaşanan salgında, 20 hastadan 4'ü kaybedilmişti. Bu, önemli bir rakamdır ve maymun çiçeği ile karşılaştırıldığında daha yüksektir çünkü maymun çiçeğinde hedef organ deri olup, iç organları tutmaz. Ancak burada sinir sistemi tutulumu nedeniyle ölüm riski veya ciddi seyir riski daha yüksektir. Sağlık Bakanlığı 6 hasta bildirdi. Ancak bu rakam daha yüksek olabilir çünkü insanlar genellikle hafif geçiren vakaları dikkate almazlar. Eğer kişi etkilenip giderek ağırlaşıyorsa bu önemlidir. Ancak, hafif geçiyorsa genellikle bir sorun oluşturmaz. Vatandaşlarımız bu açıdan merak etmemelidir."
"İstanbul, Bursa, Manisa, Sakarya..."
Virüsün Marmara Bölgesi'nde yoğunlaştığını söyleyen Ergönül, "Batı Nil Virüsü genellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır. Ancak sadece İstanbul ile sınırlı değildir; Bursa, Manisa, Sakarya gibi Marmara Bölgesi'nde başka yerlerde de görülebilir. Örneğin, 2010 yılında İtalya'da da görülmüştü. Sulak arazilerin olduğu bölgelerde daha fazla risk vardır. Soğumayla birlikte, bu hastalık Eylül ve Ekim aylarında azalabilir ancak kasım ayında solunum yolu enfeksiyonlarına geçiş yapabiliriz" ifadelerini kullandı.
"Tamamen tesadüftür"
Ergönül, Maymun çiçeği ve Batı Nil Virüsü'nün aynı anda gündeme gelmesi konusunda şunları aktardı:
"Bu iki hastalığın aynı anda gündemde olması tamamen tesadüftür. Örneğin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi de Anadolu'da halen devam etmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, maymun çiçeği ve Batı Nil Ateşi gibi hastalıklar dünyada olabilen virüslerdir ve bazen üst üste gelebilirler. Ayrıca, farkındalığımız arttığı için bu hastalıkları daha fazla gözlemleyebiliyoruz."