CHP'li milletvekili Yüksel Mansur Kılınç... Dünya barışı için önemli iki ülke: Türkiye ve Çin CHP'li milletvekili Yüksel Mansur Kılınç... Dünya barışı için önemli iki ülke: Türkiye ve Çin
Sırbistan’da 2012 yılından bu yana iktidarda olan Sırp İlerleme Partisi (SNS) öncülüğündeki ‘Aleksandr Vucic-Sırbistan durmamalı’ ittifakı, son seçimleri de kazandı.  Seçimlerin ardından, Vucic ittifakının en büyük rakibi, liberal ‘Sırbistan Şiddete Karşı’ ittifakı ise seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla eylemlere başladı.  Sırbistan’da özellikle son bir yılda artan hükümet karşıtı eylemler ve son seçimler, ülkenin neredeyse son 30 yılına damgasını vuran ‘liberal-milliyetçi’ kutuplaşmasını yeniden gündeme getirdi.  Sırbistan Radikal Sol Partisi’nden (PRL) Ivan Zlatiç, CGTN Türk’e yaptığı açıklamalarda, son seçim dönemi de dahil olmak üzere Sırbistan siyasetine dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Liberal muhalefet protestoları kontrol altına aldı’

Yedi ay önceki protestolarda bir araya gelen insanların başlangıçta ‘kendiliğinden’ toplandığını söyleyen Zlatiç, liberal muhalefetin önderliği aldığı noktada protestoların ekseninin de değiştiği görüşünde: “Protestolar, cinayetlere ve Sırbistan'daki çoğu insanın haklı olarak insan yaşamının değerini düşürdüğüne inandığı toplumsal düzene duyulan öfke nedeniyle kendiliğinden başladı. Ancak liberal muhalefet çok hızlı bir şekilde protestoları kontrol altına aldı ve talepleri dile getirme sorumluluğunu üstlendi. Peki ne tür talepler dile getirdiler? Güvenlik ve eğitimden sorumlu devlet yetkililerinin görevden alınmasını, şiddet içeren içerik yayınlayan televizyon istasyonlarının sansürlenmesini ve kapatılmasını talep ettiler. Toplumdaki şiddetin nereden kaynaklandığını ve tırmanan şiddetle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini böyle anlattılar. 

‘Kapitalizm hakkında tek kelime etmediler’

Kapitalizm hakkında tek kelime yok, şiddetin önlenmesi ve bastırılmasıyla ilgilenenler de dahil olmak üzere tüm devlet hizmetlerini harap eden kemer sıkma önlemleri hakkında tek kelime yok. Çoğunluğun yoksulluğu, borç köleliği ile elitlerin muazzam zenginleşmesi ve otokrasi hakkında çok az laf söylendi.” Zlatiç ayrıca, seçimlerde ortaya çıkan sonuçların liberal muhalefetin ‘halkın gerçek sorunlarına değinme konusundaki ilgisizliğinden’ kaynaklandığını söyledi. Muhalefet bloğunun şikayetçi olduğu şeylerin çoğunun liberal partilerin iktidarı sırasında da yaşanan usulsüzlüklerden oluştuğunu vurgulayan Zlatiç, “İddia edilen usulsüzlüklerin hiçbiri yalnızca bu seçimlere özgü değil. Başka bir deyişle, bu usulsüzlükler yeterli sayıda insanı şaşırtmayacak ve kızdırmayacak” dedi. Sırbistan’da yıl boyunca yaşanan eylemleri 2000’de yaşanan renkli devrimle kıyaslayan Zlatiç ayrıca, “Yöntemlerde benzerlikler var ama bu şaşırtıcı olmamalı çünkü liberal blok, 2000'deki rejim değişikliğine katılan örgüt ve kişilerden ya da onların siyasi mirasçılarından oluşuyor” ifadelerini kullandı. 

‘SNS de Batı desteğiyle iktidara geldi’

Batı desteği söz konusu olduğunda, Vucic’in Sırp İlerleme Partisi’nin (SNS) de ‘Batı desteğiyle iktidara geldiğini’ söyleyen Zlatiç şunları söyledi: “Brüksel ve Washington perspektifinden bakıldığında Demokrat Parti, 2000'den 2012'ye kadar etrafında toplanan Sırbistan'daki liberal yapılarla birlikte yolsuzluk tarihinin en beceriksiz ve yozlaşmış yapısıydı. Sırp liberal sınıfının bu destansı beceriksizliğinin ve yozlaşmasının nedeni, on yıl boyunca tek stratejilerinin Batı'yı tehdit etmek ve Batı'nın onlara katlanmak zorunda kalmasıydı, aksi takdirde Sırp Radikal Partisi'nden milliyetçileri iktidara gelecekti.  Ve sonra Batı onların etkisizliğinden bıktı ve şöyle dedi: Tamam, hadi şu milliyetçileri deneyelim. Milliyetçiler kendilerini Sırp İlerleme Partisi olarak yeniden örgütlediler, Batı'nın onları destekleyebilmesi için Vojislav Šešelj'e yeterince mesafe koydular, ancak takipçilerinin onlara sırtını dönmemesi için çok da uzak durmadılar ve böylece 2012'de Vucic seçilldi.”

‘Muhalefet hala Batı tarafından yeniden kullanılmayı teklif ediyor’

Öte yandan Zlatiç, iktidara geldikten sonra Vucic’in uyguladığı politikayı da değerlendirdi ve “Sadece kemer sıkma önlemlerini uygulamakla kalmadı, aynı zamanda bunları halkın desteğini çok fazla kaybetmeyecek şekilde uyguladı, her ne kadar halka verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmemiş olsa da, Batı'nın onu değiştirmek için hiçbir nedeni yok çünkü Liberal muhalefet hala 2012'den beri Batı'nın sevgilisi olmadıklarını haykırıyor ve Batı tarafından yeniden kullanılmayı teklif ediyor. Vucic ise onlara istikrar garanti ediyor” ifadelerini kullandı.

‘Rejim değişikliği değil, rejim baskısı’

“Vučić kesinlikle Batı'nın kendi rejimine yönelik tehdidi konusunda gerçekçi olmayan bir paniği artırıyor çünkü kitlesinin desteği için buna ihtiyacı var” diyen Zlatiç ayrıca, “Ancak bu, 'Sırbistan Şiddete Karşı'nın Batı tarafından finanse edilen bir araç olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak bu seferki operasyon rejim değişikliği değil, rejim baskısı” ifadelerini kullandı.  Muhalefetin eylemler sürecindeki söylemlerine dikkat çeken Zlatiç, şu değerlendirmelerde bulundu: “Liberal muhalefet, mayıs ayında katliamlar nedeniyle başlayan protestolarda halkın hoşnutsuzluğunu dile getirmek yerine, eskisinden daha fazla NATO üyeliğini savunduğunu vurguladı. Bu, Sırbistan'da iktidar kazanmak isteyenlerin değil, Vučić'e batı hattında kalması için baskı yapmak için örgütlenenlerin davranışı. Bugün hem Sırbistan'da hem de yabancı yorumlarda pek çok kişi, halkın kitlesel memnuniyetsizliğine rağmen Vučić'in nasıl yeniden iktidara gelebildiğine şaşırıyor. Aslında, Sırbistan'daki oyların dörtte birinin ve Belgrad'daki oyların üçte birinin NATO'ya katılmayı açıkça destekleyen bir koalisyon tarafından kazanılmış olmasına şaşırmamız gerekiyor. Bunun Vučić üzerinde nasıl bir baskı oluşturacağını göreceğiz.” Seçim sürecinde Sırbistan Sosyalist Partisi’nin (SPS) konumunu da değerlendiren Zlatiç ayrıca, solun Sırbistan’da da Türkiye’deki gibi çok parçalı bir yapıya sahip olduğunu gösteren açıklamalarda bulundu: “SPS onlarca yıldır yalnızca ismen, sembolik ve kültürel anlamda ‘solu’ temsil ediyor. Onlar 2. Dünya Savaşı'ndaki muharebelerin anma törenlerinde ara sıra karşılaştığımız insanlar ama günümüz muharebelerinde genellikle düşmanlarımız. SPS uzun süredir sınıf mücadelesinin ortağı, desteği, katılımcısı olmadı. Tam tersine, özelleştirme ve kemer sıkma önlemlerinde çok olumsuz bir rol oynadılar, yani bu önlemleri uygulayan hükümetlerde yer aldılar ve hatta en kötü neoliberal politikaların uygulanmasından doğrudan sorumlu bakanlara sahip oldular.”

‘Kosova sorununu AB’ye devretmek feci bir karardı’

Sırp solunun Kosova konusundaki pozisyonunu da açıklayan Zlatiç, “Sırbistan'da Kosova konusunda tek bir sol görüş yok. Yöneticisi olduğum Radikal Sol Parti, Kosova sorununun çözümünün öncelikle Avrupa Birliği'nden alınarak BM'ye verilmesini savunuyor. Kosova, Arnavut ulusal hareketinin kendi kaderini tayin etme mücadelesinin yanı sıra Belgrad'daki yetkililere karşı NATO'nun rejim değişikliği kampanyası sayesinde bugünkü konumunu kazandı. Her ikisi de doğru. Kosova sorununun çözümünün yaratacağı emsal, tüm dünyadaki ilişkileri etkileyecek, bu yüzden alay eder gibi sorunu BM'den alıp AB'ye devretmek feci bir karardı” ifadelerini kullandı.