CGTN Türk Dış Haberler Servisi
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) seçilmiş başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a çıkmasıyla birlikte uluslararası ilişkilerde köklü değişimlerin yaşanması bekleniyor. Trump ve ekibi dış politikanın merkezinde Çin ile rekabetin olacağını ilan ederken, Pekin tarafında sürecin nasıl ilerleyeceğine dair tartışmalar ve tahminler olgunlaşmaya başladı.
Tshinghua Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Onursal Başkanı Yan Xuetong “Çin neden Trump’tan korkmuyor?” başlığını taşıyan makalesinde Pekin yönetiminin Trump’ın ilk başkanlık döneminden “büyük dersler” çıkardığını ve hazırlıklarını tamamladığını aktardı.
Riskler: Ticaret savaşı ve genç şahinler
Dış İlişkiler Konseyi’nin Foreign Affairs dergisine yazan Yan Xuatong, Trump dönemindeki en önemli riskin “ticaret savaşları” olacağının altını çizdi. Trump’ın ilk döneminde başlayan ticaret savaşlarını Biden’ın teknoloji alanı ile sınırlayarak devam ettirdiğini anımsatan Yan Xuetong, Trump’ın dönüşü ile birlikte Washington’ın ticarette köprüleri tamamen atma yoluna gidebileceği tahmininde bulundu. Yan Xueotng, Çin’in ABD’ye misilleme yapmasının muhtemel olacağını belirterek böylesine bir durumun sadece iki ülkeyi değil küresel ticareti de olumsuz etkilemesinin muhtemel olduğunu dile getirdi.
ABD’de Çin’i kuşatma arzusunun Barack Obama döneminden bu yana genel bir uzlaşı haline geldiğini bu nedenle Pekin’in genel gidişatta büyük bir değişim beklemediğini savunan Yang Xuetong, bu politikaların hayata geçmesinde rol alan bürokratların rolüne dikkati çekti. Profesör Yan, Trump’ın ikinci dönemi için seçtiği bürokratların birçoğunun 50 yaşından küçük olduğunu anımsatarak “Yeni seçimlerin çoğu Çin’in küresel sahnedeki hızlı yükselişi sırasında olgunlaştı. Çin’i ABD için birinci tehdit olarak görüyorlar ve Çin ilerlemesini bastırmak için daha aşırlıkçı politikaları tercih ediyorlar.” diye yazdı.
Trump döneminde Çin ve ABD arasındaki iletişim mekanizmalarının da devreden çıkabileceği uyarısını yapan Yan Xuetong şunları kaydetti:
“Obama yönetimi altında, iki hükümet arasında diyalog için 90'dan fazla resmi kanal vardı. Trump'ın ilk döneminin sonunda bunlardan hiçbiri kalmamıştı. Trump muhtemelen Biden yönetiminin Çin ile kurduğu 20'ye yakın kanalı askıya alacak ve iletişimi üst düzey bürokratları ile değil doğrudan kendi gözetimindeki yeni kanallarla değiştirmek isteyecek. Buna karşın Çin Trump’a ulaşırken artık aşırı dikkatli davranacak çünkü liderlik Trump’ın Kasım 2017’de Çin’e yaptığı ziyaretten iki ay sonra sonra bu ülkenin gelişmekte olan ülke statüsünün kaldırılması için yaptığı başvuruyu hala hatırlıyor.”
Fırsatlar: İdeolojik çekişme ve savaş ihtimali azalıyor
Trump’ın Beyaz Saray’a çıkması ile birlikte Çin için meydan okumaların yanı sıra yumuşama alanları ve fırsatların da olduğuna işaret eden Yan Xuetong bunlardan ilkinin ideolojik rekabet olduğunu söyledi. Yan Xutong, Trump ideolojk çekişmelerden hoşlanmadığını Çin’in de benzer şekilde uluslararası ilişkilerde başka ülkelere rejim dayatması gibi konuları gündeme getirmediğinin altını çizdi. Yan Xutong'a göre Biden dönemine kıyasla Trump liderliğindeki ABD ve Çin arasında ideolojik farkların altı çizilmeyecek.
Trump’ın aynı zamanda ABD tarihine sonu gelmeyen savaşlar ile değil ekonomik kalkınma ile geçmek istediğini öne süren Yan Xutong, bu nedenle Güney Çin Denizi ve Tayvan adası çevresinde zaman zaman gerilim yükselse bile bunun çatışmaya dönüşmeyeceği öngörüsünde bulundu. Yan benzer şekilde Çin’in de askeri ihtilaflara değil içeride ortaya çıkan ekonomik sorunlarla ilgilenmek istediğini aktardı.
Öte yandan Yan Xuetong, Trump’ın ittifaklara mesafeli bakış açısının Çin’e fayda sağlayabileceğini, Pekin yönetimin kendini dışlanmış ve tehlikede hisseden ABD’nin eski ortakları ile daha rahat ilişki kurabileceği değerlendirmesinde bulundu.