ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Çin’de Müslümanlara yönelik baskı uygulandığı iddiasıyla artık klişeleşmiş raporlarına bir yenisini ekledi. Çin: Müslüman bölgelerinde camiler kapatıldı, yerle bir edildi, değiştirildi’ başlıklı raporda, Çin yönetiminin ülkedeki Müslümanların inanç özgürlüğünü yok ettiği iddia ediliyor.  ‘Ningxia ve Gansu eyaletlerinde ‘konsolidasyon’ politikası yoluyla İslam’ın engellendiği iddia edilen raporda, iddialara kaynaklık eden veriler arasında, yine HRW bünyesinde çalışan isimlerin ifadeleri yer alıyor.  Çin yönetiminin inanç özgürlüğünü yok ettiği iddia edilen raporda, yine HRW bünyesinde ‘Çin direktörü’ olarak görev yapan Maya Wang’ın açıklamaları da yer alıyor. Maya Wang ise, ABD merkezli renkli devrim aparatlarından ‘Hong Kong Demokrasi Konseyi’ de dahil olmak üzere Çin karşıtı çok sayıda kurulda aktif olarak görev yapıyor.  Raporda yeniymiş gibi servis edilen kimi uydu görüntüleri ise, en yakın 2021 yılından kalma. Bu açıdan, raporda yer alan bu görsellerin, eski ve benzer iddiaların tekrarlanmasından ibaret olduğunu söylemek mümkün.  HRW’nin bu tür raporlarının olgular yerine politik motivasyonlarla hazırlandığı artık bir sır değil. Bu motivasyonu sağlayan şey ise, örgütün ABD siyasetiyle bağları.  Çin’de ise, Müslümanlara yönelik atılan adımlar, ülkenin kendi gerçekliğinden yola çıkılarak ve yine Çinli Müslümanların katkılarıyla atılıyor.  Örneğin, Çin’de faaliyet yürüten Çin İslam Derneği, 2018 yılında yayınladığı 5 yıllık planla Çin’de İslam kültürünün inşasını güçlendirmek, kamu refahı ve hayır faaliyetlerine katılmak ve yüksek kalitede eğitim vermek için bilimsel planlar hazırladı. İslam dininin Çin’deki geçmişinin yüzyıllar öncesine dayandığı düşünüldüğünde, İslam'ın Çin'de sağlıklı bir şekilde kök saldığı görülüyor. Tarihinde çok sayıda İslam ülkesini işgal etmiş ve savaşlarda sayısız sivili katletmiş Batı ülkeleri ise, Çin’de uygulanan çeşitli güvenlik önlemlerini ‘gözetleme’ olarak yansıtmaya çalışıyor. Çin’de uzun süredir bulunan çok sayıda cami arasında hasar alan ve dini faaliyetlere ev sahipliği yapamayan ibadet yerleri hükümetin kararıyla düzenlenmeye başlandı.  Kentleşmenin gelişmesi ve yeni kırsal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet, harap bina sorununu çözen ve yerleşim planlarını daha makul hale getiren camilerin onarımı için çabalarını hızlandırdı. Camilerin koşulları genel olarak iyileştirildi ve bazı eski camiler de iyi bir şekilde onarıldı.