'Trump’ın kucağına DEAŞ ile mücadeleyi bıraktılar' 'Trump’ın kucağına DEAŞ ile mücadeleyi bıraktılar'

CGNT Türk Dış Haberler Servisi

Rusya’nın Ukrayna harekatı, ekonomik krizler, kurumların hantal yapısı, siyasi belirsizlikler ve yükselen sağ partiler ile mücadele eden Avrupa, Donald Trump’ın ABD başkanlığı dönemine hazırlanıyor. Belçika’nın önde gelen gazetelerinden Le Soir Avrupa’nın uluslararası arenada yaşanan değişimlere seyirci kaldığı savundu. Avrupalı kurumların yeni yılda Washington’a bağlı kalmaması gerektiğini aktaran gazete “Avrupa hatalı siyasi hamleleri aşmak, Avrupa savunması yaratmak, ekonomiyi canlandırmak, iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle mücadele etmek, demokratik değerlerini savunmak ve yapay zekâ ile büyük teknoloji karşısında kendini koruyabilmek için harekete geçmek zorunda. .Kaderimizin Trump ve Putin’e (fazlasıyla) bağlı olmasını istemiyorsak, tek seçeneğimiz bu olarak gözüküyor.” satırlarını kaleme aldı.

Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Naftemporiki ise yeni yıla dair hazırladığı analizde Trump faktörüne dikkat çekerek “Trump 2.0 döneminde AB açısından en büyük risk, ABD’nin baskılarıyla üye devletler arasında parçalanma ve bölünme eğilimlerinin hız kazanması olacak. Avrupa’nın en büyük iki ekonomisi Fransa ve Almanya’nın iç siyasette yaşadıkları, AB’yi güçlü bir siyasi liderlikten yoksun bırakıyor.” ifadesini kullandı. Gazete “ Trump Ukrayna’daki savaşa akıtılan yardımları keser ya da NATO’dan çekilirse, vaziyet daha da vahim bir hal alır. Avrupalılar, savunma maliyetlerinin çok daha büyük bir kısmını üstlenmek zorunda kalır ve böylelikle bütçe sıkıntıları daha da kötüye gider.” diye ekledi.

Öte yandan Corriere della Sera, Avrupa Birliği'nin karar alma süreçlerini gözden geçirmesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu:

“Avrupa'nın, kendisine ihracat pazarları sağlayan ve onu askeri bakımdan koruyan 'Pax Americana'ya artık güvenemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Peki bu gelecek için ne anlama geliyor?  Öncelikle, Avrupalılar olarak ortak çözümler geliştirme avantajına sahip olmamıza rağmen, federasyon değil de yetkilerin farklı çıkarlarla bölünmüş devletlerin elinde olduğu bir birlik olmamız dolayısıyla bu stratejinin sınırları var. Jeopolitik değişimler ortak inisiyatifler geliştirme gerekliliğini ortaya koysa da, Avrupa entegrasyonu radikal bir şekilde yeniden tasarlanmadan bunun mümkün olacağı düşüncesi yanıltıcı.”