Yakup ASLAN / Ankara 

2023 yılının Mayıs ayından itibaren Suriye'nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, özellikle PKK terör örgütünün ABD eliyle uluslararası alanda meşrulaştırılma çabaları, Ankara ve Şam yönetimini harekete geçirdi. Türkiye, Suriye'deki terörle mücadelede merkezi hükümetlerle işbirliğinin, terörün tamamen bitirilmesi açısından kritik olduğuna inandı. Bu inanç, terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin günlük operasyonlarıyla desteklenmesine rağmen, sorunun köklü bir şekilde çözülmesi için Şam yönetimiyle ilişkilerin yeniden kurulması gerektiği yönünde güç kazandı.

Normalleşme yolunda terörle mücadele ve diplomasi adımları  

 “Suriye'de hakkaniyetli barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımının da Suriye'yle yeni dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Erdoğan: “Sayın Esed’e çağrımı yaptım, yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” cümleleri ile Şam’a çağrısını ilan etti.  Suriye ile ilişkilerin normale dönmesine ilişkin en son açıklama Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’den geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çevrede bir huzur ortamı oluşturmak için büyük gayret sarf ettiğini bildiren Yaşar Güler, "Suriye rejimiyle 'barış görüşmelerine başlayabiliriz' Bunlara başlayabilmemiz için şartlarımız var. Suriye rejimi, 'çekilme tarihini bize bildirirseniz görüşürüz' diyor. Yani böyle bir şeyi, 'ben huzura barışa dönmek istemiyorum' diye algılıyoruz. Kapsayıcı bir anayasayı kabul et. Serbest seçimlerini yap, sonuçta kim iktidar olursa, 'biz onunla çalışmaya hazırız' diyoruz." ifadesini kullandı. Milli Savunma Bakanı’nın yaptığı açıklamanın Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekât bölgelerindeki Suriye hükümetine muhalif grupların, Ankara-Şam normalleşmesini dinamitlemesinin karşısına geçmek amacı ile yapıldığı çeşitli kaynaklardan ifade edilse de Bakan Güler’in ifadelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriye'nin de iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz.” açıklaması ile örtüşmediği görüşü öne çıkıyor.

"Terörle mücadelede yeni dönemin anahtarı 2011 öncesine dönüş mü?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2011 yılı öncesindeki ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarının önemine dikkat çeken Gazeteci Deniz Büstani, “ O dönemde Türkiye ile Suriye arasında birçok ticari anlaşma yürürlükteydi, Adana Mutabakatı güvenlik anlamında hayata geçirilmişti ve bölgedeki terör örgütlerine karşı ortak bir mücadele sürdürülüyordu. 2011 öncesinde Suriye’nin tüm toprakları devletin kontrolündeydi, PKK ve diğer terör örgütlerinin varlığı söz konusu değildi. Erdoğan’ın bu açıklamaları, terör örgütlerinin bölgeden tamamen temizlenmesi hedefini taşıyor.” dedi.

İş dünyası OVP'de umduğunu bulamadı İş dünyası OVP'de umduğunu bulamadı

Whatsapp Image 2024 08 15 At 17.30.22

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ardından kısa bir süre sonra Fırat'ın batısındaki silahlı grupların Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye'yi zor duruma sokabilecek girişimlerde bulunması, ileride bu grupların hem Ankara hem de Şam’a karşı ayaklanma ihtimalini ortaya koydu.”  diyen Büstani, bu gelişmeler sebebiyle , Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin bir seçenek olmaktan çıkarak zorunluluk haline geldiği söyledi.

“ Şam yönetimi de Türkiye ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması için bazı şartlar öne sürdüğü biliniyor diyen Deniz Büstani, süreci şu şekilde özetledi  “Şam, önce çeklime takvimi ardından görüşme derken Ankara ise önce görüşme sonra takvimin belirlenmesi diye açık kaynaklara yansıyor”  Büstani karşılıklı şartlar öne sürüldüğü süreçte geçen zamanın PKK/PYD terör örgütünün işine yaradığına da dikkat çekti.

Büstani, “Bu yeni dönemde, Ankara ile Şam arasında terörle mücadele için zorunlu işbirliği, bölgenin geleceği açısından kritik bir öneme sahip olacak.” görüşünün 2011 öncesi döneme dönüş için özet olduğunu vurguladı.

“Güler’in açıklamaları yeni bir mesaj vermiyor”

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in son dönemde yaptığı açıklamaları değerlendiren Suriyeli Gazeteci Sarkis Kassargia , Ankara’nın Şam ile ilişkilerinde bilinen tutumunu bir kez daha teyit ettiği görüşünde. Açıklamalarda yeni bir unsur olmadığı değerlendiren Suriyeli gazeteci, “Güler'in ifadeleri Türkiye’nin Suriye politikasında bir ilerleme ya da değişiklik olmadığını gösteriyor.” yorumunu yaptı.

Whatsapp Image 2024 08 15 At 17.08.48

Bakan Güler'in dile getirdiği çözüm ilkelerinin hem Şam’ın müttefikleri olan Rusya ve İran, hem de batılı ülkeler tarafından uzun süredir vurgulanan temel prensiplerle örtüştüğüne dikkat çeken Kassargia, ayrışılan noktaları şu şekilde özetledi “ Şam açısından bakıldığında, Türkiye’nin desteklediği Suriyeli muhalifler ve Suriye muhalefeti, terörizmle suçlanan ve siyasi çözüm süreçlerinde yer alması kabul edilemez görülen gruplardır. Şam, bu grupların Suriye siyasi hayatına dahil edilmesine karşı çıkmakta ve bu durumu 2024'te de kabul etme zorunluluğu olmadığını belirtmektedir. Zira, eğer böyle bir adım atılacak olsaydı, 2011 yılında Ahmet Davutoğlu'nun şartları kabul edilerek Türkiye’nin Suriye savaşına doğrudan müdahalesinin önü kesilebilirdi. Sayın Güler’in açıklamaları, Suriye medyasında çok fazla yankı bulmadı. Bunun temel nedeni, Suriye'de hakim olan genel düşüncenin, Türkiye’nin Suriye ile normalleşme ve Suriyeli mülteciler konusunu daha çok iç siyasetine yönelik bir araç olarak kullandığı yönünde olması. Ayrıca, Türkiye'nin Rusya, İran, Arap dünyası ve batılı ülkelere verdiği mesajların aynı konuda farklı tarzlarda olabildiği, hatta bazen birbiriyle çeliştiği düşünülmekte.

Suriye, her zaman resmi kanallardan duyurduğu gibi, Türkiye ile normalleşmenin ancak komşuluk, hoşgörü ve uluslararası kanunlar çerçevesinde gerçekleşebileceğini belirtiyor. Diğer meselelerin ise Suriye’nin iç sorunları olup, yalnızca Suriyeliler tarafından çözülebileceğini vurguluyor.”